'El alem'den hep korkacak mı CHP?!
Fotoğraf: Envato
MHP’nin de ortak edildiği “Türk tipi Başkanlık” süreci hızla ilerliyor. Milliyetçi-Muhafazakâr mecrada siyaset yapanların buluşmalarında şaşılacak bir şey de yok zaten. Sorun, bu gidişatı engelleyebilecek siyasal potansiyelin bütünlüklü bir muhalefet cephesi olarak şekillenememesinde. Bunda CHP’yi yönetenlerin belirleyici payı var. Memnuniyetsiz toplumsal kesimler içinde en ‘nüfuzlu’, en yaygın parti CHP çünkü. Ama ‘varlık nedeni’ olarak gördüğü parlamenter rejimi fiilen atıllaştıran ve anayasal olarak da ortadan kaldıracak olan AKP-MHP ortaklığına karşı toplumsal bir muhalefet geliştiremiyor. Açmazlarında ısrar ettiği sürece bu mümkün de değil zaten. AKP-MHP milliyetçiliğinden tamamen kopulmadıkça, “terörle mücadele” adına güvenlikçi-savaşçı politikalara angaje oldukça, mevcut kulvarında bağırıp çağıran, hiddetlenen ama maalesef nafile bir söylem muhalefetiyle yetinecektir CHP.
CHP’nin muhalefet stratejisinde MHP’ye çok kilit roller atfedildi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmelettin vakası, yerel seçimlerdeki diğer örnekler unutulabilir mi? Başkanlık meselesinde de MHP beklentili bir yaklaşım esas alındı. Klasik devletçi damarla birlikte, “aman MHP’nin ve toplumun milliyetçi hassasiyetlerini gözetelim” adına, “ülkeyi böldürmeyeceğiz” gibi AKP-MHP argümanlarından kopmadan Başkanlık sürecine ne ölçüde engel olunduğu ortada işte. Şimdilik tek ‘müsbet’ sonuç, Adana mitinginde pankart diye lanse edilen ama sadece bir kişinin elinde tuttuğu “Ülkücüler Başkanlığa karşı” yazılı döviz. Büyük başarı gerçekten de!
Bahçeli’den de umutluydu Kılıçdaroğlu: “Onların önerdiği sisteme Bahçeli ‘Evet’ demeyebilir. Ortaya net bir tablo çıkmadan kendi kendimize bağırmanın çağırmanın anlamı yok!” Bahsedilen o “net tablo” şimdi ortaya çıkmış mıdır acaba? Bilemiyoruz ama bugün MHP’nin Saray’a eklemlenmesine de en çok CHP yöneticilerinin şaşırdığını söyleyebiliriz herhalde. Buna rağmen, söz konusu beklenti biter mi peki? Zor görünüyor. Şimdi Meclis oylamasında, olmadı referandumda MHP’lilerden farklı bir tutum beklenecek! CHP merkezinin MHP (ya da milliyetçi siyasal damardan) beklentisi hep taze tutulacak.
***
Milliyetçi damardan AKP karşıtı beklenti, CHP’nin demokratik güçlerle mesafesini korumayı da zorunlu kılıyor. Asıl mesele de bu. “Adımız HDP’yle birlikte çıkmasın”, “HDP’yle birlikte görünmeyelim” diye dokunulmazlıklara evet denilir, OHAL karşıtı mitinglerden son anda kaçılır ama korkulan da hep başa gelir! “El alem ne der sonra?” takıntısı, ‘el alem’in diyeceklerine engel olmuyor sonuçta. Eşbaşkanlar dahil on vekil tutuklanıyor, HDP’nin adını özellikle anmadan, sadece “seçimle gelen seçimle gider” dediği için “terör sevici” olarak değerlendirilebiliyor CHP. AKP’nin genel sekreteri CHP’nin “ulusal güvenlik konusu” haline geldiğini söyleyebiliyor. ‘El alem’ ağzına geleni söylüyor kendilerine ama CHP merkezi ‘hassasiyetini’ koruyabiliyor hâlâ. Siyasetinin merkezini demokrasi ve özgürlükler üzerinden değil de ‘ortaya karışık’, hem ondan hem bundan bir acayip bulamaçla idare etmeye çalışıyor.
