27 Eylül 2015 00:57

Ya bu ‘milli vekil’ oyunu ‘milli davalık‘ olursa?!

Ya bu ‘milli vekil’ oyunu ‘milli davalık‘ olursa?!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’yi yönetenlerin dillerinden düşürmedikleri bir ‘teşhis’ klişesini ödünç alarak başlayalım:
“Ülkemiz üzerinde çok tehlikeli bir oyun oynanıyor!”

Her sıkışıldığında, kim olduklarını bir türlü öğrenemediğimiz “dış güçlerin” organize ettikleri o ezeli ve ebedi “oyun” başımıza kakılır ve “aman bu oyuna alet olmayın” diye “aklı selime”, yani “uysal vatandaş” parantezine davet ediliriz. Oyunun kendisi de budur aslında. “Oyun oynanıyor” diyenler oyun oynamaktadır! Bir tür “badireyi atlatma”ya dönük bu klasik oyun düzeneği, bugün ülkeyi büyük bir belaya sokmayı göze almış bir ‘strateji’ durumunda. Evet, çok tehlikeli bir oyun oynanmaktadır ve bu öyle ‘badire atlatma’ oyunu falan da değil, düpe düz ‘bela açma’ oyunu... Alenen ve cebren hem de!
Herşey çok açık; 7 Haziran sonuçlarının alt üst ettiği hesapların yeniden ‘realize’ edilmesi için ‘siyaset’ başka bir araçla, silahla tanzim edilmeye başlandı. ‘Başkanlık rejimi’ siyaseti, seçimlerle yani ‘parlamenter yoldan’ akamete uğrayınca, bir başka ‘yol’a girildi. Seçim sonuçları tanınmadı, halkın oyuna kelimenin gerçek anlamıyla ‘silah çekildi’! Çekilen silahın namlusu Kürde dönüktür ama bu savaşın kahredici gürültüsü içinde, herkes kuşatılmıştır. Seçimlere de bu kuşatma altında giriliyor işte.

Hep deniyor ya, siyaset seçimlerle sınanır diye, ‘Saray’ın stratejisi de 1 Kasım’da bu savaş ve rehin siyasetini sınamayı ön görüyor: “Bakın Kürde vuruyorum” diyerek ‘Batı’nın ‘rızasını’ almak ve HDP’yi oyun dışına itene kadar savaş siyasetine abanmak! Şu çok iyi biliniyor çünkü; ne yapılırsa yapılsın, HDP’nin Meclis aritmetiğinin dışına itilmediği koşullarda tek başına iktidar da, fiili başkanlık pozisyonunun meşrulaştırılması da mümkün olmayacaktır. O yüzden de “teröre karşı” imal edilmeye çalışılan bütün olumsuz duyarlılıklar HDP’ye yöneltilip, özellikle ‘Batı’dan tecrit edilmeye çalışılıyor. Nitekim Yenikapı mitinginde açıkça çağrı yapılıyor ki, HDP’siz bir Meclis herkesin ortaklaştığı bir “milli dava” olmalıdır!
Evet, Kürde silah çekilmesiyle başlatılan savaşla seçim siyaseti, HDP’nin baraj altında bırakılmasını, herkesin ‘durumdan vazife çıkaracağı’ bir ‘milli dava’ olarak sunmaktadır. “550 milli ve yerli vekil” esprisinin anlamı budur. Yoksa AKP’nin 550 milletvekili çıkaramayacağını bu çağrıyı yapan şahıs da bal gibi biliyor. Ama stratejisini tamamen HDP’nin baraj altında bırakılması üzerine kurduğu için, çağrısını AKP’ye oy istemekle sınırlandırmıyor. Sadece AKP’lilere değil ‘Türk milletine’ vazife biçiyor, herkesi cepheye çağırıyor! Tercümesi şu oluyor; AKP’ye oy vermeyebilirsiniz ama ‘milli’ ve ‘yerli’ kalmak istiyorsanız, “terörün destekçisi ve bayrak düşmanı” HDP’ye oy vermemek dışında bir yolunuz yok! Durum bu ve herkes bu durumdan vazife çıkarmalı deniyor. Türk bayrağına saygı duyanlar, başta CHP’liler, 7 Haziran’daki ‘emanet oy’ hatasına düşmemeli, ‘milli’ davranmalı ve HDP’yi baraj altında bırakmaya katkı sunmalıdır!
Evet, durum budur ve denildiği gibi, herkes bu durumdan vazife çıkarmalıdır! Kilit ortadadır; HDP’nin alacağı sonuç... Bir kez daha ortaya çıkıyor ki, yapılacaksa eğer, bu seçim Saray’ın iktidar stratejisi ile onu frenleyebilecek tek imkân durumundaki HDP arasında geçecektir. Ya biri, ya diğeri! HDP’nin olmadığı bir Meclis, AKP’nin tek başına iktidarını içeren bir Meclis’tir. Orada CHP ya da MHP’lilerin varlığı sadece teferruattır. Örneğin CHP’nin Meclis’teki varlığının anlam kazanması sadece HDP’nin varlığıyla mümkündür. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Yoksa CHP sözcüsü Haluk Koç gibi iki de bir, “ırkçı. Gezi düşmanı, AKP destekçisi...” diye HDP’ye saydırmak, Saray’ın koçluğunu yapmak dışında bir anlam ifade etmez. O güzergâhtan siyaset yapan koçların varacağı ilk adres ‘Saray mezbahanesi’dir!

Kılıçdaroğlu’nun, “HDP barajı aşma telaşında, denklemin dışında bir parti” sözleri de öyle değil mi? HDP barajı aşamazsa, siyaset denkleminin dışında kalacak ilk partinin CHP olacağı açık değil mi?
Kürtler mi? Onlar, öyle ya da böyle siyasetin tam göbeğindeler ve onları ordan koparacak savaş ya da seçim dahil hiçbir yol, yöntem, denklem mümkün görünmüyor. Bu ‘milli dava’ oyununun hiç hesaba katmadığı da bu olmuyor mu zaten? HDP’siz bir Meclis’in başka türden ‘milli’ sonuçlara yol açacağı, Kürtler nezdinde ‘mili davalık’ olacağı ya görülmüyor ya da gözü karalıktan dolayı görmezden geliniyor.
Hesap kitap yapmak, sadece muktedirlere has bir yetenek ya da ayrıcalık olmasa gerek!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...