23 Temmuz 2017 01:00

Türlü çeşitli yorumlar

Türlü çeşitli yorumlar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yaşam-ölüm üzerine yazmak istedim, günbegün yaklaşan bir ölümü türlü-çeşitli düşüncelerle değerlendiren yorumları okudukça içim elvermedi.

‘Bir ölüm’ yaklaşıyor, ‘hangi ölüm?’

Sözüm ona ‘Toplumun çıkarı, refahı, güvenliği, özgürlüğü..vb.’ amacıyla kurgulanmış, kurulmuş, işlerliği sağlanmış, işleyiş biçimi, işleyiş yönü, işleyiş amacı ve tüm bunların denetimi ve denetimin denetimi tek başına ve sadece iktidar yapılanmasının muktedir gücüne terk edilmiş bir siyasal ortamda, karar alıcı, alınan kararı uygulayıcı, kararın uygulanmasını denetleyici kurumların atanmış ya da seçilmiş yöneticileri zorunlu ve resmi bir uyumla yürüttükleri süreçte istenmeyenleri saptadılar, saptadıklarının bazılarını tasfiye etmeye karar verdiler, kanun yerine geçen kararname düzenini canlandırdılar, tasfiyeye karar verdiklerini yargı kararını gereksiz görerek işlerinden ettiler, mülklerinden ettiler, gelirlerinden ettiler, özgürlüklerinden ettiler, vb... Yani gerektiğinde güvenlik güçlerinin gücüyle daha bir güçlenen güç kullanıldı.

Bu gücün karşısında, o gücün işlerinden ettiği ve haksız işlerinden edildiklerine inanan iki kişi direniyor: Kendi güçlerini kullanarak...Güçleri yaşamları...Açlık grevindeler, grevleri aylardır ve son ayları cezaevinde sürüyor. Ölümleri her gün yaklaşıyor.

İşte bizler bu iki gücün karşılıklı meydan okumasının izleyicileri, tanıkları, bazen müdahilleri, bazen sorgulayıcılarıyız.

İki gücün karşılıklı meydan okumaları üzerine düşünüyor, türlü-çeşitli yorumlar yapıyoruz.

Kimimiz, “Haklılar ama ölmesinler, vazgeçseler şu direnişten” diye sızlayan vicdanlarımızın burukluğunda yaşamı toplumsal değer olarak yeğlediğimizi açıklıyoruz. Bu serzenişimizde biraz da ölüme, ölmek isteyenin karar vermemesi gerektiği düşüncesi çınlıyor.

Kimimiz, “Onlar ölümü seçtiler ama bunun faydası yok, çünkü toplum sessiz, umursayanların sayısı az, sesleri güçsüz” diyoruz. Bu sızlanışımızda yaşamı sonlandıracak ölümün ancak toplumsal hareketliliği sağladığında işe yarayacağına ilişkin işlevsellik kokan bir siyasal-toplumsal anlayış yok mu?

Kimimiz yaşamın ölüme galebe çalması için yaşamlarının sona ermeye yaklaştıkça güçlendiğini ve anlam kazandığını sürekli açıklayan, kendi ölümleri hakkında karar vermiş olanlara, kimimiz iktidar gücü kullananlara sesleniyoruz...

İktidar gücü şiddete büründükçe daha güçlü ama kendi yaşamına-ölümüne karar verenler karşısında güç güçsüzleşmiş, güç muktedir olmaktan çıkmış. Onların “terör örgütü üyeleri” olduklarına inandırmaya çalışıyor. “Terör örgütü” üyesiyseler, yaşam-ölüm ‘Varlığım...varlığına feda olsun’ anlayışına teslim edilecek. Böylece, yaşama-ölüme bireyin kendisinin karar verme hakkı göz ardı edilecek, toplumsallaşan yaşam-ölüm hakkında, yaşamaya ilişkin olsun, ölüme ilişkin olsun, bireyin değil kendisi dışında arkadaşlarının, ailesinin, devletin, kimi ya da neyi eklerseniz ekleyin özetle toplumun karar verme hakkı olduğu bir kez daha vurgulanmış olacak.

Yaşamları-ölümleri hakkında, bizzat kendilerini rencide eden ve haksız olduğunu düşündükleri uygulama özelinde, kendilerine uygulanan muktedir gücüne bireysel güçleriyle meydan okuyarak karar verenler “Yaşarken güçlüyüz, ölüme yaklaşırken daha bir güçlüyüz, ölüm karşı gücü alt edecektir” diyorlar.

Türlü-çeşitli yorumlar.

Bana söz düşmez, en doğru yorum yaşam-ölümleri konusunda bizzat karar verenlerin yorumudur diye düşünüyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...