21 Eylül 2016 00:51

Ulusalcı fantasma: Sağ sol ayrımı bitti milli-gayrimilli var

Ulusalcı fantasma: Sağ sol ayrımı bitti milli-gayrimilli var

Fotoğraf: Envato

Paylaş

O yıllarda, mesela 2010’da yazılsaydı bu metin, yukarıdaki başlığın versiyonunu taşırdı…
Muhtemelen şöyle derdim…
Sol/Liberal fantasma(*):
AKP askeri vesayeti tasfiye ediyor
İslamcı/dindar muhafazakarlar Türkiye’yi demokrasiye götürüyor...
Abartmış olur muydum?
Sanmıyorum. Eksiği olabilir belki ama fazlası kesin yok...
Başta Kürtler… Kimi sol/sosyalist çevrelerin adeta ideolojik/politik hipnoza uğradıkları…
“İleri demokrasi” fantasması peşinde nasıl AKP destekçiliği yaptıkları toplumsal hafızada kayıtlı…
Bugün bunu farklı bir zeminde ulusalcılar/ulusalcı sosyalistler yapıyor…
Nasıl? 
Onlara geçmeden genişçe bi’parantez…
AKP rüzgarının yarattığı sol/sosyalist savrulmaya dair kısa bi’anekdot nakledeceğim…   
İsim, kurum adı anmayacağım… 
Hayli etkili bi’tutumun, tipolojisi olarak okunmalı, paylaşacaklarım… 

‘AY NE ŞEKER ÇOCUKLAR’ GÜNLERİ
Evet, o günlerdi…
AKP-Cemaat koalisyonunun rotası, devletin merkezine çökme planına kilitlenmişti...
AKP-Cemaat prodüksiyonu Genç Siviller, “Ay ne şeker çocuklar”… idi.
“Darbeye Karşı 70 Milyon Adım” adım adım “sol”  ve Kürt muhalefetini fethediyordu…
Kimi sol ve Kürt çevreleri, “Faili meçhullerin hesabı sorulacak… Askeri vesayet tasfiye edilecek” ambiyansıyla sepetlenmeye çalışılıyor… du.
Eh olmuştu… Hep dayak yenilen askeriye başta, ceberut devlet nihayet hırpalanıyor… idi
Hep gazabına uğranılan mahallenin kötü kabadayılarına posta koyan yeni abilerin peşine takılan çocukların haletiruhiyesiyle…
AKP-Cemaat, bazı hem devrimci hem de sosyalistlerin omuzlarında demokrasinin göğünü zapt etmeye taşınıyordu…
Ve… Nihayet bu da olmuştu:
Sabah grevinde dahi “Ergenekon” parmağını işaret eden külyutmazlar bile çıkıyordu…
Falan filan... 

PAMUKLARA SARILIP KORUNDU AKP
İşte bu meşum günlerde bi’grup meslektaş laflıyoruz…
Politik dertleşme, diyelim…
Gazeteci arkadaş, şaşkınlık ve hayal kırıklığıyla anlatıyor…
Sosyalist partilerimizden biri yayın çıkarır… Parti yöneticisi dostumuz, önceden tanıdığı arkadaşımızı yardıma çağırır… Muhtemelen profesyonel bi’göz değsin ister…
Arkadaşımız gider… Dayanışma kabilinden el atar…
Sıra manşete gelir… Meslektaşımız, AKP’ye muhalefet eden bi’başlık önerir…
Parti yöneticisi lisanımünasiple itiraz eder…
Gerekçe, meslektaşımızı dumura uğratır:
AKP’ye muhalefet eden manşetle, AKP’nin mücadele ettiği askeri vesayete karşı mücadeleye zarar vermeyelim… der.
Katiyen mübalağa değil… “Yetmez ama evet” ikliminde… 
HDP tabanında “AKP bizim ikinci partimiz” sahiplenişlerinin yaygınlaştığı o vakitlerde… 
Bilhassa Kürt siyasetine endeksli kimi sol/sosyalist çevrelerde baskın ruh hali buydu… 

LİBERALLERLE ULUSALCILAR AKP’DE BULUŞTU
Dedim ya…
Benzer ruh halini şu aralar ulusalcı (“sosyalist”ler başta) çevreler yaşıyor… 
Fark şu:
Sol/liberaller demokrasi ve askeri vesayetin tasfiyesi hayaliyle AKP iktidarına el veriyordu…
Ulusalcı ve milliyetçi sosyalistler, “milli ve yerli” saiklerle…
Bu perspektifin misallerini sayıp dökmeye lüzum yok aslında…
Zira bilhassa 15 Temmuz’dan sonra AKP maiyeti dahil, yaygın medya mecralarında bu zevatın mazeretlerini dinliyoruz…
Neden AKP ile omuz omuza olduklarını/olmak zorunda kaldıklarını izah edip duruyorlar…
Biri vaziyeti o kadar abarttı ki geçen haftalarda…
“Sosyalist blok”un dağılmasıyla “Tarihin sonu”nu ila eden Fukuyama konuşuyor zannedersiniz…
Fukuyama’nın Türkiye versiyonu olmaya soyunan emekli general, başlığa çektiğim o lafı etti (Mealen):
“Türkiye’de artık sağ-sol ayrımı bitti. Artık milli ve yerli güçler (ve elette karşıtları/vatan hainleri arasında savaş) var.”

REİSİN BAHÇESİNDE MİLLİ DANS
Bu tespitin mecburi istikameti ne olur?
Sağı solu bitiren AKP ile “milli ve yerli” davanın lideri RT Erdoğan’ın bayrağı altında toplanmak… 
Bunu ıskalayan… esas almayan… başka bi’politik hat mümkün mü?..
Olursa: “Vatan haini”…
Mesele her zaman bu çıplaklıkta konmuyor bittabi…
Daha çok AKP/Erdoğan ile milli kuvvetlerin ittifakı/müttefikliği dairesinde telakki edildiğinin bilinmesi isteniyor… 
Nasıl sol/liberaller yemin billah temin ederlerdi ki, “AKP’li değiliz, demokrasi için AKP’yi destekliyoruz”…
Aynı şekil…
Ulusalcılar da katiyen AKP’li değiller ama milli dava namına, bu çizgiden sapmadığı sürece AKP ile…

SARAY’IN ULUSALCI MİSYONERLERİ
Ekranların son gözde simalarından… Emekli İstihbaratçı Subay… Hasan Atilla Uğur… Bu milli zaruret halini gayet net ifade ediyor…
Sözcü’den Özlem Gürses, sorar (13 Eylül 2016):
“Siz AKP’nin yanında mısınız?”
Hasan Atilla Uğur altını çizer:
“Vatan Partisi Genel Başkan yardımcısıyım ben, AKP’li değilim. Ama bugün iktidarda olanlar, Mustafa Kemal’in ipine sarıldılarsa ve büyük bir PKK savaşı, FETÖ savaşı veriliyorsa, artık ‘Öyleydi. Böyleydi’ demem. Şu anda biz, Kuvayımilliye’de olduğu gibi büyü bir ateş çemberinden geçiyoruz.”
Mecburi ikaz: Konuşan RT Erdoğan ya da maiyeti değil, Vatan Parti yöneticisi…
Söylem birliği muazzam!
Devam edelim…
Madem “öyleydi böyleydi” deme lüksümüz yok…
Kuvayımilliye günlerindeyiz, iktidara her türlü destek mübah…
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Uğur da bunu yapıyor…
Muhabirin, “Saray’a danışmanlık yaptığınız da söyleniyor…” sorusuna, Uğur:
“Tekrar söylüyorum. Savaşta mıyız? Evet. Büyük bir terör mücadelesi veriyor muyuz? Evet. Tehlike devam ediyor mu? Evet. O halde bizim ordumuza ve bu süreci yöneten herkese destek vermeliyiz.” (vurgular benim-e.a)
Destek verilen/istenen “Bu süreci yöneten herkes” kim?
Saray/AKP… Lideri Erdoğan…

