21 Mayıs 2017 01:00

Bugün, 'tek parti rejimi'nin 'miladı'dır

Bugün, 'tek parti rejimi'nin 'miladı'dır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün yapılacak olağanüstü kongre ile AKP’nin de genel başkanı olacak.

Yani artık resmen de partili olan bir cumhurbaşkanımız olacak!

“Eee, zaten 33 ay önce de Erdoğan AKP’nin genel başkanıydı ve partinin başından ayrılıp ‘tarafsız cumhurbaşkanı’ olarak yemin ettikten sonra da fiilen partinin genel başkanı olarak davrandı, yeni olan ne var burada?” denebilir.

Bu bir yanıyla doğrudur ama öte yanıyla da öyle değildir.

Evet doğrudur, Cumhurbaşkanı Erdoğan gerçek anlamıyla partinin başından hiç ayrılmadı. Ama bugün gelen ne 33 ay önceki Erdoğan’dır ne de bugün olan partinin fiilen başındaki Erdoğan’ın resmen de genel başkan olmasından ibarettir. 

Arada çok önemli fark vardır!

Cumhurbaşkanı olarak partinin başından “giden” dünkü Erdoğan, fiilen ne kadar yetki sınırlarını zorlayarak davransa da sonuçta yerini bir genel başkana ve başbakana bırakarak cumhurbaşkanlığına giden “fani” Erdoğan’dı! Şimdi ise Erdoğan; anayasal olarak “tek adam” yetkileriyle donatılarak ve “etrafında bir tek adam halesi” yaratılarak, ağzından çıkanın partilileri için emir, devlet görevlileri içinse “yasa” olduğu ve yanında “ikinci bir adam” bile olmadan, devletin başı sıfatıyla partisinin başına dönmektedir. Yani bu sefer, artık o siyasi anlamda bir “ölümsüz” olarak, bir cumhurbaşkanı olarak partisinin başına dönmektedir.

AKP’DE ‘TEMİZLİK OPERASYONU’ DÖNEMİ

Erdoğan’ın partinin başına dönmesi, AKP propagandacıları tarafından referandumda uğranan hayal kırıklığının yarattığı çözülmenin yol açtığı moral çöküntüsünü de silmek üzere, ama daha  çok da önümüzdeki döneme ilişkin kamuoyunda yeni umutlar yaratmak üzere, “demokrasi değişim, reform” dönemi olarak tarif edilmektedir. Ki böylece “tek adam”ın, partisinin de başına geçmesiyle nasıl bir refah, büyüme ve özgürlükler dönemi açılacağına dair bir hava oluşturulmak istenmektedir. 

Ama gerçekte “değişim”in öncelikle AKP’de, Hükümette  ve devletin yüksek makamlarında olacağı görünmektedir. 

Çünkü Cumhurbaşkanı partinin başına gelirken partinin üst yönetimini de değiştirmektedir. Dahası bu dönem; parti içinde ‘FETÖ’cülerin temizlenmesi adına, az çok devlet, parti ayrımı zihniyeti taşıyan, parti içinde demokrasi isteyebilecek AKP’lileri “Eski dönem siyasetinin kalıntıları” olarak tasfiye etmenin dönemi olacaktır. Başka bir söyleyişle, AKP’de yapılacak temizlik süreci, Saray’daki “tek parti rejimi” çekirdeğinin AKP’ye de tam egemen olacağı bir süreç olarak işleyecek görünmektedir.

Parti içindeki tasfiyeye paralel olarak, devletin üst makamlarında ve yerel yönetimlerde de Erdoğancı olduğundan şüphe edilen “eskinin temsilcileri”nin tasfiye olacağını söylemek ise herkesin bildiği, AKP’nin sözcülerinin de son günlerde her platformda dillendirdiği bir gerçektir.  

Başka türlü de geçmişin başarısızlıklarının “günah keçileri” bulunamaz!

AKP’NİN ‘TEK PARTİ’ OLMASI İÇİN HAMLE

Erdoğan ve tek adam yönetiminin ideologlarının amaçlarını dikkate aldığımızda, Erdoğan’ın AKP’nin başına geçmekte acele etmesini onun kişisel heveslerine, hırslarına bağlayamayız. Tersine burada onlar için olmazsa olmaz bir adımın atılması için Erdoğan’ın bir an önce AKP’nin başına geçmesi bir zorunluluktur!

Çünkü tek adam rejiminin yürümesi için onun ayaklarını basacağı bir tek parti ihtiyacı da zorunludur.

Buradaki tek partiden kasıt; elbette diğer partilerin resmen kapandığı bir siyasi ortamdaki “tek parti” değildir. Elbette başka partiler de olacaktır. Ama sadece düzenin “demokrasi” olduğunu göstermek için! Bu siyasi düzen içinde “tek parti”; aynı zamanda “devletin de partisi” olarak, devlet mekanizmasıyla parti teşkilatlarını iç içe geçirerek biçimlendirilecektir. Bu da “tek adam”ın gerektiği kadar güçlü olması için; tek partinin de hızla “devlet partisi” olmasını ve bu yönde girişimlerin başlatılmasını gerekli kılmaktadır.
 

DEVLETİN AKP’LİLEŞTİRİLMESİ, AKP’NİN DEVLET PARTİSİ OLMASI DÖNEMİ

Bugün, AKP’nin “tek parti” olarak inşasının ve bunun pratikteki karşılığının şu iki ayak üstünden olanaklı olacağını söylemek yanlış olmaz: 

1- Devletin partileşmesi: AKP kadrolarının tüm önemli devlet mekanizmalarına yerleştirilerek devletin de görevlileri olması olacaktır. Bunun en son ve somut örneği; AKP ve MHP’li kadroların bilerek ve istenerek, hatta örgütlenerek Hakim ve Savcılar Kurulu gibi en üst yargı kuruma atanmasıyla görüldü. Cumhurbaşkanının önceki gün seçtiği HSK’nin dört üyesinin de AKP’ye yakınlığı ile tanınan savcılar ve yargıçlar olduğu da herkesin malumudur. 

2- Partinin devlet partisi olması: Devletin önemli görevlerindeki kişilerin de AKP’li olması ya da  yerini AKP’lilere terk etmeleridir. Bu ikinci maddeyle ilgili eksik, muhtemelen “uyum yasaları” çerçevesinde memurlara da siyasi partilere üye olma ve siyaset yapma hakkı tanıyan bir “demokratikleşme reformu” ile giderilecektir! 

Kısacası bugünden itibaren başlayan dönemi; “devletin AKP’lileşmesi, AKP’nin devlet partisi olmak üzere yeniden yapılandırılması” dönemi olarak tarif etmek, AKP’nin bu olağanüstü kongresinin en gerçekçi tarifi olacaktır.

TEK PARTİ DÜZENİNİN ‘OLAĞAN YÖNETİM HALİ’ OHAL OLACAK!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, perşembe günü TÜSİAD-YİK’te yaptığı konuşmada OHAL’in kaldırılması şartını, “her şeyin düzelmesine” bağlamasından anlıyoruz ki; Cumhurbaşkanı OHAL’in sürekli bir düzen olarak devam ettirilmesini istemektedir.

Aslına bakılırsa “tek adam yönetimi”nin kendisi bir “sürekli OHAL düzeni”dir ve “tek adam” ağzından çıkanın emir telakki edilmesini ister. KHK’ler de onun ağzından çıkanın yasalaştırılması demektir!  Dolayısıyla Cumhurbaşkanı KHK çıkarma yetkisini elde edinceye kadar OHAL’in sürdürülmesi istenecektir. Sonrasında ise zaten “normal hal”, “tek adamlı bir OHAL düzeni” olacaktır!

Bugün Erdoğan-AKP yönetimi, OHAL ve “uyum yasaları”nı, “Yeni anayasa talebini bastırmak”, “Grev yasaklarını pekiştirmek, kıdem tazminatını ve kamu emekçilerinin iş güvencesini kaldırmak”... kısacası emek ve demokrasi mücadelesini bastırmak için kullanmak istemektedir. Ama bunun yanında OHAL, parti içi muhalefeti sindirmek için de imkanlar sunabilir. 

Bu yüzden bugün yapılan AKP olağanüstü kongresi için çok şey söylenebilir ama bu kongrenin “Tek parti rejiminin inşasının miladı” olduğu, gerçeğe en yakın değerlendirmedir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...