‘Burjuvalara müjdeler olsun, fotoğraf diye bir şey tescillendi’...
Fotoğraf: Envato
19 Ağustos 1839 yılında Fransa Bilimler Akademisi fotoğrafın icadını tescil edip, “Daguerreotype”ı dünyaya duyurur. Mucit Daguerre büyük bir sevinç duyar ve konuşmasında şöyle dediği rivayet olunur; “Müjdeler olsun, burjuvalar için yepyeni bir oyuncak icat edildi.”
Daguerreotype’ı baz alırsak fotoğrafın icadından bu yana 178 yıl, Joseph Nicephore Niepce tarafından 1826 yılında çekilen çatı katı “heliograph “ı baz alırsak tam 191 yıl geçmiş...
Sonrası çorap söküğü gibi gelmiş.
Fotoğraf makinesinin öncüsü sayılabilecek karanlık kutu (Camera Obscura) Rönesans devri sanatçıları tarafından bulundu. 17. yüzyılda ressamlar bu buluştan yoğun olarak yararlanmaya başladı. Amaç, gözün gördüğü gibi, perspektif sayesinde üç boyutlu gibi kağıda aktarmaktı.
Niépce’in bu araştırmalarından haberdar olan Daguerre ile 1827’de tescillenen ortaklığı Niépce’in 1833’de ölmesiyle son bulur. Daguerre çalışmalarını tek başına sürdürür ve Eugene Hubert adında genç bir mimar 1836’dan itibaren onun asistanlığını üstlenir. Daguerre, Niépce’in aksine görüntüyü çoğaltmaktan çok netleştirme alanına yönelir.
Fotoğraf çekme yöntemini Daguerre’den daha önce bulduklarını iddia edenler çıkar. Bu durum Daguerre’in icadının çağın havasına ne denli uygun olduğunu ve onu nasıl yansıttığını göstermektedir. William Henry Fox Talbot, 31 Ocak tarihinde Londra’daki Royal Society huzurunda kendi geliştirdiği kağıt üzerine fotoğraf yöntemini tanıtır. İcat ettiği sisteme Latince Calos’tan (Güzel) gelen Calotype adını veren Talbot’un yönteminde ise kağıda gümüş nitrat eriyiği emdiriliyor, sonra kamera içine yerleştirilip bir dakika kadar pozlandırıldıktan sonra, tekrar aynı eriyik içinde görüntü güçlendiriliyor ve hiposülfat içinde sabitleştiriliyordu. Talbot, 1842 yılında da ticari amaçla çalışan ilk fotoğraf stüdyosunu kurmuştur. Kısa bir süre sonra kentteki bütün mağazalar fotoğraf çektirmek isteyen müşterilerle dolup taştı. Evet, bu sadece bir başlangıçtı. Fotoğrafçılığın popülaritesi o kadar arttı ki, dünyada hızla yayıldı. 1847’de, yani on yıldan daha kısa bir süre içinde, sadece Paris’te 2 bin kamera ve daha fazla fotoğraf klişesi satıldı. 1853’te 10 bin Amerikalı daguerreotypist (fotoğrafçı) üç milyon fotoğraf üretti. Rusya’da ise 1840’lardan itibaren Daguerratayp’ın hem teknolojisi hem de kullanımı yaygınlaştı. Londra Üniversitesi 1856’da müfredatına fotoğrafçılığı da ekledi.
Bugün ise her işin başı fotoğraf oldu. Öncelikle burjuvazinin hevesini aldığı oyun alanından çıkarak, bilimin ve sanatın ortasına yerleşti. Fotoğrafın işlevinin ve yerinin ne olduğu ya da olması gerektiğini ise 1917 Sosyalist Ekim Devrimi gösterdi. Gerçek anlamda savaş fotoğrafçılığı da dahil fotojurnalizm, belgesel ve sanat alanlarında fotoğrafın toplum yararına kullanımını ve herkese inmesini sağladı.
19 Ağustos’ta fotoğrafın 191. yaşı kutlanırken, Ekim Devriminin fotoğrafa katkılarını da hatırlamanın zamanıdır diyelim.
- Çöp konteynerlerini hazır tutalım… 05 Nisan 2024 04:30
- Bir sabahın üç kapısı var göğe 29 Mart 2024 04:15
- Türkiye vatandaşlığına kabul edilmeyen fotoğrafçı Othmar Pferschy’nin dramı 01 Mart 2024 04:20
- Emirgan Sanat Evinden kültür merkezlerine… 16 Şubat 2024 04:20
- ‘Adalet-sizlik’ 02 Şubat 2024 04:13
- ‘Öyle bir yere geldik ki… hiçbir sokağın adı yok’ 19 Ocak 2024 04:11
- Yeni yıla başladık 12 Ocak 2024 04:36
- Ruh ve beden üzerine … 22 Aralık 2023 04:12
- Hatırla... 01 Aralık 2023 04:13
- Sözlerin izlerinden cennetin güzelliklerine… 24 Kasım 2023 04:10
- Ölümsüz bir çocuk: Hanzala! 03 Kasım 2023 04:00
- Hangi demokrasi, nasıl bir cumhuriyet? 27 Ekim 2023 04:00