KÜRT ALERJİSİNDEN SARAY’A BİAT DEVŞİRİLİYOR
Ulusalcı kanaat önderleri(**), ulusalcı Sözcü gazetesinde, AKP ve Erdoğan’a kimden destek istiyor?
İzmirli, Kadıköylü, Beşiktaşlı, Çankayalı… Kemalistlerden/Atatürkçülerden.
AKP’nin yeni ulusalcı misyonerlerinin tavlayıp Saray’ın yerli ve milli sepetine atmaya gayret edilen bu kitlenin cevabı ne olur?
Şovenizm ve milliyetçilikle pompalanan Kürt ve FETÖ alerjisi, Şeriatçı Tayyip Erdoğan destekçiliğine dönüşür mü? 
Seçimlerde görürüz…
Bana kalırsa en çok da Saray görmek istiyor neticeyi… 
Kanal kanal dolaştırılan AKP’nin ulusalcı misyonerlerinin performansını test etmek için…
(*) Ta Antik Yunan’a yaslanan felsefi terim. Farklı içerikler yüklenildi. Burada en yalın anlamıyla, temenni ve dileklere bezenmiş, gerçeklikten kopuk, tarih dışı; hayale dayanan, fantezi ürünü manasında kullanılıyor. 
Cin okura not: Evet, AKP iş birlikçiliği -sadece- yanılgı veya hayalle açıklanamaz. Muarızının yanlış değerlendirilmesine bağlanamaz. İdeolojik politik hatta mutlaka karşılığı olur; var. Doğru. Ama hayal ve fanteziler de masum değil ki... Politik duruşu ele verir. Kimlerle ne uğruna iş tutmaya çalıştığını gösterir. Meşrebine göre fantasma üretirsin. Filan…
(**) İktidar, Ergenekon sanıklarına iadeiitibar vermekle kalmadı. AKP’ye mesafeli ulusalcı cenahın gözünü kulağını vermesi beklenen yeni “kanaat önderleri” olarak parlatılıyor. Medyanın yeni ulusalcı fikir babaları onlar. Saray’ın misyonerleri olarak ulusalcı cenahtan Erdoğan liderliğine rıza devşiriyorlar.   
Haftaya bi’mani çıkmazsa, devam: 
Perinçek- sol liberal buluşması… 


Satır altından notlar…
 

BİZE YALAN SÖYLÜYORLAR…TÜRKİYE SAVAŞTA YAVRUCUĞUM

Bakalım bu gerçeği hangi gazetemiz duyuracak?..
Cerablus çıkarmasının ardından…
TSK ikinci… üçüncü cepheyi de açmış… Bilmem kaç kilometre derinliğine dalmışken, komşunun topraklarında… 
Halkımızı “operasyon” uykusundan kim uyandıracak?
“Girdik ama çıkamıyoruz…” feryadının başlığa çekileceği günlere gelmeden…
Türkiye Suriye’de savaşta… manşetini bakalım hangi gazete/TV atacak?
Takipçileriniz sorduğunda:
Ya biz ne zaman savaşa girmiştik?
Verecek cevabınız, gösterecek haberiniz olsun… derim.