Gelen eleştiriler de “CHP’nin kaygılarını da anlamak lazım” denilerek yanıtlanıyor ama ortada anlaşılmayacak kadar karışık bir şey de görünmüyor. Milletvekillerini, gazetecileri, yazarları gözünü kırpmadan içeri atan iktidar bunu halka anlatabiliyor, ‘el alemin’ ne diyeceğinden korkmuyor ama CHP’nin korkuları bitmiyor! Kapıya dayanmış ekonomik çöküşe karşı, iki yakasını bir araya getiremeyen halka dönüp “dolarlarınızı bozdurun” çağrısı yapanlar ‘el alem’in “ya hiç mi utanmıyorsunuz” tepkisini rahatlıkla göze alıyor mesela. Ama CHP bazı şeyleri göze alamıyor bir türlü. En olmadık şeyleri dayatırken “muhalefet bize ne der” diye korkmuyor AKP, ama CHP’nin muhalefeti büyük ölçüde “bize ne derler” korkusuyla kırılgan ve etkisizliğe mahküm. İktidarın korkusuzluğu, CHP’yi kuşattığı ve üzerine saldığı korkulardan geliyor biraz da.
***
Peki bu korkunun başka temelleri var mı acaba?
Söz konusu CHP ise, bu soruyu sormadan olup biteni anlayabilmek zor olsa gerek. Kendisine çizilmiş sınırlar içerisinde, zorunlu ya da ‘öğrenilmiş’ bir çaresizlik mi yaşıyor CHP? Onun elini kolunu bağlayan saplantılar yapısal mı, bizatihi siyasal kodlarında mı yazılı? Öyle olmasa böylesi koşullarda onu ‘uçuracak’ bir siyasal pozisyondan özellikle uzak durup, cebindeki yüzde 25’i korumak dışında hiçbir gelecek vaat etmeyen bu “hem ağlar bağırırım, hem seyrederim” haliyle idare edilmeye çalışılır mı?..
Bu soruların yanıtı, CHP merkezinden çok onun yönlendirdiği mecraya teslim olmamaya çalışan, kaygı duyan CHP’lileri ilgilendiriyor tabi ki.
“El alem”den korkmayacak kadar cesaret herkese lazım.
Biraz daha cesaret!
- İstanbul seçimi, sazan sarmalı ve Zana’nın trajedisi! 29 Mart 2024 19:51
- Solun ayarını seçimler mi bozuyor, yoksa ayarlar bozuk mu zaten? 09 Temmuz 2023 04:40
- Sosyalistlerin muaf olma hali ya da kaybeden sadece "Burjuva muhalefeti" mi?! 25 Haziran 2023 01:55
- Yenilmek de direnerek olsun, teslim olarak değil! 21 Mayıs 2023 04:40
- 1 Mayıs notları ve 14 Mayıs imkânı 07 Mayıs 2023 02:19
- Tarihi seçimler ve solda sekterlik halleri 30 Nisan 2023 04:17
- ‘Ayşe Teyze’ler, Mahirler varken, seccade konsolidasyonu yeter mi? 09 Nisan 2023 04:56
- Ayhan Bilgen’in ‘yapıcı muhalifliği’ ve bir tür ‘itirafçılık’ hali! 02 Nisan 2023 04:48
- Şapkadan çıkan Erbakan ile ‘bize pusu kurdular’ diyen pusucu nereye koşuyor? 26 Mart 2023 04:40
- 20 Mart’a denk düşen ‘tesadüfler’ ve bir zorunluluk 22 Mart 2023 04:49
- Değişim enerjisi, kuyudaki Akşener ve ‘kazanacak aday’a ilişmek! 12 Mart 2023 10:16
- Yarattığı enkazın altında kalan Akşener’in tarih bile olamama hali! 05 Mart 2023 04:53