14 Aralık 2016 00:18

Bombalar Kimin için patlıyor?

Bombalar Kimin için patlıyor?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Aydemir Güler geçen yaz ortasında “Bir terör teorisine doğru” başlıklı yazı yayımlamıştı. (sol.org.tr, 2 Haziran 2016)

Tahmin edilebilecek sebeplerle ilgimi çekti.

Katıldığım ya da tartışılır bulduğum noktalar vardı, Güler’in yazısında.

Fakat şimdi oralara girmeyeceğim.

İktidarın her sokak eylemini, hele de İktidarı hedef alanlarını ‘terör’ saymaya teşne olduğunu düşünürsek…

Solun bu ‘terör’ meselesini önemseyerek gündemine almasını, tartışmasını temenni ederek geçeyim.

Aydemir Güler’in andığım yazısından hareketle, son bombalı saldırının üstünde durmak istiyorum.

Güler, sanırım çok itiraz edilmeyecek şu hatırlatmayı yapıyor:

Terör eyleminin sonuçları zaten kendiliğinden şekillenmez. Önce eylem gerçekleşir, sonra genel olarak siyasetin güçlüleri tarafından sonuçlar biçimlendirilir.”

Misal olarak da 11 Eylül saldırısını veriyor. Bir noktadan sonra 11 Eylül’ün doğrudan CIA komplosu mu olduğu tartışmasının anlamını kaybettiğini yazıyor.

Çünkü ABD saldırıyı emperyalist politikalarının gerekçelendirilmesi için başarıyla kullanmış, yani sonuçları biçimlendirmiştir.”

DARBEDAR SÜREÇ

Türkiye misalini de ben vereyim: 15 Temmuz darbe teşebbüsü…

Daha önce bu sütunda da savunuldu. Darbe mizansen değilse de…

-Süresi muamma olmaya devam etse de- Saray darbeden bi’şekilde haberdardı.

Erken doğuma zorladı; düşük yaptırıldı…

İktidarın darbeyi bildiğini en kuvvetli ifadelerle (Türkiye gazetesinde) yazan da Saray’ın kalemlerinden Fuat Uğur olmuştu.

Hülasası şu ki…

Güler’in 11 Eylül-CIA/ABD için yaptığı çıkarsama, 15 Temmuz-Saray/AKP için de pekala mümkün ve doğru.

Erdoğan ifadesiyle söylersek:

“Türkiye’nin geçtiğimiz 14 yılda yaşadığı büyük dönüşüm, 15 Temmuz’da hem gerçek yerine oturmuş hem de yeni bir istikamet kazanmıştır.” (10 Aralık 2016)

Erdoğan, aynı netliği, 15 Temmuz’un ‘sivil darbeye’ dönüşümünü ikrar eden (mealen) şu beyanında da görebiliriz:

“15 Temmuz’da millet sokağa çıkarak darbecilere karşı darbe yaptı.”(*)

Bu “darbe yaptı” cümlesini, kendini millet iradesini tecelli etmiş hali sayan Erdoğan ve iktidar “darbe yaptı” olarak okuyabilir miyiz?

Kesinlikle…

7 Haziran seçimi sonrasından başlayarak, notunu düşerek şunu rahatlıkla savunabiliriz:

‘15 Temmuz’u atlama tahtasına çevirme maharetini gösteren İktidar, sivil cunta makamına fırladı ve o günden bu yana o kimliğiyle ülkeyi yönetmeye devam ediyor.

BOMBALARA BASA BASA

‘15 Temmuz’ misaline nokta koyalım.

‘Sivil cunta’nın MHP takviyeli (Cumhur)Başkanlık hamlesine denk gelen İstanbul’da polise yönelik bombalı saldırıya geçelim.

Bombayı patlatanlar, herhalde siyasi iktidarı toplum nezdinde köşeye sıkıştırmayı filan hesap etmiş olmalı.

Lakin Aydemir Güler’in, bahsettiğim yazısında isabetle kaydettiği gibi, “AKP siyasal konumlanışını ayaklarını patlamalara basarak yeniden tayin etmeyi öğrenmiştir.”

