Darbeyi savuşturan 'demokrasi' OHAL'le ödüllendirildi!
Fotoğraf: Envato
7 Haziran 2015 sonrasında olağanüstü keskinlikte bir sürecin içine itilmişti Türkiye. ‘Saray’ merkezli devlet ittifakının yönlendiriciliğinde, ’olağan’ seyrinde işleyen hemen hiçbir şey bırakılmamıştı. Bu olağanüstü gidişata başarısız bir darbe de eklenmiş oldu. ‘Devlet ittifakı’ dediğimizin sadece ülkenin gerçek muhalefet çevrelerine karşı bir ittifak olduğunu ama kendi içinde silahlı bürokrasi merkezli olmak üzere derin bir fay hattı barındırdığını da gösteren bir darbe girişimi...
Bütün boyutlarıyla ele almak mümkün değil elbette. ‘Nasıl gerçekleşti?’ sorusunun yanıtı olarak ortalığa saçılan verileri izlemek, bugünlerde çok kullanılan ifadeyle, ‘darbe mekaniği’nin nasıl işlediğinin ayrıntılarına yoğunlaşmak heyecan verici olabilir elbette. Ama bu, biçime odaklanıp özü ihmal etmeyi kışkırtan, ‘apolitik’ bir yaklaşımdır aslında. Neden ve sonuçlara işaret etmeyen darbe okumalarının adeta üzerimize boca edildiği bu dönemde böylesi ‘apolitik’ yönlendirme ve koşullamaların gerçekte hangi politikaların üzerini örttüğü, gizlediği açıkça ortada zaten.
Bu açıdan baktığımızda, öncelikle konuşulması gereken şey, başarısız bir darbe girişiminin başardıkları üzerine olmalıdır herhalde. Başarısız askeri darbe girişimi, 7 Haziran’dan bu yana başarıyla sürdürülen ‘siyasal darbe’ sürecine eklemlenmiş yeni bir boyuttur. Sonuçları itibariyle, onu daha da pekiştirmiştir. Başta da söylediğimiz şu son bir yıllık ‘olağanüstü’ hukuksuz yönetim, şimdi OHAL’le hukuki zemine taşınmış, ‘olağanlaştırılmıştır’! Kuşkusuz ki bu öteden beri dayatılmış bulunan ‘başkanlık’ kıskacının da ‘hukuku’ olmaktadır. OHAL, hukuksuz fiili başkanlığın hukukudur da.
Şimdi, söylendiği gibi ortada kurtarılmış bir demokrasi falan yoktur, mevcut anti demokratik düzeni kimin yöneteceğine dair bir ‘fiziki’ muharebenin kazananları ve kaybedenleri vardır. Kazananlar, korudukları iktidarın kapı, pencere menteşelerini şimdi daha bir sıkacaklar, bizleri kuşattıkları olağanüstülükleri daha da ‘olağanlaştıracaklar’! Meydanlara konumlandırdıkları yığınlara ‘demokrasi şenliği’ adını verdikleri ‘resmi’ gösterilerle OHAL’i alkışlatıp, kutsatmalarından belli değil mi zaten? Darbeyi savuşturan ‘demokrasi’ OHAL’le ödüllendirilmiş oldu ki, meydanlarında OHAL’in kutlandığı bir ülkedir artık Türkiye. Bundan daha ‘özgün’ bir demokrasi standartı darbe rejimleri dışında kime nasip olabilir ki?!
Evet, OHAL hukukuyla, ‘tek-bir’ siyasetiyle, idam ajitasyonuyla korumaya alınmış böyle bir ‘demokrasi’ darbe rejimlerine özgü olabilir ancak. Rivayet, darbeyi püskürten ‘demokrasi direnişi’ üzerine olsa da olup bitenin gerçek bir demokrasi davasıyla pek bir ilgisi görünmemektedir. Öyle olsaydı, daha bir kaç gün önce bombalanmış Meclis’ten verilen ‘darbeye karşı birlikteyiz’ mesajı en azından ‘nezaketen’ de olsa dikkate alınırdı mesela. Meclis’i devreden çıkaran OHAL’e başvurulmazdı. Ama mesele başka, dert başka! Kürtlerle savaştıkları için bu iktidar tarafından dokunulmazlıkla ödüllendirilen darbecilerin bombaladığı ama öncesinde ‘Saray’ merkezli siyasetçe de (kaldırılan vekil dokunulmazlığı üzerinden) zaten kenara itilmiş Meclis, şimdi hepten auta şutlanmış oldu. Neymiş demek ki? Darbe başarısız oldu ama (siyasal) darbe sürüyor!
