İki Türkiye ve bir CHP klasiği
Fotoğraf: Envato
Ülkeyi canhıraş bir gayretle savaş iklimine sokan bir iktidar bu.
Varlığını ve geleceğini de açıkça bu ‘savaş hali’ne endekslemiş durumda.
Doymaz bir iştahla abanıyor; içerisi dışarısı demiyor, savaş arıyor, savaşa koşuyor, ‘savaş rejimi’yle yönetiyor.
“Terörle Mücadele” markasıyla pazarlıyor bu savaşkolik hallerini.
Cizre’de o bodrumlarda sıkıştırılmış en az 160 sivil ve yaralı insanı yakarak, parçalayarak enkaza gömerken de; Azez’i el Nusra ve Ahrar’uş Şam’cı cihadist canavarlardan temizlemeye koyulmuş YPG güçlerini top ateşine tutarken de “terörle mücadele” masalını anlatmaktadır dinleyenlere, seyredenlere:
Bütün bu belakeşlik, bu cinnet senin için ey sevgili yurdum insanı, güzel Türkiye’mizin güvenliği, biricik devletimizin bekası için!
İnanmadınız mı?
Erdoğanist AKP mihveri ikna edemedi mi sizi?
Baykal’a kulak verin o halde, 24 ayar ‘devlet adamı’ değil mi hem...
Hükümetin Suriye politikasını ve PYD’ye yönelik histerik teyakkuzu desteklerken şöyle buyuruyor: “AKP’ye karşı çıkmakla Türkiye’ye sahip çıkmak ayrı”!
Yersen mal, pardon, denklem bu!
Savaş ve savaş haliyle tahkim edilerek faşizme rota kırılmış ve bu sürece karşı çıkmak, Türkiye’ye sahip çıkmamak demekmiş!
Hangi Türkiye’ymiş, kimin Türkiye’siymiş ki bu; ancak savaşa sürüklenerek, kâh sağa sola afra tafra yaparak, kâh “bi el at da şu Suriye’ye gireyim be abi” diye ABD’ye yalvar yakar olarak sahip çıkılabiliyormuş!?
Cizre’nin, Sur’un bodrumlarından Suriye’ye, Azez’e uzanan top ateşleriyle sahip çıkılan bu Türkiye, açık ki barışın Türkiye’si değil.
İki Türkiye var şimdi; barışın ve savaşın diliyle konuşan iki Türkiye...
Biribiriyle mücadele halinde olan iki farklı gerçeklik...
Geleceğe dair sözü olan herkes seçimini yapmalıdır; ortası yok bu işin.
Baykal seçimini çoktan yapmıştır mesela. Kaldı ki onun seçim yapmasına bile gerek yoktur zaten; bulunduğu yerden, Erdoğanist Türkiye’nin içinden konuşmuştur sadece.
Peki CHP?
Baykal’ın açıklamalarıyla can sıkması, CHP’nin savaş ve barış konusunda net bir seçim yapmış olduğu anlamına gelir mi? Ya da, CHP’nin “savaş istemiyoruz” yollu açıklamalarının gerçekten sağlam temellere dayandığı, ikirciksiz olduğu söylenebilir mi?
Bugün Baykal’ı eleştiren bazı CHP’lilerin, daha üç beş gün önce Grup Başkanvekili’nin “PYD teröristtir, bir CHP’li bunun dışında bir tanımlama yapamaz” dediğinde de ses vermeleri gerekmez miydi peki?
2014’te tersini düşünen Kılıçdaroğlu’nun da (özellikle Cenevre sürecinden başlayarak) son bir ayda sıkça PYD’nin teröristliğine dair vurgu yapması, nasıl eklektik ve kırılgan bir çizgi karşısında olduğumuzu göstermiyor mu?
Hayatın ironisi bu olsa gerek; sen Saray siyasetinin Suriye savaşı için tedavüle soktuğu bu en son ve en güncel argümanın (“PYD teröristtir”) üzerine atlarsan, böyle keklenirsin işte! Şimdi “terörist değil mi, top da atarım, gider savaşırım da” denildiğinde apışıp kalır, “zamanında Salih Müslim’le niye görüştün” diye kem küm eder durursun.
Bakar mısınız; aylardır tanklar sokaklara inmiş, koca kentler yerle bir edilmiş, ‘Cizre konsepti’yle tam bir savaş rejimi oturtulmuşken, Kılıçdaroğlu’nun muhalefeti hâlâ ‘müzakereye’: “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni bir terör örgütüyle muhatap ettiniz, Hükümet terör örgütüne yardım yataklık yapmıştır...”
Buyur burdan yak!
Şimdi bu vasatlarınızla, yani “terörle mücadeleyi de Hükümetin PYD politikasını da destekliyoruz” dedikten sonra, “PKK’yle neden müzakere yaptınız, Salih Müslim’le neden görüştünüz?” aralığında gezinen muhteşem muhalefetinizle AKP’yi sıkıştırabileceğinizi mi zannediyorsunuz?
Bilmem nereleriyle güler geçerler böylesi vızıltı muhalefetinize...
Açıktır ki, CHP’nin bu ‘ne oyum ne buyum, hem oyum hem buyum’ bukalemunluğuyla, ne barış siyaseti yapılabilir ne de AKP’ye muhalefet. İktidarın savaş siyasetinin Batı’da etkin olmasının başlıca sorumlularından biri CHP’dir, CHP’nin bu ‘ortadan’ tutumudur...
(Salı günü buradan devam...)
- Solun ayarını seçimler mi bozuyor, yoksa ayarlar bozuk mu zaten? 09 Temmuz 2023 04:40
- Sosyalistlerin muaf olma hali ya da kaybeden sadece "Burjuva muhalefeti" mi?! 25 Haziran 2023 01:55
- Yenilmek de direnerek olsun, teslim olarak değil! 21 Mayıs 2023 04:40
- 1 Mayıs notları ve 14 Mayıs imkânı 07 Mayıs 2023 02:19
- Tarihi seçimler ve solda sekterlik halleri 30 Nisan 2023 04:17
- ‘Ayşe Teyze’ler, Mahirler varken, seccade konsolidasyonu yeter mi? 09 Nisan 2023 04:56
- Ayhan Bilgen’in ‘yapıcı muhalifliği’ ve bir tür ‘itirafçılık’ hali! 02 Nisan 2023 04:48
- Şapkadan çıkan Erbakan ile ‘bize pusu kurdular’ diyen pusucu nereye koşuyor? 26 Mart 2023 04:40
- 20 Mart’a denk düşen ‘tesadüfler’ ve bir zorunluluk 22 Mart 2023 04:49
- Değişim enerjisi, kuyudaki Akşener ve ‘kazanacak aday’a ilişmek! 12 Mart 2023 10:16
- Yarattığı enkazın altında kalan Akşener’in tarih bile olamama hali! 05 Mart 2023 04:53
- Ferit Demir’e sallanan çekiç ve çekiçci! 26 Şubat 2023 04:40