Patlamanın hemen ardından peş peşe gelen AKP hamleleri kanımca bu tespiti doğruluyor.

Aleyhine yazacak eylemi, İktidar politik menzili içinde lehine çevirmeye başladı.

İç ve dış düşmanlar tarafından İktidarın kuşatıldığı propagandasına kan verildi.

“Sıkıştıran” ‘Batı’ diplomatları/konsolosları çelenkleriyle olay mahalline çekildi.

Geride kalmayalım telaşıyla CHP’liler (AKP’lilerin taciz ve saldırılarına maruz kalarak) sokağa döküldü…

İktidar’ın savaş hali politika, tasarruf ve eylemlerinin meşruiyet sahası beslendi.

MUHALEFETİN DİSKALİFİYESİNE KAN VERDİ

Saray’a mesafeli kuvvetlere karşı yeni taarruz başlatıldı.

İktidar, çizdiği siyasi/ahlaki/kültürel harita dışında kalan sahayı “ihanete” varan yaftalarla damgalama kudretini güçlendirdi.

Hain-vatanperver… Milli-gayrimilli… gibi karşıtlıklar ekseninde siyaset çarkını saflaştırma stratejisine eşik atlattı…

Emare ve işaretleri kendini göstermekte gecikmedi… 

Erdoğan’ın yakın adamı Aydın Ünal’ın CHP’yi ‘resmen’ terör örgütleri listesine sokması tesadüf olabilir mi?

Bakmayın siz Mecliste AKP’li Çelik ve Bostancı’nın “Kişisel görüşü” demesine…

Erdoğan’ın CHP perspektifi dışında Ünal’ın, Ana muhalefet partisini PKK ve DHKP-C ile alt alta aynı listeye sokma cüreti göstereceğine inanabilir miyiz?

SARSAK ADIMLARLA NEREYE?

CHP’nin “terör örgütü” kıskacına alındığı, “kapatılma” tehdidinin fiiliyata geçme olasılığını politik mülahaza başlığı olduğu ortamda, HDP merkezlerine polisin huruç harekatı düzenlemesinin…

Polisin dağıttığı HDP binasının duvarına “Geldik yoktunuz” yazılamasının hukuki sorgulaması yapılabilir mi?..

İktidarın muhalefeti kriminalize etme mahareti karşısında ne yapılabilir?

İlk söylenmesi gereken CHP’nin yaptıklarını yamamak olmalı…

CHP gibi sarsak adımlarla, İktidarın şantaj ve tehditlerinin baskılanmasıyla, Saray’ın çizdiği ideolojik-politik alanda politika yapmaya koşmamak şart.

Saray’ın denetim ve kontrol mekanizmalarını kıskacı altında politika yapılamayacağını idrak etmekle…

Taklidin aslını güçlendireceğini unutmamakla başlanabilir…

Sözüm CHP’ye…

Kürt ve sosyalist muhalefete dair tartışma ise diğer yazılara…

(*) Aynı değerlendirmeyi ilkin Yeni Şafak’ta Yusuf Kaplan yapmıştı: Halk, darbecilere darbe yaptı, destan yazdı... (17 Temmuz 2016)

HARFİYEN ‘ÜST AKIL’PARONAYASININ SEBEBİ BU OLABİLİR Mİ?

Aşina olanlar çıkabilir. Vaktiyle bu sütunda ‘harfiyen’ başlığı açmıştım.

Farklı mecralarda rastladığım, mühimseyip altını çizdiğim notları, alıntıları harfi harfine, harfiyen yayımlardım.

Mesele elbette iktibas edilen görüşe/iddiaya katılıp katılmamak değil… idi.

Maksat gözünüzden kaçmasın… Okumuş olsanız bile üstünde bi’daha düşünün, muradıyla dikkatlerinize sunmak…idi.

Şimdi de öyle ve aynı niyetle…

Bu sütunun, harfiyat’ın uyuyan hücresi ‘harfiyen’ yola diziliyor.

İlk misafirimiz geçen haftanın BirGün Pazar ilavesinden…

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Hocası Yrd. Doç. Behlül Özkan:

“ABD ve AB ile yaşanan sorunlarda, hiç kuşkusuz AKP’nin 2002 sonrasında muhaliflerine yönelik Batı ve Cemaatle birlikte kullandığı yöntemlerin, şimdi kendisine karşı kullanıldığı endişesi ve paranoyası var.” (BirGün Pazar, 11 Aralı 2016)

BEYANATLARDA ANLATILAN BİZİM GELECEK HİKAYEMİZ

Saray ve iktidarı bize, hepimize ne vadediyor?

İktidarının 15 yılına adım adım yürürken, AKP koşar adım nereye gidiyor?

Memleketi nereye götürüyor?

Nasıl bi’Türkiye tahayyül ediyor?

Derin analizler de mümkün. Üç cümleyle özetlemek de...

Hepsi yapıldı, yapılıyor, yapılacak…

Fakat İktidar sahibi ve avenesi bilhassa girdiğimiz son virajda, uzun söze gerek yok, der gibi konuşuyorlar…

Ben de aradan çekiliyor, sözü onlara bırakıyorum:

İlkin “reis”de söz…

Vaktiyle…

“Bir toprağın vatan olması için onun şehit kanıyla sulanması lazım.” (25 Mart 2016)

Demişti…

Oradan devam ediyor:

“Mücadelesini, ‘Ölürsem şehit, kalırsam gazi” anlayışıyla veren bir milleti yolundan döndürecek bir silah daha icat edilmemiştir.”

“Bin yıldır bu toprakları vatan yapmak için döktüğümüz kanlara yenilerinin eklendiğini, ekleneceğini bilerek, mücadelemizi durmadan, duraksamadan sürdüreceğiz.” (11 Aralık 2016)

YURTTA SAVAŞ KOMŞUDA SAVAŞ

Tayyip Erdoğan, Bayrampaşa Çevik Kuvvet Merkezini ziyaret eder. (12 Aralık 2016) Bittabi konuşur:

(Türkiye dışında da operasyonların yapıldığına dikkat çekerek): “Artık olay sadece 780 bin metrekarelik vatan toprakları içinde bu mücadele devam etmiyor. Gerek Irak, gerek Suriye’deki bize olan dayatmalarına karşı da artık özel kuvvetlerimiz, Özgür Suriye Ordusu ile beraber oradaki operasyonlarını da kararlı bir şekilde sürdürüyor.”

PEYGAMBERİMİZ BEKLİYOR, HERKES ŞEHİTLİK MAKAMINA YÜRÜYECEK, YÜRÜSÜN

(Son saldırılarda yaşamını yitirenlere de değinirken:)

“Bu yolculuğunuz boş bir yol değil, boş bir yolculuk değil. Rabbim, inşallah bizlere de bu makamı lütfetsin. Ve bu yolda hep beraber omuz omuza yürüyeceğiz. Sevgili peygamberimiz ağuşunu açmış, şehitleri bekliyor. Ve peygamberlik makamından sonra en yüksek makam şehitlik makamıdır.”

İNŞALLAH SİZLER DE ŞEHİT OLURSUNUZ

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Kayseri’de ziyaret ettiği çevik kuvvet polislerine SESLENDİ:

“Bu vatan, bu toprak, bu ezan sesi dinmesin diye hepimiz birer şehit adayıyız. Allah nasip ederse inşallah ben de şehit olurum. İnşallah sizler de şehit olun”diye seslendi. (12 Aralık 2016)

Yoruma hacet var mı!?

Hamasetten ibaret, deyip geçme sakın…

Anlatılan sana çizilen istikametin hikayesi...

Toprağı, “tarla” olmaktan çıkarıp “vatan” yapma görevi yüklenen senin hikayen…

BEKTAŞİ’NİN CHP’Lİ AYDIN BELEDİYE BAŞKANI ÖZLEM HANIM’A DİYECEĞİ VAR

Bizde sadece çorba içenler bile lokantadan, dişini kürdanla kurcalayarak çıkar ya…

Mahallenin haytaları da kahvehanede, hasır iskemlelerine kurulmuşlar…

Az evvel vesile olan arkadaşları sebebiyle, kürdanseverliğin hikmetini sual eylemeye başlamışlar...