Konuşulacak çok şey, çıkarılacak çok ders var. Ama giriş niyetine iki boyuta değinerek bitirelim:
Birincisi, Erdoğan iktidarından kurtulmak için bir askeri darbeye bile razı olma durumuna gelmişlerin payına, emir komuta zincirine eklemlen(e)memiş ve bazı yönleriyle palas pandıras bir başarısız darbe düştü. Ve tersine yol açtı. Asker ya da Cemaat merkezli bütün girişimlerin iktidarı güçlendirdiği artık anlaşılmış olsa gerektir. Bu türden beklentilerin boşa düşmüş olması hayırlıdır ve umarız ki bu yeni durumun siyasal ittifaklar düzleminde sonuçları olur.
İkincisi, söylediğimiz gibi, bugünün devrimci demokratik siyasal ruhu, 15 Temmuz’da ne oldu sorusunun yanıtında değil artık. O araya giren bir yabancılaştırma efekti gibiydi, girdi ve çıktı. Şimdi ne oluyor, yarın ne olacak sorusudur süreci anlamanın kilidi. Hem başarısız darbeyi ve hem de bugün OHAL’le cisimleşmiş işbaşındaki ‘darbe’yi anlamak için, bu sorudan başlamak gerek.
‘Darbeye hayır’ demek, lanetlemek, bugün için çok kolay nasılsa. Asıl zor olan ‘OHAL’e hayır’ diyebilmektir. Zaten bu zor olduğu içindir ki, “şükür ki sıkıyönetim olmadı, OHAL atlatılır nasılsa” denebiliyor. Ya da “bu OHAL başka OHAL, bize dokunmaz, fetö’ye karşı” şeklinde, mezarlıktan geçerken çalınan ıslık makamından iç geçirilebiliyor. Böylesi ‘kolaylaştırıcı’, liberalce ötelemelerin hepsi boştur!
Zor olanı yapmak gerektir, ki zor olan önemlidir!
- İstanbul seçimi, sazan sarmalı ve Zana’nın trajedisi! 29 Mart 2024 19:51
- Solun ayarını seçimler mi bozuyor, yoksa ayarlar bozuk mu zaten? 09 Temmuz 2023 04:40
- Sosyalistlerin muaf olma hali ya da kaybeden sadece "Burjuva muhalefeti" mi?! 25 Haziran 2023 01:55
- Yenilmek de direnerek olsun, teslim olarak değil! 21 Mayıs 2023 04:40
- 1 Mayıs notları ve 14 Mayıs imkânı 07 Mayıs 2023 02:19
- Tarihi seçimler ve solda sekterlik halleri 30 Nisan 2023 04:17
- ‘Ayşe Teyze’ler, Mahirler varken, seccade konsolidasyonu yeter mi? 09 Nisan 2023 04:56
- Ayhan Bilgen’in ‘yapıcı muhalifliği’ ve bir tür ‘itirafçılık’ hali! 02 Nisan 2023 04:48
- Şapkadan çıkan Erbakan ile ‘bize pusu kurdular’ diyen pusucu nereye koşuyor? 26 Mart 2023 04:40
- 20 Mart’a denk düşen ‘tesadüfler’ ve bir zorunluluk 22 Mart 2023 04:49
- Değişim enerjisi, kuyudaki Akşener ve ‘kazanacak aday’a ilişmek! 12 Mart 2023 10:16
- Yarattığı enkazın altında kalan Akşener’in tarih bile olamama hali! 05 Mart 2023 04:53