Dilimizde Enternasyonal, yürüyelim!
Fotoğraf: Envato
1 Mayıs için yollardayız bugün.
İnsanlığın en enternasyonal gününde...
Tarihin şekillendirdiği en enternasyonal sınıfın, işçi sınıfının, hayatımıza kattığı büyük dayanışma ve mücadele günündeyiz.
Sınıflı toplumlar tarihinin şaşmaz bir gerçeğidir; herhangi bir toplumsal kesimin toplumsal gücü, onun ‘kendisi için’ yapacağı siyasetle ilişkisi ölçüsündedir. Kendisi için siyasetten uzak olanın kendi toplumsal gücünün farkına varması, onu kullanması da pek mümkün olmaz.
Uzun analizlerin yeri ve zamanı değil; bugün Türkiye işçi sınıfının kuşatıldığı en büyük sorundur bu.
İşçi sınıfına musallat edilmiş işbirlikçi sendika bürokrasisi başta olmak üzere sistemin ve iktidarın bütün araçları bu sorunun dayanaklarıdır.
Sendika bürokratlarının, işçileri 1 Mayıs’tan özellikle köşe bucak kaçırmalarının nedeni de budur.
Çünkü birlik, mücadele ve dayanışma günüdür 1 Mayıs.
Siyaset günüdür!
Sonrasında iktidar merasında vekil olarak otlamaya başlamış bir sendika ağası şöyle itiraf etmişti bir 1 Mayıs öncesi:
“1 Mayıs’ın siyasi iktidardan hesap sorulacağı bir gün haline dönüştürme oyununa gelmeyeceğiz.”!
“İtirafçı sendikacılık” görev başındadır.
Dert budur ve hâlâ sürmektedir:
Sınıfı siyasetten uzak tutmak!
Sorun, işçi sınıfını ilgilendirmemektedir sadece.
Bugün bütün toplumsal muhalefet kesimlerinin en büyük eksikliği ve en yakıcı ihtiyacıdır, işçi sınıfının siyaset denkleminde bulunamıyor oluşu.
Öyle kısa bir yol değil yürüdüğümüz...
Yol hem uzun hem daha da uzayacak...
Uzadıkça da herkes sırtındaki yükü daha bir ağır hissetmekte...
Yük ağırlaştıkça başka omuzlara ihtiyaç daha da yakıcılaşmakta...
İşçi sınıfının siyaset yapması, siyasallaşması, Kürt sorunundan laiklik meselesine, bütün toplumsal sorunlara çözüm arayışında en büyük ihtiyaçtır.
İşçi sınıfı eninde sonunda bu ihtiyaca yanıt verecektir.
İktidarcı siyaseti de, onun kuyruğu işbirlikçi sendikacılığı da, siyasetsizliği de aşacaktır.
1 Mayıs, siyasal yürüyüşümüzün adıdır.
Dilimizde Enternasyonal...
Yürüyelim...
“Uyan artık uykudan uyan
Uyan esirler dünyası
Zulme karşı hıncımız volkan
Bu ölüm-dirim kavgası
Yıkalım bu köhne düzeni
Biz başka alem isteriz
Bizi hiçe sayanlar bilsin
Bundan sonra her şey biziz
Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık
Enternasyonal’le kurtulur insanlık...”
- Solun ayarını seçimler mi bozuyor, yoksa ayarlar bozuk mu zaten? 09 Temmuz 2023 04:40
- Sosyalistlerin muaf olma hali ya da kaybeden sadece "Burjuva muhalefeti" mi?! 25 Haziran 2023 01:55
- Yenilmek de direnerek olsun, teslim olarak değil! 21 Mayıs 2023 04:40
- 1 Mayıs notları ve 14 Mayıs imkânı 07 Mayıs 2023 02:19
- Tarihi seçimler ve solda sekterlik halleri 30 Nisan 2023 04:17
- ‘Ayşe Teyze’ler, Mahirler varken, seccade konsolidasyonu yeter mi? 09 Nisan 2023 04:56
- Ayhan Bilgen’in ‘yapıcı muhalifliği’ ve bir tür ‘itirafçılık’ hali! 02 Nisan 2023 04:48
- Şapkadan çıkan Erbakan ile ‘bize pusu kurdular’ diyen pusucu nereye koşuyor? 26 Mart 2023 04:40
- 20 Mart’a denk düşen ‘tesadüfler’ ve bir zorunluluk 22 Mart 2023 04:49
- Değişim enerjisi, kuyudaki Akşener ve ‘kazanacak aday’a ilişmek! 12 Mart 2023 10:16
- Yarattığı enkazın altında kalan Akşener’in tarih bile olamama hali! 05 Mart 2023 04:53
- Ferit Demir’e sallanan çekiç ve çekiçci! 26 Şubat 2023 04:40