Muhabbet, kullanım sahasının tayinine gelince, işe ‘kitap’ da karışmış… İçinden çıkılmaz hâl almış.

‘Baba’ bilir deyip, yanı başlarında kahve ile afyonunu patlatan Bektaşi’ye sormuşlar…

-Erenler, helada kürdan kullanmak günah mıdır?

-Değil ama görenler yanlış anlar…

CHP’li Aydın Belediye Başkanı Özlem Hanım’ın, Erdoğan’ın ‘Vatandaş dolar bozdur’ talimatına el verdiği havadisini işitince, bizim Bektaşi’nin sözlerini hatırladım.

Yukarıdaki cümleye noktayı koydum, arama motoruna girdim, mesaj verme kaygısı aşikar bu hadisenin tarihini paylaşmak için…

MAİYET MEDYASI TAKDİR ETTİ

İlk sıralar iktidar medyasının haberlerinde; verilen desteğin kıymetini bilmişler…

Mesela Yeni Şafak’ın com.’u…

Özlem Hanım’ın eyleminin şifresini çözmüş, “Biz sizi anladık Özlem Başkan” der gibi…

Takdirle haberini vermiş:

“Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Özlem Çerçioğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla tüm yurtta başlatılan dolar bozdurma kampanyasına destek vererek, Türklere Anadolu’nun kapılarının açıldığı tarihe atfen, 1071 dolar bozdurdu.” (yenisafak.com, 7 Aralık 2016)

CHP’li Başkan Çerçioğlu, kameraların şahitliğinde ‘milli ekonomi nöbeti’ni icra eylerken, “Geldiği yere gitmesi için dolara bir tokat da ben atıyorum” demiş (diken.com.tr, 7 Aralık, 2016).

Helal olsun. Yakışır, kim tutar elini, bi’daha yapıştır başkan… da…

Bektaşi’ye kulak verin siz yine de; “yanlış anlaşılır.”

Nitekim gazetecilerin gözünden kaçmaz:

“CHP’li başkan Kılıçdaroğlu’nun sitemini değil Erdoğan’ın ‘talimat’ını dinledi: 1071 dolar bozdurdu”(diken’in aynı haberinden)

Maiyete girmemiş, sahiden ‘gazeteci’ olanların başlıkları bu minvalde idi…

HEM CHP’Lİ HEM ERDOĞAN NE DERSE O… DER GİBİ

CHP Liderinin “ayakkabı kutuları”nı, “oğlum-babacığım”lı “dolarları bozdur” telaşını andığı uyarısını anmaktan geri durmadılar:

“Eğer siz dolar bozduracak adam arıyorsanız, o ayakkabı kutularına dolar istif eden adamı bulacaksınız, ona söyleyeceksiniz.” (4 Aralık 2016)

Özlem Çerçioğlu, Erdoğan’ın talimatını Kılıçdaroğlu’nun sözlerine yeğlediğine göre ne yaptığını biliyor olmalı.

Genel başkanının sözlerini dinlemeyen bize hiç kulak asmaz…

Bu nedenle…

Saray ve iktidarı, “Dolar bozdur” vaveylasıyla yaşanan krizin İktidarın yanlış tercihlere dayalı ekonomi politikalarının mahsulü olduğu hakikatini gizlemeye çalışıyor.

Muhtemel kötü sonuçla karşılaşınca, “Milli ekonomi nöbeti’ne diklen halka, siz de biz de uğraştık alt edemedik, demeye hazırlık yapılıyor…

Özlem Hanım, İktidarın kendi ‘suç’una halkı ortak etme ve sonuçlarını topluma yükleme propagandasına alet olmayın…filan demenin alemi yok…

Fakat Özlem Çerçioğlu’ya yine de iki çift laf edelim:

“AKP Ege’de bi‘belediye başkanlığı edinmek istiyor. Gözünü Aydın Belediyesine dikti. Yolsuzluk vesaire soruşturmalarıyla kuşattıkları Özlem Çerçioğlu’yu kuşatıp teslim almak istiyorlar…” iddialarının dumanı tüterken…

Hele de Özlem Çerçioğlu ile bu ‘geçiş’ için anlaşıldı rivayetleri fısıldanırken…

Erdoğan’ın dilinden düşürmediği “2071” hedefine  “1071 dolar”la selam çakmak da neyin nesi!..