ABD ASLINDA MURADINA ERMİŞ OLABİLİR Mİ?
İktidar imalarına ve destekçisi ulusalcılara inanacaksak…
Türkiye Suriye’ye, ABD’ye rağmen girdi…
Hatta Türk ordusu, Suriye’de aslında ABD ile savaşıyor…
“Yerli ve milli” propaganda gazının sersemleştirici etkisinden kurtuldukça, hatırlar gibiyim:
ABD, Suriye iç savaşının başladığı günlerde ve epey bi’süre, TSK’yi Suriye çöllerine sürmek için çabalayıp durmuyor muydu?
Pentagon açıklamalarına dayanarak, “ABD kara gücü vermeyecek” haberlerinin uçuştuğu o sıralar…
Obama “Biz havadan siz karadan” diyerek, Türk askeriyesine “kara gücü ol” demiyor muydu?
Hürriyet’ten “Adını vermeyen üst düzey komutan” aracılığıyla TSK’nin itirazını okuyor…
“Hükümet istiyor ama askeriye karşı” haber ve yorumları yapılıyordu…
Nitekim akabinde ABD de, “Siz gelmediniz bak ben de PYD ileyim” şekilli nispetler yapmıyor muydu?
Eee… Öyleyse bu ne iş?
Tamam, TSK ve ABD kuvvetlerinin sahada pek anlaşamadığı haberlerini atlamayalım…
Yine de soralım:
ABD -de- sonunda aslında planladığı gibi TSK’yi Suriye çölüne sürmüş olabilir mi?
Neoosmanlıcı hayalleri Suriye çöllerine gömülmüş AKP Türkiyesi’ni bekleyen senaryolar?
“Yerli ve milli” bi’cevap vermek isteyen var mı?   


MERCİDABIK’LA AVUNMA TARİHE BAK, TARİH OLMA
Saray Suriye’ye girince, o beklenen günün hayaliyle yanıp tutuşanlar coşku yumağına dönüşmüş olmalılar…
Hele o Cerablus’u özgürleştirecek kuvvetlerin vuslat anı…
“Laikliğin bekçisi TSK” komutanının, himayesindeki ÖSO’lu cihatçılarla kucaklaştığı an yok mu…
(bkz. Gazetelerde o foto.)
Eminim: Ulusalcısıyla şeriatçısıyla tüm milli mutabakat güçlerini derin hislere gark etmiştir…
En soğuk kanlısı bilem, göz pınarlarından iki damlalarını özgürleştirip, burun diplerine salmıştır…
Nitekim… Yaratılan milli beraberlik iklimi içinde…
Osmanlı torunlarının öleceksek bugün ölelim kabarması, tweetlere yansımakta gecikmemiş…
Tarih şuuru hafızadan taşmış, 140 karakterde ilan etmiş…
“Mercidabık zaferi…” (yolda)
İkincisi temenni edilen Mercidabık’a sosyal bilgiler dersinden aşina olmalısınız:
Osmanlı’nın Ortadoğu’nun tapusunu üstüne geçireceği savaş…    
Tarihle avunanların… 
Mercidabık zaferinin iğvâsına kapılan Osmanlı torunlarının omuzuna dokunup,  birileri “Hişşt hemşehri” demeli… 
Tarih sadece Mercidabık zaferini kaydetmedi…
Osmanlı’nın anahtar teslim ettiği coğrafyalardan biri de Ortadoğu…idi.
Bunu da yazar tarih… 
Şunu da:
Balkanlardan tası tarağı topladıktan sonra Osmanlı, hâlâ “imparatorluk” kimliğine sahipti…
Tâ ki Suriye başta, Ortadoğu’dan topuklayana kadar…
Osmanlı’nın “İmparatorluk” rozeti o Arap çöllerinde gömülü.  
Unutma… Akıllı ol…  
Suriye pirincine giderken Anadolu’daki bulgurdan olma… 
“… giden gelmiyor” bırak türkülerde kalsın… 
Ha diyorsan “Yiğit düştüğü yerden kalkar”…
Amenna..
Lakin… Fakir fukarayı kışkırtma, karıştırma; düşsün İktidarın yiğitleri yola… 
Karaalioğlu kur hadi bi’ medyadan savaş mangası, katıl Sultan Murat Tugayına… mesela.
 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa