‘FETÖ’, ‘cin ordusu’, ‘TSK normları’ tartışmaları
Fotoğraf: Envato
15 Temmuz darbe girişiminin üstünden 10 günden fazla bir zaman geçti. Onlarca gazete ve haber kanalı her gün yeni belgeler ve darbenin tanıkları olduğunu öne sürdükleri haberler, tartışmalar yayımlıyorlar.
Ama hükümet cenahından yapılan açıklamalar, giderek daha anlaşılmaz hale geliyor.
TSK’nin general ve amirallerin üçte birinden fazlası tutuklanmıştır. En seçme muharip birliklerin komuta kademelerinin yanı sıra 2. ve 3. ordu komutanları da darbe tutukluları arasındadır. Ama Hükümet hâlâ, “Bunların TSK ile bir alakası yoktur”, Hükümet ve AKP sözcüleri, “Bunlar asker üniforması giymiş teröristlerdir”, “TSK’nin adı darbecilikle yan yana getirilmemelidir”, “Bunlar ilk kez devletin kendilerine verdiği silahı millete çevirmiş hainlerdir...” (Sanki 12 Eylül, 12 Mart, 28 Şubat darbecileri ellerindeki silahı halka çevirmemişler gibi) çizgisinde duruyor ve bu nedenle de kamuoyunda; “FETÖ’nün TSK’yi nasıl bu hale getirdiği”nin, “Bunda en yukarıdaki komutanların ve siyasi iradenin rolünün ne olduğu”, “Darbecilere yol verenleri ideolojik gerekçeleri nedir?”, “Darbenin sınıfsal mevzisinin ne olduğu”... gibi soruların gerçek yanıtları yoktur.
FETHULLAH’IN ‘CİN ORDUSU’ VAR!
Neyse ki önceki gün CNN’e konuk olan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, “beklenen açıklamayı” yaptı: “Fethullah Gülen’in üç harflileri (“cin”leri) var. Onlar aracılığı ile insanları etkiliyor!”
Evrensel okurları bu nasıl açıklama, “Cinler de ne oluyor?” deyip, gülüp geçebilir. Ama sadece AKP’ye oy veren “dini taassup” içindeki geniş bir kesim değil AKP’nin entelektüelleri ve “kanaat önderleri” yıllardır bunu tartışıyorlardı. Bu tartışmalarda galip taraf, “Cinlerin de melekler ve insan gibi Allah tarafından yaratılan varlıklar olduğu ve cinleri kontrol ederek “casusluk” yaptırılabilir, düşmana karşı askeri bir güç olarak kullanılabilir” görüşü olmuştur! Dahası bu görüşe göre, “Cin yoktur” diyenler “Günah işlerler ve Allah’a şirk koşmuş olurlar!”
Bu yüzden de Gökçek’in açıklaması, ABD’de oturan 80 yaşında bir “meczubun” Türkiye’deki amiralleri, generalleri darbe yapmaya nasıl ikna ettiği konusunda yapılan “en tutarlı” açıklamadır!
IŞİD’E KARŞI MÜCADELE NE OLMUŞSA BURADA DA O OLACAK!
AKP ve Hükümetleri nasıl ki, IŞİD’e karşı mücadeleyi, “İslam’la terör adı yan yana getirilemez”, “İŞİD gerçek İslam’ı savunmuyor” platformunda kalarak yürüttüler, bu da sadece IŞİD’in hareket ettiği zemini güçlendirmişse, şimdi de benzer bir durumla karşı karşıyayız.
Yani Hükümet ve muhtemelen de savcıları, “TSK’nin içinde sayılmayan ve asker üniforması giymiş teröristlerden” ibaret görülecek darbeci subaylar “FETÖ organizasyonu” çerçevesinde yargılayacaktır.
Oysa bu köşeden ve gazetemizde çeşitli biçimde dile getirildiği gibi; her şeyden önce darbeciler;
1- Dini bir cemaattir.
2- TSK’nin içinde TSK normlarıyla yetiştirilmişlerdir.
Bu yüzden de darbe girişiminin sorumlularının gerçek bir yargılama yapılması için her şeyden önce, dini çevrelerin asker içindeki köklerin bütünüyle kazınması, laisizmin gerçek anlamıyla ordu içinde hakim kılınması gerekir. Bu bütün Türkiye ve bölgedeki laisizm mücadelesiyle de bağlantılı olmak durumundadır. İkincisi ise, gerek dini cemaatlerin gerekse siyasi partiler ve hükümetlerin ordu içindeki tayin, terfi, gibi konulara müdahil olmamasıdır.
Ne var ki AKP Hükümeti, Cemaati teşhir edeceği bir ideolojik, siyasi platforma geçerek Cemaatin iki yüzlülüğünü teşhirle sınırlı bir çizgide durmakta; darbenin sınıfsal, tarihsel, TSK’nin normlarını bu tartışmanın dışında tutmayı esas almaktadır.
Bu yüzden de artık açığa çıkmıştır ki; Erdoğan-AKP yönetimi, askeri bütünüyle Cumhurbaşkanına bağlamanın ve mevcut yeniden yapılandırmanın tümüyle Cumhurbaşkanı ve AKP Hükümetinin inisiyatifiyle düzenleneceği anlaşılmaktadır. Yanı sıra Hükümet, askeri okulları kapatma ve imam hatiplerle harp okulları arasında geçişkenlik sağlamayı planlamaktadır. Başka bir söyleyişle askeri okulları “Altın nesil” yetiştirmek için kullanan “FETÖ”nün planlarını AKP bugün, “dindar nesiller yetirme” ve TSK’nin bu nesillere emanet edilmesi planına dönüştürmüştür. MİT’in de benzer biçimde Cumhurbaşkanına doğrudan bağlanarak “istihbarat zafiyetini” çözeceği iddia edilmektedir.
Bu iddialar ne kadar gerçeğe karşılık geliyorsa, Gökçek’in “FETÖ” örgütünün etkinliğini “cinlere bağlaması” da en az o kadar AKP’nin gerçeğine yakındır!
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15
- İktidar ‘İstanbul’u alma’, muhalefet yurttaşın ‘stratejik oy’ kullanması peşinde! 09 Mart 2024 05:15
- Partisini motive edemeyen Destici, sorununu ‘Ebu Bevval’ olmakla mı aşmaya çalışıyor? 17 Ocak 2024 04:11
- Tüm emek güçleri için ‘haydi mücadeleye’ dönemi! 14 Ocak 2024 04:55
- Erdoğan, Murat Kurum’u neden İBB’nin adayı yaptı? 10 Ocak 2024 05:00
- İş yerleri kaynıyor; mevsim kış ama havada ‘işçi baharı’ kokusu var! 07 Ocak 2024 04:58
- Lübnan ve İran’daki saldırılar İsrail-Filistin Savaşı’nda neye işaret ediyor? 05 Ocak 2024 04:57