Bektaşi’nin dediği gibi “Günah değil ama yanlış anlaşılır” Özlem Hanım…

Tabii iddia ve söylentiler gerçek değilse…  


ULEMAYA MELİH GÖKÇEK’İN HİKMETİNİ SUAL EYLERİM

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek İstanbul’da meydana gelen patlamaların ardından, TGRT Haber naklen/”canlı”) yayınına katılır. (11 Aralık 2016)

Dinleyenlere, sanki Allah’ın ‘seçilmiş’leri adına, aldığı bilgiyle konuşuyor intibaı verir.

Gökçek’in bu intibaı yaratan imalarla dolu ifadeleri şöyle:

“Cumhurbaşkanımızı 15 dakika ile kaçırdılar, Başbakanı 5 dakika ile kaçırdılar. Naçizane beni yarım saat ile kaçırdılar. Bir tek bakanı yakalayamadılar. Bu bizi gücümüzden.  Rabbilaleminin bizi doğrudan doğruya korumasından muhafaza etmesinden başka bir şey değil”

Sosyal medya kullanıcılarının da fark ettiği üzere…

AKP’li Başkan Gökçek’in beyanında boşluklar var… Kafa karıştırıcı.

Şöyle ki:

“Rabbilaleminin” neden can veren ana baba kuzularını, ‘şehit’leri “koruyup muhafaza” etmiyor? 

“Rabbilaleminin” neden sadece Gökçek’in ‘biz’i olarak saydığı zevatı “koruyup muhafaza” ediyor?

Gökçek’e göre bunun sebebi şu inanç olabilir mi?

Melih Bey’in İzahındaki “biz” kategorisinde yer alanları Allah’ın ‘seçilmiş’ insanları olarak bu milleti ‘gütmesi’ için gönderdiği ‘çoban’lar olarak mı görüyor?..

Gökçek’in “Biz” tarifinde yer alan “Cumhurbaşkanımızı,” “Başbakanı,” “Naçizane beni” ve “Bir tek”ini bile yakalanamayan “bakan”ları “şehit mertebesi”ne eriştirmeyen, Melih Gökçek’in sözleriyle, “Bu bizim gücümüzden” mi kaynaklanıyor?

Yoksa ve eğer, her delikanlının ardından atılan nutuktaki gibi “Allah sevdiği kullarını şehit ederek yanına alıyorsa,” Gökçek’in ifadeleri hüsnü kuruntudan mı ibaret?..

Melih Beyler, ellerini açıp, ‘Yaradanım, sakınma, koruyup kollama bizi yalvarırım, esirgeme o şahadet mutluluğunu bizden’ diye yakarıyor mu, bilemeyiz…

İnşallah duaları kabul olmaz da…

Fakat artık her gün izlediğimiz “şehit haberleri”nde, yavrularının tabutuna sarılmış ana babaların gözlerinde ve çığlıklarında ben hep o sitemi görüyorum:

Keşke daha az sevilseydi de “şehitlik mertebesi”ne kavuşmasaydı…

Sevgililerin… Eş ve çocukların… Tabutların başından yükselttikleri, ‘Biz doymadık sevdiğimize, kim aldı onu bizden’ kahırlarındaki çaresizlikten anlıyorum ki…

Hiçbir sevgi öldürmez, yaşatır...

Öldüren ilahi güç değil…

Öldüren ‘savaş’çı ilahlar ve heveskar kör politikalarıdır ve hasılı “insan”idir ve İktidarlar eliyle vücutlarda vücut buldurulur!..

Bulduruluyor. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa