20 Ocak 2016 00:51

Tayyip’in Türkiye kışlası

Tayyip’in Türkiye kışlası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

‘Barış için Akademisyenler bildirisi’ neden memleket meselesi haline geldi?
Saygın bi’müessesenin… Akademinin…Hatırı sayılır hocalar topluluğunun, hassas dönemde, memleketin “yumuşak karnına” dokunmasından mı?
Devlet teröründen bahisle… “Bu suça ortak olmayacağız” beyanından mı?
Sadece bu mu?
Evet, anladınız; o kanıda değilim…
Şöyle açayım: 
Sultanahmet Meydanı’nda patlatılan “Işid’li bomba”nın dumanı tüterken daha…
Büyükelçilere nutkunda Tayyip, katliama 44 saniye(*) ayırırken… 10 dakika boyunca “akademisyen müsveddeleri”ne saydırmasaydı… 
‘Barış için Akademisyenler bildirisi’ gündem belirleyecek kadar çok konuşulur muydu?

‘HALLETME’ PSİKOZU 
Peki R. Tayyip E. neden yaptı bunu?
Üniversitelerde cadı avına vardırılan… Hocalara linç harekatını neden başlattı?  
Psikolojik mülahazalarla izah edilebilir mi, hocalara reva gördüğü zorbalığı? 
Belki payı vardır, kimi dürtülerin… de… Cevabım, hayır!  
Dahası… Esas mesele bence hedefin ‘akademisyen’ olması da değil…
Dün başka birileriydi, bugün hocalar… Yarın yine bi’kesime nişan alınacak…
Çünkü “ağır çekim” Tayyiban darbesinin… 
Kurumsallaşma yolundaki “yeni” faşizmin bu tür hamlelere… 
“Hain”lerin halli harekâtlaarına ihtiyacı var…
“Bildiri” hadisesi, kasten tırmandırıldı… Akademisyenlere vururken, hocaların üstünden kitlelere seslenildi…
“Ders” verildi; bi’nevi ‘kitle eğitimi’…
Zira esas plan:     
“Yeni Türkiye” mottolu faşizmin hedefleri doğrultusunda, toplumun terbiye ve dizaynı…

HOCALARA SALLANAN PARMAK, HALKA DEDİ Kİ…
Bu minvalde…
Aslında kolay yönetilebilir kimi ‘çıkış’lar, bu yeni norm yaratma/dayatma doğrultusunda ‘kriz’ haline getiriliyor… Taammüden… Kanırtmak için…
İktidarın zihniyeti ve pratikleri ekseninde kitlelerin disipline edilmesinin vesilesi yapılıyor…
Bittabi son “kriz”in aktörlerinin akademisyenler olmasının ayrıyeten mühim sebeplerinden de bahsedilebilir…
Fakat bodoslama dalarak meseleyi yangına çevirmek…
Hocalara ağza alınmayacak laflar etmek…
Saldırıların kimi yandaşları bile rahatsız edecek ölçülere vardırılması… Öyle rastgele yapılan hot zotçulukla izah edilemez…
Hocalara… “Siz Akademisyen de olsanız ben ne dersem o” mesajı veriliyor… 
Topluma… “Koca hocalara bilem bağırıp çağıran… Hizaya sokan, bizim gibileri… Amanın!..” endişesi zerk ediliyor…
İtaat…biat sarmalında, korku ve çaresizlikten pısmış… Halkı, giderek teslim olmuş kütlelere dönüştürme operasyonu sürdürülüyor…

İTAATKAR FAŞİST GÜRUHLAR 
Hatların çizdiğim, süfli faşist kitle çizgisi çerçevesinde… 
Bile isteye… Tepki çekeceği bilinen hal ve hareketlerin dozu artırılıyor…
Hiç bi’rasyonaliteye sığdırılamayan…
Akılla izanla açıklanamayacak kimi işler, adeta inadına yaparcasına, dayatılıyor… Meydan okunuyor!
Ve dediğim gibi, kimilerinin sandığını aksine, son derece bilinçli yapılıyor bu…
Kesif korku atmosferi içinde biat ve itaat eden… 
Liderin/iktidarın hedeflerini toplumun hedefleriyle bir ve aynı sayan…
Tayin edilen istikamette hizalanmış… 
Akli değil hissi motivasyonlarla harekata geçen, disiplinli kitleler/topluluklar yaratmak… Arzulanıyor.
Akla ziyan icraatların dahi, göstere göstere yapılıyor/yaptırılıyor olmasının mantığı bu.
Barışçı akademisyenlere, “Bir imza attık hayatımız karardı” dedirtmeye dönük saldırıdaki izansızlığa, bi’de bu perspektiften bakmalı…
Nizamiye terbiyesiyle toplum kalıba dökülürken…
Türkiye koca bi’kışlaya çevrilirken, hocalarımıza da kırbaç şaklatılıyor…
Türkiye kışlasının nizamiye bekçileri… Cem Küçük ‘Medeni ölüm’ cezasına hükmediyor…
Mafyacı “Oluk oluk akıtılacak kanda duş” alma peşinde…
Bu arada… Sahi “Askeri vesayeti bitirdi AKP” derken, kastedilen bu değildi herhalde…
Zira… “Asker kışlaya sürüldü” muştulanırken… Türkiye kışlaya dönüştürülüyor…
Tank paletleri şehirlerde dönüyor…da…  

(*) http://bianet.org/bianet/siyaset/171027-patlama-44-saniye-akademisyen-musveddelerine-10-dakika-ayirdi  

