13 Ağustos 2017 01:00

Düşüncemin özgürlüğü

Düşüncemin özgürlüğü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bireylerin toplumsallaşma ya da toplumsallaştırılma sürecini evrim bilimin derinliklerinde araştırmayı, keşfettiğimi sandığım verilerle günümüz toplumsal örgütlenmelerindeki şaşılası sıradan ama bir o kadar da şaşılası dokunulmazlıkları tabulaştırılmış yapıları hukukçu bakışındaki darlığın çerçevesini aşarak açıklayabilmenin düşünsel keyfini yaşar, bundan büyük haz alırım.

Kime ne?

Söz gelimi, doğal olan cinselliğin tarihsel süreçte üremenin tek yolu olduğu sanısıyla kültürel olarak üremeye endeksli olarak kurgulandığını, toplumun bu kurgunun kutsallığını, dolayısıyla dokunulmazlığını tabulaştıran aile yapılanmaları, akrabalık sistemleri temelinde örgütlendiğini düşünür,  günümüzde üremenin cinsellik dışı değişik yollarının varlığını ayan beyan ortaya koyan bilimsel gelişmeleri izler, demek ki derim, artık cinselliğin üremeden bağımsızlığını, özgürlüğünü ilan etme zamanı gelmiştir; bundan böyle doğal olan cinselliğimizi kültürel olarak üreme endeksli toplumsallaşma, toplumsallaştırma sürecinin yapı taşı olarak görmeyebiliriz: O zaman cinsellik kategori ve alt kategorileri anlamsızlaşır, dileyen cinselliğini üremenin kölesi olmadan, cinselliğin estetiğini sonsuzlaştırarak haz dünyasında yaşar; böyle düşünürüm, sonra cinselliğin üremeden özgürleştiği bir toplum yapısının kurgusunu evrim bilimin derinliklerinde tahayyül ederim. 

Kime ne?

Ben böyle düşünürüm, böyle düşünmemden kime ne? Derim ve düşüncemin özgürlüğünü kimseye kaptırmamaya çalışırım. 

Bir başkası başka türlü düşünür, başka türlü düşünmemden kime ne? der, düşüncesinin özgürlüğünü başını dik tutabilmede vazgeçilmez zemin olarak görür.

Ben evrim bilimi kendi içindeki yeni bulgular, kurgular, tartışmalar temelinde öğrenmeye, daha bir öğrenebilmeye, kavramaya, daha bir kavrayabilmeye çaba gösteririm. Kime ne? Bir başkası evrim bilimi evrim teorisi başlığı altında sıradanlığa indirgeyip dogma olarak görür, toplumsal ilan edilmiş bir kuruma, örneğin evliliğin kuruluşuna ilişkin tartışmaya, parlak bir zeka ürünü olduğunu düşündüğü kültürel  açıklamayla katılır. Kime ne?

Kime ne?

Ben kendi payıma, bireylerin toplumsallaşma sürecini evrim bilimin derinliklerinde araştırmayı, araştırmamı hukukçu darlığının ötesinde bulmaya çalışmayı bilimsel düşünmemin özgürlüğü olarak görürüm; evrim bilimi evrim teorisi diye adlandırmakla yetinip, düşüncemin özgürlüğünü ‘dogma’  çekmecesinde can çekişmeye bırakmakla övünenler çıkabilir. Bu kişilerin açıklamalarını da ben, bilimsel düşünmenin dışında, kolaycı ve bilmeyenlere yutturan görüşler olarak niteler, kendi başlıkladığım bir çekmecede unutulmaya terk ederim.

Ben böyle düşünürüm, o öyle düşünür, bir başkası şöyle düşünür, daha bir başkası hepimizden farklı düşünür; yeryüzünde milyarlarız, milyarlardan her birimiz milyarlardan diğerlerimizden farklı düşünürüz. Farklı düşünürüz, çünkü beyinlerimizin algoritması özgündür, henüz toplumsallaştırılamamıştır. Düşüncelerimiz çeşitliliğin ayırt edici temelidir.

Farklı düşünüyorsak, ortak noktamız düşüncelerimizin özgürlüğü olmalıdır. Düşüncelerimizin özgürlüğünü biyolojik çeşitliliğimizi kültürel evrimin hangi toplumsal kurgusunda ödünsüz güvence altına alabiliriz?

Bu zor alandaki düşüncelerimi gelecek yazılarımda okurların tartışmasına sunmaya çalışacağım. Bu zorlu alana, sanırım anlatımımdan anlaşılmıştır, akademik kariyeri olan bir köşe yazarının köşe yazıları yazması için davet edildiği günlük gazetedeki yazılarına düşündükleri nedeniyle son verilmesi üzerine girdim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...