31 Temmuz 2016 01:00

Deniz ve sessizlik ve karanlık

Deniz ve sessizlik ve karanlık

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Esinti anlık yön değiştiriyor, suyun değişen yönü izleyen kıpırtısı özgün ve özgür renklere bürünüyor; deniz göz boyu o renkten bu renge ahenkli salınıyor ve ben kendimi kaptıracağım bir düşünce tasarlamaya çabalıyorum. Kendimin olmayan, kimin söylediğini de o  an çıkartamadığım  bilgiççe edilmiş bir laf aklıma düşüveriyor: “Deniz insanın ettiği kötülükleri yıkar”. Suları esintiye uyarak yön ve renk değiştiren denize dudak bükerek şöylesine bakıyorum: “Söyle bakalım deniz, bugün hangi geçtiğimiz günlerin hangi insan kötülüklerini yıkıyorsun?” Deniz sessiz.
“Sessizlik çok şey söyler.” Bu lafı da o an kim olduğunu bilemediğim biri etmiş. Aklıma düşüveriyor, lafın ardındaki gizli manayı da bilgiççe buluyorum. Kalabalıklar en doğrusu olarak kabullenilmesini istedikleri tek şeyi tek ses haykırdıklarında, haykırışın suskunlaştığı an gelir ve o an sessizlik tek şeyi yıkasın diye denize sürükleyen çığlık olur; esinti güçlü üfürür, suların yönü belirginleşir, deniz kötüyü en ak yıkayacağı renge bürünür. “Hadi bakalım deniz, oyalama, yıka çığlığın sana sürüklediğini!” Deniz sessiz, gök karanlık.
“Karanlık kötülükleri örter, görünmez kılar.” İşte aklıma düşen, kimin söylediğini bilemediğim bir başka laf…Bu laf da bilgiççe edilmiş olmalı. Kötülüğü ilişkilerin iyilik değer ölçütü olarak kabullendirmek, olmadı kötülüğü görünmez kılmak için gecenin karanlığını uygun zaman bellediğimizde insan halleri sertleşir, tahakküm kurar, yok edici olur. Denizin neyi yıkamak istediğini bilemezsiniz, neyi yıkadığını göremez, hissedemezsiniz. Denizin esintisini, esintinin üfürüğündeki gücü, suların yönünü, rengini, renkteki değişmeleri anlayamaz, algılayamaz olursunuz. “Karanlıktan sıyrıl, sessizliğini boz deniz; söyle,  kötülüğü yıkıyor musun?” Deniz sessiz, gök karanlık, deniz karanlık.
Deniz ve sessizlik ve karanlık.
İnsan halleri.
İlişkilerin doğruluk ve dürüstlük ölçütü olarak kötülüğün kabullenilmesi.
Kendimi kaptıracağım bir düşünce tasarlamaya çalışıyorum.
Sessizlik çığlıkmışçasına yankılanıyor, karanlık karanlıklara bürünürken aydınlığa gebe…Gözlerimdeki bakışı denize daldırmışım, kendimi kaptıracağım düşünceyi tasarlayamıyorum. Kendimizi kaptıracağımız düşünceyi tasarlayamazsak, denizin kötülükleri yıkayıp yıkamadığını nereden bilebiliriz ki?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa