07 Şubat 2016 00:56

Başbakan olmak lazım

Başbakan olmak lazım

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Gözümüzün nuru kadınlarımıza” “müjdeler vererek”, kadınların  “doğum yapmalarını”  “vatani görev” olarak niteleyen ve “Doğum süresini o yüzden memuriyetten sayıp” bundan böyle “doğum nedeniyle ücretsiz izinde geçirilen sürelerin memuriyet kıdeminde değerlendirilmesini” öngören yasa tasarısı meclise sevk edilmiş.

Başbakan “müjdeleri” tırnak içinde alıntıladığım ifadeleri kullanarak verdi.

21. yüzyılın ilk çeyreğini yarılamışken “doğum yapmanın” “vatani görev sayılmasını” öngörerek bunun hukuk diliyle kaleme alınmış bir yasal düzenlemenin konusu yapıldığını aktarabilmek için gerçekten Başbakan olmak gerekiyor.

“Doğum yapma”yı (Çocuk doğurmak dense kadınları aşağılamış oluruz sanırım!) toplumsal yaşamı kurgularken kültürel olarak değişik biçimlerde yorumlayan felsefeci, toplum bilimci, hukukçu, din bilimci bilirim. Yeri geldi, yineleyeyim; birinin  çocuk doğurmayı “vatani görev” olarak tanımlayabilme cesareti gösterebilmesi için gerçekten “Başbakan” olması gerekiyor. 

Yasa tasarısını okumadığım için “gözümün nuru”  ilan edilen kadınlar’ımız’a şu konularda “müjdeler” veremiyorum: ‘Doğum yapmanın’ sadece evlilik içinde mi olması gerekiyor? Evlilik dışında başlayan ama evlilik içinde sona eren ‘doğum yapma olayı’ vatani görev sayılacak mı? Ya da ‘doğum yapma olayı’ evlilik içinde başlayıp evliliğin sona ermesinden sonra (Doğurtma yapan erkeğin ölümü, doğum yapan kadınla  doğurtma yapan erkeğin boşanmaları gibi) sonlansa vatani görev tamamlanmış olacak mı? Gözümüzün nuru kadınlarımızın bedenleri vatan toprağı  mı sayılacak? “Doğun yapma” olgusunu başlatacak eylemin, vatan toprağı sayılsın ya da sayılmasın kadın bedeninde mi gerçekleşmesi aranacak? Yoksa laboratuvar ortamı da gözümüzün nuru kadının bedeni ya da vatan toprağı sayılabilecek mi? “Doğum yapma” tanımlanırken, doğum yapan kadınla doğurtma yapan erkeğin vatandaşlıkları, yerleşim yerleri, doğum yapma olgusunun başladığı ya da sona erdiği yer etkili olacak mı? Doğum yapan kadının ya da doğurtma yapan erkeğin veya her ikisinin Türk tarihi ve kültürünün maddi ve manevi değerlerine bağlı olmaları aranacak mı? Doğum yapan kadının milli menfaatler ve kamu düzeni açısından sakıncalı olup olmadığı bakanlıkça araştırılacak mı? Vatani görev olarak doğum yaparken ölen kadın şehit sayılacak mı? Vatani görev sayılınca, ‘doğum yapmak’ zorunlu mu olacak; yani kürtaj (Sağlık nedenleri dışında) vatana ihanet olarak mı değerlendirilecek? 

Bu soruları uzatmak mümkün, fazla uzatmıyorum, dedim ya yasa tasarısını okumadım.
Neden okumadın diye sorarsanız, tam okuyacaktım ki, telefon çaldı bir gazetenin muhabiri Başbakanın açıkladığı “Kürt sorununa ilişkin on maddelik eylem planı” ile ilgili ne düşündüğümü sordu. Ben de Başbakanın vatani görev yasa tasarısını okumayı erteledim, on maddelik eylem planını okumayı yeğledim.
Okudum ve gördüm ki, on maddelik eylem planı Kürt sorununa ilişkin değil; sözü edilen plan terörle mücadele eylem planı. Zaten içinde ‘Kürt sözcüğü’ bir kere, o da “Suriye’den ilk  kaçanlar Kürtlerdi” cümlesinde geçen eylem planının Kürt sorununa ilişkin olması düşünülemezdi. İlla eylem planı ile Kürt sorunu arasında ilişki kurulmak istenirse şöyle söylenebilir: Bu on maddelik eylem planı, Sur gibi sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş yerlerde yaşayan halkı PKK teröründen, bu teröristleri yok ederek kurtarmak ve zarar görmüş ahali mensuplarını şefkatle kucaklayıp, ruhlarımızda sarmalayarak Orta Doğu’nun diğer kardeş halklarla birleştirici ruh hareketini başlatmanın kurgusudur.

PKK tatmin olur silahı bırakır teslim olur. Bu onun bileceği iştir. Kürtler bu eylem planını Kürt sorununun çözümü olarak görür, benimserler sorun kalmaz; buna da Kürtler karar verirler. Ben onlar adına bir şey söyleyemem.

Ben, eylem planının adını beğenmesem de içeriğini bizim Beyoğlu için sevdim. Bu eylem planı zaten yaşadığım Beyoğlu’da en azından son on yıldır uygulanıyor. Bu nedenle de, Beyoğlu’da Kürtler Kürt sorununu duyumsamıyorlar bile, denilebilir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...