NİZAMİYEDEN MANZARALAR

Okuduğuma inanamadım… Haberin videosunu izledim:
Manken-Yazar-Düşünür Tuğçe Kazaz, Beyaz TV’de…
‘Uyan Türkiyem’de, misafir düşünür…
Programın adından mı feyzaldı, orasını idrak edemedim… fakat… 
Tuğçe Hanım Türkiye’yi uyandırır… Uyandırmak ne; zıplatır zıplatır…
“Ölen şehit polislerimiz…. Nöbetteki Mehmetçiğimiz… için…. Ekran başındaki herkesi ve sizleri 1…” neyse ki 1… “dakikalık saygı duruşuna, ardından da İstiklal Marşı’nı okumaya davet ediyorum” der… (http://t24.com.tr/haber/tugce-kazaz-canli-yayinda-herkesi-istiklal-marsi-okumaya-davet-ediyorum-abdest-almaya-gerek-yok,324658)
Sunucu şaşkın, çekinerek, “Canlı yayındayız ama…”
“Abdest almamıza gerek yok, değil mi!” (ne demekse!?)… azarlamasıyla bastırır ev sahibini, Tuğçe Kazaz…
Sunucu Bey “Televizyon tarihinde bir ilk…” sözleriyle paye verirken programına… hep birlikte ayağa kalkarlar…
“Hep birlikte…” derken, ben maalesef sadece ikisini… Tuğçe Hanım ile programcı beyi gördüm…
İlk şoku atlatınca, doğrusu hayli meraklandım, ‘ötesi’ için…
Hani acep… Ekran başındakilerin yüzde kaçı manken-düşünür hanımın davetine icabet gösterdi?
Düşünsenize… Bi’kahve… Müdavim tam okeye dönüyor… Tepedeki ekranda, ‘Beyaz TV’… ‘Uyan Türkiyem’ yayında… Ve bi’anda taşlar yerde, gacır gucur sandalye ittirmesi… Millet apar topar ayakta… 
-    Koork-maa Söön-meez…
Bahsettiğim muhayyel kahve sahnesinin gerçekleşme ihtimali ne?
Tamam, kızmayın, çekiyorum soruyu…

SATIR ALTINDAN NOTLAR…

ALDIRMA 1128!(*)
1128 akademisyen,”Bu suça ortak olmayacağız” dedi, ‘barış’a imza koydu…
Oya Baydar, “Hiçbir suça ortak olmayacağız, diyebilmek” yazısıyla fark yaptı… (T24, 15 Ocak 2016)…
‘Saray’ın Şems’i, Ethem’in ‘serbestiyet.com’undan alkışı kaptı: 
“Oya Baydar’dan çifte standartlığa önemli bir eleştiri” (serbestiyet.com.tr, 15 Ocak 2016)
Bu “önemli bir eleştiri”siyle Oya Baydar, 1128 akademisyenin mühim eksikliğine şerh düştü…
“Neden PKK’ya laf etmediniz” nev’inden linççi güruhun “argümanlarına” hak verdiğini bildirmiş oldu…
Devletin işlediği “Bu suça…” değil sadece… 
“Hiçbir suça… diyebilmek” haa!...ayarı verdi… 
Barış İçin Akademisyen İnisiyatifi’ni ‘açığa’ düşürdü… Oya Hanım.
***
Evet…
“Faşizm, söyleme mecburiyetidir…”
“Mecburi söylem” istikametine marş marş…  devam ediyor… 
Başbakan barış isteyen akademisyenlere ültimatom vermiş:
“İmzalarınızı geri çekin. Terörle aranıza mesafe koyan açıklamalarınızı bekliyoruz.” (evrensel.net, 17 Ocak 2016)
Başbakan bu muhtıra verme cüretini biraz da Oya Baydarlardan almış olabilir mi?
(*) Devlet dersinde öldürülmüştür
(……)
Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
Aldırma 128!..
Ece Ayhan, Meçhul Öğrenci Anıtı

TARİHÇİNİN NOT DEFTERİNDEN TÜYOLAR
Yıllar sonra…
Yaşadığımız evreyi yazarken tarihçiler…
Kuracakları cümlelerden birine, muhtemelen şöyle başlayacak:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, 38 gündür sokağa çıkma yasağı devam eden Cizre’de, açılan ateşle yaralanan ancak ambulansın mahalleye girişine bile izin verilmediği için müdahale edilemeyen 16 yaşındaki çocuğun hastaneye kaldırılması yolunda tedbir kararı vermesi dahi insanları sevindirebilmişti…”
Ve ihtimal, şöyle devam edecek:
“Çünkü o günler, Kürdistan’da annelerin, çocuklarının cenazelerine kavuşmak için açlık grevine yattığı günlerdi… Cesetlerin günlerce ateş altında tutulan sokaklarda kaldığı, alınamadığı… Polis otolarına bağlanıp sürüklendiği… Haftalarca bekletilen cenazelerin gizlice polis tarafından gömüldüğü… Bunun için kanun dahi çıkarıldığı sıralarda ise medya…”
Tam bu sırada… Cümlesini tamamlamak için, Tarihçi…
Masasının üstüne yığdığı dönemin gazetelerinden… 
Hürriyet, Milliyet, Sabah, Yeni Şafak, Star… logolarının göründüğü tomardan, rastgele bi’kaç tanesini alır, tozunu silkeler... 
Ve savaş medyasının karartma ve manipülasyonlarından misallerle devam eder… 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...