Elde var sıfır
Fotoğraf: Envato
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti. Bu bir yıl içinde FETÖ’nün konuşulmadığı bir an bile geçmemesine rağmen havanda su dövülmekten başka bir şey yapılmadığı söylenebilir. Darbe davasında alınan ifadeler arasındaki büyük boşluklar var olmaya devam ettikçe de havanın daha epey su kaldıracağı görülüyor.
Siyasi iktidar FETÖ’nün kendilerini nasıl aldattığını henüz bir türlü izah edebilmiş değil. Ama kendilerine kandırılmış olma hakkı tanınmayan binlerce insan en küçük işaretlere dayanarak gözaltına alınabiliyor, tutuklanıyor, mal varlıklarına el konabiliyor. FETÖ “davası” her gün, basına yansıyan insan trajedilerine yol açarak sürüyor.
FETÖ teyakkuzu sırasında yüz binlerce insan işinden oldu, üniversiteler boşaltıldı, siyasetçiler tutuklandı ve Meclis giderek işlevsizleşen bir kuruma dönüştü. Bir hukuk fecaatine de yol açan bu haksız uygulamalara karşı biriken tepkiler ise ileride bir gün, durum normalleştiğinde kurunun yanında yanan yaşlara haklarının iade edileceği vaadiyle ötelenmeye çalışılıyor. Ne var ki bu vaatler, açlıkla ve işsizlikle terbiye edilmeye çalışılan insanların karnını doyurmadığı gibi adaletsizlikten yılmış insanları da teskin etmiyor.
Darbeden hemen sonra ilan edilen OHAL’in devletin kendi kendisine karşı aldığı bir önlem olduğuna, halkın günlük yaşantısını etkilemeyeceğine dair bir sene önceki yalanın artık hiçbir geçerliliği yok. Ailesinden, yakınlarından, komşularından birinin bu keskin değirmenin taşları altında ezilmeyen kimseye rastlamanın zor olduğu bu koşullarda aynı yalanda ısrar etmenin de duygusal bir karşılığı yok.
İş elbette duyguyla bitmiyor. Hak hukuk adalet talebi etrafında giderek daha geniş bir kesimin toplanması, AKP seçmenleri arasında ortaya çıkan kısmen “Denetlenebilir bir siyasi iktidar” talebine, kısmen de adaletsizliklerin artık mahallenin eşiğine kadar gelmiş olmasına bağlı olarak bu kesime katılma eğilimi siyasi bir sıkışmışlık hali yarattı.
Nihayet artık normal hale dönülmesi gerektiğini birkaç kez telaffuz eden sermaye örgütü TÜSİAD’ın talebi, OHAL konusunun sürdürülmesinde zaman aşımı sınırına yaklaşıldığının sinyalini verdi.
İktidarda kalabilmek için, seçmen kitlesinin gerekli ve yeterli çoğunluğunu sansasyonla, ajitasyonla toparlayabilen bir iktidar için sermaye çevrelerinde ortaya çıkan beklentiyle baş edebilmek o kadar kolay değil. Bu durumlarda devreye giren “Ne istediniz de vermedik” veciz sözünün, çoğunluğu AKP seçmeni olan işçileri gözden çıkarmak pahasına detaylandırılarak “Grevleri OHAL’le önledik, önleyeceğiz” teminatıyla içinin doldurulması bilinenin ikrarı anlamına gelse de bu açıklıktaki cüret kayda değerdir. Sermaye kesimleri arasında ortaya çıkan huzursuzluğu telafiye yönelik böyle bir istikrar vaadi bundan sonra da her türlü işçi grevinin yasaklanmaya devam edeceğini, iktisadi alanın da güvenlik politikalarının konusu haline daha çok getirileceğini gösteriyor.
Meclisin bombalandığı, silahların konuştuğu darbe girişimi sırasında, yapılan demokrasi nöbetlerinin kuşkusuz bir karşılığı vardı. Geçen bir yıl boyunca yerinde yeller esen demokrasi için tutulacak nöbetlere katılanların önemlice bir bölümü kuşkusuz “Nereye gidiyoruz” diye soracak ve bunun yanıtını arayacaklardır.
Alanları dolduran emekçilerin aradığı yanıt çok uzakta değil; kendi evlerinde, mahallelerinde, işyerlerinde artık üstü ajitasyonla kapatılamayacak kadar belirginleşen huzursuzluk bu yanıtı hiç de zora sokmayacaktır. Can havliyle söylenen, grev yasakları ile ilgili söz bunu kolaylaştırmıştır. FETÖ tartışmaları ve kovuşturması ile geçen bir yılın sonunda dava sürecinden elde kalan sıfır, devam eden karanlık; bunlara bağlı olarak gözden gizlenemeyen adaletsizlik esaslı bir tecrübedir zaten.
- Vatan millet ıstakoz 19 Nisan 2024 06:05
- Kürt’e yasaklı, kavgalı gürültülü Türk demokrasisi! 05 Nisan 2024 05:53
- Bu daha başlangıç 01 Nisan 2024 05:40
- Yol boyu Kürtler 29 Mart 2024 05:00
- Hatay’da geliyorum diyen deprem! 22 Mart 2024 04:58
- Yoksullaştır ve yardıma muhtaç et! 17 Mart 2024 05:07
- Ama şu ama bu… 15 Mart 2024 04:46
- Ölümle yaşam tertibi arasında kadın 08 Mart 2024 05:10
- Kalkınma planları ve programlarında kadın: Bir beşeri sermaye 03 Mart 2024 05:20
- TOKİ’zedeler ve istismar 01 Mart 2024 04:58
- Şeriat mı? 23 Şubat 2024 05:08
- Altında kan, aslında yağma var 16 Şubat 2024 05:10