12 Temmuz 2015 00:59

AKP’ye ‘organik aydın’ olunursa…

AKP’ye ‘organik aydın’ olunursa…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Epeyce aşinayız; gerçeği çarpıtarak algılatmak bu memlekette vazgeçilmez bir yönetme tarzı ola geldi. ‘Algı operasyonu’ da deniyor buna. Gelip geçen bütün iktidarlarda gördük ama hakkını verelim ki, Erdoğanist-AKP düzeyinde iş edinen olmadı herhalde. 7/24 mesaisini gerçeği ters yüz ederek yutturma ‘yaratıcılığına’ ayıran ‘havuzcu’ zevat ve matbuatı ile kamuoyu oluşturma ve ‘rıza’ üretme işini ifrâda vardırdılar. O kadar sıradanlaştırıp pespayeleştirdiler ki, ‘inandırıcılık’ ibresi sıfıra vurmuş durumda artık! AKP’nin ve Erdoğan’ın ‘kadrolu’ ya da ‘organik’ aydınının, o harami havuzdan ziftlenmenin karşılığını ne ölçüde verdiği tartışmaya açıktır desek, yeridir yani. 

Tabi sorun yalancı ve yalaka kadrosunun yaratıcılık yitiminde aranmamalı sadece. Bir sistem bu ve iknâ etme yeteneği kalmayınca, ‘aydın’ ve yazarlarına da düpedüz bir yalan zincirinin halkaları olmak düşüyor. Bataklıktaki çaresizliktir; göz göre göre, bile bile ve inanılmayacağı da biline biline yalan söylenir. Gerçek çarpıtılır, manipülatif algılar hâkikâtin yerine dolaşıma sokulur. Dibine kadar algı operasyonu yapılır, üzerinde tepinilirken, iktidara karşı algı operasyonları yapıldığından da şikâyet edilir, imâl bir mağduriyet çabası da elden bırakılmaz...

***

Malûm, 25 Haziran’ın sahur vaktinde IŞİD çetelerinin alçakça bir saldırısı oldu Kobanê’ye. Kadın çocuk demeden 300’e yakın insan katledildi, yüzlercesi yaralandı. Neden yapıldığı açıktı: Türkiye-IŞİD ilişkisinin en ‘efektif’ koridoru durumundaki Tel Ebyad YPG’ye kaybedilmiş, Kobanê ile Cizire kantonları birleşmişti. İntikam hırsıyla birlikte Kobanê’nin güvende olmadığını göstermek gerekiyordu. Ama asıl önemlisi; Kürt güçlerinin Cerablus ve Rakka’ya yönelmelerini önlemekti. Cerablus ve yanındaki Rai kapıları kaybedilirse Türkiye tarafındaki lojistik hatlarını tamamen kaybetmiş olacaktı. Kobanê katliamıyla, YPG, saldırı pozisyonundan tekrar savunma pozisyonuna geçmeye zorlanacaktı. Bir mantığı vardı yani. Şimdi bu ‘stratejik aklın’, Tel Ebyad düştükten sonra atılan “Bu savaş çok büyüyecek” manşetleri eşliğinde, RTE’nin “bedeli ne olursa olsun…” vurgulu birleşik bir Rojava’ya geçit vermeyeceklerine dair açıklamalarıyla aynı hizada olmadığı düşünülebilir mi? Afrin ile Kobanê’yi birleştiren bir ‘Kürt kuşağı’ olasılığıydı sinirleri hoplatan ve sonrası biliniyor; Cerablus sınırına yığınak, teyakuz hali, ABD’yle yoğunlaşan diplomatik trafik… Uykuları kaçıran ‘Kürt kuşağı’nı engellemeyi ‘IŞİD’e karşı mücadele’ ambalajına sarıp, özellikle ABD ve Batı nezdinde meşrulaştırmanın etütleri yapılmaktadır bugün. Şimdi soralım; IŞİD’in Kobanê katliamıyla üst üste düşen bir amaçsal ortaklık yok mudur burada? 
***
Hiç kuşkusuz ki vardır ama algı memurları tam da böylesi gerçekleri karartmak için havuzcudurlar ya zaten! 

Türkiye’nin ne ilgisi olabilirmiş IŞİD’in saldırısıyla?.. Asıl mağdur da Türkiye hükümetiymiş aslında; IŞİD’in Kobanê saldırısı üzerinden Türkiye “yine haksız bir algı operasyonuna hedef oluyormuş” meğer!.. 
O. Miroğlu’ya göre, hepsi yeniden sahneye konan bir ‘kullanışlı oyun’muş mesela; DAİŞ’i kullanarak, Kürtler’in kanını döküyorlar, sonra da alçakça yalanlarla hesabını Türkiye’ye soruyorlarmış! Kimmiş diye sormayın, anlayın işte, ‘üst akıl’dan başka kim olacak!.. 

O. Miroğlu der de O. Çalışlar geri mi kalır! Haftalardır, “Türkiye IŞİD’e destek veriyor” söylemiyle bir “kampanya” yapıldığını yazıyor. Oysa “Algı ile gerçek arasında, ciddi bir fark” varmış ve Hükümet de algılandığının tersine, PYD’yle değil de IŞİD’le  mücadeleye hazırlanıyormuş! 

İnsan ‘organik’ kadrosundan olup biraz da kafası basınca kendi inandırıcılığından ister istemez şüphe eder ya, O.Ç. de akıllı, Ruşen Çakır’ı tanık gösteriyor kendisine. Çakır’ın “üst düzey bir hükümet yetkilisi”nden aldığı izlenimlere dayanıyor ve bizi rahatlatıyor: Ey ahali, duyduk duymadık demeyin, AKP için PYD değil, IŞİD hedeftir, nokta!
***
‘Organik’ AKP’liler için, öyle Çakır’ı da ikna ettiği belli “üst düzey bir hükümet yetkilisi”nin açıklaması bile gerekmez elbette. Onlar doğuştan değilse de havuzdan ikna zaten! Ama bizim ikna olmamız zor yine de; aziz mübarek ayda da olsak, şeytan dürtüyor ve insan soramadan edemiyor: 

IŞİD’in hedef alınması için Tel Ebyad’ın düşmesi ve Cerablus’tan Afrin’e bir “Kürt kuşağı”nın, yani Rojava’nın baştan başa birleşmesi olasılığının doğması mı gerekiyordu acaba?! 

Yanıtını hiç beklemeyelim, Erdoğanist AKP’ye dair anlatılan masallara karnımız doydu çünkü artık. Algısı da gerçeği de ortada işte. Hiç şüphemiz yok. Oral Çalışlar’ın da ‘organik’ türünden olduğu algısından şüphe duymadığımız gibi. 

Algı ile gerçek bu kadar mı örtüşür yani? 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...