19 Mart 2015 01:00

Kozmik oda

Kozmik oda

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta Genelkurmay eski başkanı ile yeni başkanı arasında Kozmik Oda ve devlet sırrı konularında bir polemik yaşandı. Fakat, basın bu konuyu sınırlı görüp, kısa sürede de kapattı.

Taraflar ne demişti? Kısaca hatırlayalım. Mealen, Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ, kendi döneminde Kozmik Oda’dan belge istediklerini fakat vermediklerini, sadece hakim kararı ile arama yapan savcının bazı belgeleri okuduğunu, Kozmik Oda’daki belge ve bilgilerin devlet sırrı olduğunu ve karşı tarafın bu belgeleri istemedeki amacının, Ordu’yu faili meçhul cinayetlerle ilişkilendirmek istemesi olduğunu söyledi. Mevcut Genelkurmay Başkanı ise, yine mealen, kendilerinin de bilgi ve belge vermediğini, ama mahkeme kararı ile istendiği için Kozmik Oda’daki bilgisayarlardaki bilgilerin bir kopyasının Mahkeme tarafından alındığını, daha sonra da Seferberlik Tetkik Kurulunun dağıtıldığını, bu örgütün bilmem kaç ildeki örgütlerinin lağvedilerek sadece dört il için benzer bir örgütlenmeye gidildiğini söyledi.

Basın bu tartışmada geçen “devlet sırrı” ve “Devlet sırrı kimin eline geçti?” başlıklarını ele alarak bunun üzerinde biraz tartıştı ve AKP Hükümetinin “devlet sırrı”nı deşifre ettiğini ve muhtemelen bu “sır”rın şimdi “Paralel Devlet” adı verilen grubun elinde olduğunu ima ederek, “AKP’nin vatan ve devlet severliğini” sorguladı. Yani, ulusalcı bir yaklaşım sergiledi. AKP cephesinden ve yandaş basından ise ciddi bir ses çıkmadı.

Asıl sorgulanması ve tartışılması gereken ise “faili meçhul cinayetler” konusuydu. İlker Başbuğ doğru söylüyordu. Kozmik Oda’daki “sırlar”ın faili meçhul cinayetlerle ilgisi vardı.

Yıllardır Seferberlik Tetkik Kurulunun Özel harp Dairesi, Kontrgerilla olduğu yazılıp, söylendi. NATO’ya bağlı olduğu, hatta bir dönem burada çalışan personelin ücretlerinin ABD tarafından ödendiği anlatıldı. Bu kurumun personelinin, MHP ideolojik çizgisine yakın asker, hakim, savcı, polis, vb.lerinden oluştuğu, Ecevit’in bir gün yanındaki general ile konuşurken, bu örgütün üyelerinin MHP üye ve yöneticisi olabileceğini söylediğinde, yanındaki generalin evet, mesela şu ilçedeki sorumlusu aynı zamanda MHP ilçe başkanıdır dediği bizzat Ecevit’in ağzından açıklandı.

Yine, bu kurulun personelinin 1 Mayıs, 16 Mart, Maraş, Sivas, Çorum, Malatya Katliamlarında görev aldığı ve bu katliamlara katılan MHP’lileri yönettikleri iddia edildi.

O zaman, Kozmik Oda’dan imaj alanlar ve bu imajı kopyalayanlar Seferberlik tetkik kurulu ile ilgili iddiaların cevabını da vermelidir. İlker Başbuğ’un söylediği gibi bu Kurulun faili meçhul cinayetlerle ilgisini açıklamalıdır. Örneğin, 16 Mart Katliamında Abdullah Çatlı’ya bomba veren Yüzbaşı Mehmet Ali Çeviker (Çeliker, Çelikel ) bu Kurulun personeli (üyesi) midir? Seferberlik Tetkik Kurulunun sağa sola zulaladığı silah, bomba vb. nin ne kadarı kullanılmış ya da yok olmuş, ne kadarı Kurul lağvedilirken geri iade edilmiştir? Kaybolan, kullanılan bomba ve silahlar ile bazı cinayetlerde ele geçen silahlar arasında aynılık olmuş mudur? Abdullah Çatlı bu Kurul’un personeli midir? Kırmızı, mavi, beyaz kuvvetlerden söz edilmektedir, HrantDink’in katilinin beyaz bere takması ve bu berenin kendisini tanıtabileceği halde ısrarla çıkarmamasının bu örgüt ile bir ilgisinin olup olmadığı vb. açıklanmalıdır.

AKP, Seferberlik Tetkik Kurulu belgelerini niçin bu iddialar açısından inceleyip gereğini yapmamaktadır? AKP Hükümetinin yıllarca faili meçhul cinayetlerin sorumlularını bulacağını ve yargılayacağını söylemesinden sonra birden suskunluğa bürünmesinin nedeni nedir? Neden, açılmış birkaç faili meçhul cinayet davası beraatle sonuçlandırılmış, soruşturmalar örtbas edilmiştir? AKP iddia edildiği gibi bazı dosyaları uzlaşma ve şantaj için elinde mi tutmaktadır?

Soru çok. Fakat, basının bu soruları araştırmaya, AKP’nin ise yanıtlamaya niyeti yok.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...