16 Mayıs 2015 01:00

Değiştirmezsek değişmeyecekler

Değiştirmezsek değişmeyecekler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İlk iş yasamız, 3008 sayılı Yasa’ydı. 1936 yılında yürürlüğe girdi.
Tek parti dönemiydi ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) iktidardı. CHP Genel Sekreteri Recep Peker, İş Yasası’nın, “işçilerin sınıf cereyanlarına kapılmasının engellenmesi için” çıkarıldığını açıkladı. Cemiyetler Kanunu ile sendikalaşma ve grev hakları yasaklandı.
İlk sendikalar yasamız 1947 tarihli 5018 sayılı Yasa’ydı. İktidarda yine CHP vardı. Sadi Irmak Çalışma Bakanıydı. Bakan Irmak, “Sendikalar yasası, işçilerin sınıf bilincine ulaşıp, sınıf bilinciyle davranmalarının önüne geçmek için gereklidir” dedi.
Sadi Irmak’a göre Sendikalar Yasası “Sendikalara istikamet verecek, işçileri sınıf cereyanlarından koruyacak”tı.
1950 yılında Çalışma Bakanlığı Müsteşarı Fuat Erciyes’ti. 1950 seçimleri öncesi “grev isteyen işçinin Türklüğünden şüphe ederim” sözüyle tarihe geçti.
1956 yılında Demokrat Parti iktidardı. Çalışma Bakanlığı koltuğunda Mümtaz Tarhan vardı. Tarhan, işçilere grev hakkının verilmesinin “Bebek halindeki sanayii öldüreceğini” ileri sürdü. Grev yasağı devam etti.
1963 yılında Mecliste 1961 Anayasası’nın güvence altına aldığı grev hakkını düzenleyen yasa taslağı tartışılıyordu. Bu tartışmada CHP Milletvekili ve Hükümet Komisyonu sözcüsü Coşkun Kırca’ya göre, “Gelişi güzel teşekkül etmiş birtakım işçi grupları” vardı. Bu gruplara grev hakkı verilmesinin “Türkiye’de anarşik grevler silsilesi yaratacağından ciddi şekilde endişe edilmeli, grev hakkı bu endişeye göre düzenlenmeli”ydi.
1970 yılında Adalet Partisi (AP) tek başına iktidardı. Çalışma Bakanı Seyfi Öztürk’tü. Mecliste, iş kolu barajı getirilerek DİSK’i devre dışı bırakmaya dönük yasa tasarısı tartışılıyordu. Seyfi Öztürk’e göre, “Grev hakkı sorumlu ve ölçülü kullanılmalı”ydı. Grevi kendi bağımsız iradesiyle kullanan sendikalar “Sorumsuz ve ölçüsüz hareketleri hak alma ve hak arama hürriyeti” sanmaktaydı. “Onların bu davranışları hukuki sınırlar içerisine alınmalı”ydı. Arkasından DİSK’in sendikal yaşamdan tasfiye edilmesi sonucunu doğuracak yasa çıkarıldı.
12 Mart 1971. Askeri darbe döneminin Genel Kurmay Başkanı Org. Memduh Tağmaç’tı. 15-16 Haziran 1970’te DİSK’in tasfiye edilmesine karşı gerçekleştirilen işçi direnişini işaret ederek, “Sosyal uyanış, ekonomik gelişmeyi aştı” dedi. 12 Mart darbesi sonrasında 1961 Anayasası değiştirildi. Temel hakların sınırlandırılmasının alanı genişletildi. Memurların grev hakkı yasaklandı.
1983. 12 Eylül darbesinden sonra sendikal harekete yeniden “istikamet” verildi.
Türk İş Genel Sekreteri Sadık Şide, darbe hükümetinde Sosyal Güvenlik Bakanı oldu. İktidara destek olacak, “önü açılması gereken” sendikacıları “Memleketimizin çok sıkıntılı zamanlarında topluluğu dizginleyenler” olarak tanımladı.
1947’deki “İşçilerin sınıf bilincine ulaşmalarını engelleme” aşamasından “İşçileri dizginleyen” sendikalara yol verme aşamasına geçilmiş oldu.
2012’de, AK Parti on yıldır tek başına iktidardaydı.  
AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk ve arkadaşları bir yasa teklifi vererek havacılık sektörünün grev yasağı kapsamına alınmasını önerdi.
AK Parti, Meclis çoğunluğuyla bu iş kolunda grevi “Milli ekonomi, milli şirketler ve vatandaşlar üzerinde olumsuz etkide bulunduğu” gerekçesiyle yasak kapsamına aldı.
AK Parti iktidar olduğu 13 yılda, hava, maden, cam, lastik, metal iş kollarında etkili olabilecek grevleri aynı gerekçeyle erteleme adı altında yasakladı.
2014 yılı 13 Mayısı’nda bakanların örnek maden işletmesi olarak gösterdiği Soma AŞ’ye ait maden ocağında 301 işçi iş cinayetine kurban gitti.
Aynı yıl Ermenek’te 18 işçi iş cinayetine kurban gitti.
2015’teyiz. Soma’da 301 işçinin ölümünün üzerinden bir yıl geçti.
Bu bir yılın sadece son üç ayında 351 işçi iş kazası adı altında iş cinayetinde hayatını kaybetti.
Sadece 2014’te her üç ayda bir Soma yaşandı.
Soma’da ölümden dönen işçiler aradan geçen bir yılda çalışma koşullarında hiçbir değişiklik olmadığını söylüyor.
Soma İmbat Madencilik’te çalışan “ayak ustası”,“Ya yeni Ermenek ya da yeni Soma yaşamayı bekliyoruz. Her an ikisi de olabilir” diyor.
Soma’nın birinci yılında 301 işçinin iş cinayetlerine kurban gittiği madende örgütlü Türkiye Maden İşçileri Sendikası, ölen işçiler için mevlit okutuyor; hükümet bakan ve bürokratlarını sorumluluktan kurtarmanın çaresine bakıyor.
Değişmeyecekler. Biz değiştirmezsek hiçbir şey değişmeyecek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa