08 Mart 2015 00:00

BHH ve hadi seçim yokmuş gibi yapalım!

BHH ve hadi seçim yokmuş gibi yapalım!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Haziran hareketi (BHH) seçim tavrını açıkladı. ‘Pek bir şey anlamadık doğrusu’ dediyse de birçok insan, satır aralarıyla konuşan ve ‘tavırsızlığın retoriği’ denilebilecek metnin ruhu çok açık aslında. ‘Anlayın bizi, sıkıntılıyız’ diyor arkadaşlar: ‘Seçim olmayaydı iyidi ama n’apalım, seçim yokmuş gibi konuşacağız biz de’!
‘AKP’yi ve Başkanlık hayallerini seçimde değil, sokakta yeneceğiz; gelin Haziran meclislerine’ mealindeki tadından yenmez çağrı da laf bırakmamış doğrusu. Tamam kardeşler, meclisleriniz kaçmıyor ya, geleceğiz elbette ama önce şu seçimlere dair bi’şey önerseydiniz desek, ‘sokak önemli, parlamentarizm yapma’ der çıkarlar herhalde. “E sokağı bi dinleseniz, seçimleri önemsersiniz” desek, “bizim sokaklar başka” der sustururlar… Peki, AKP’yi ve Başkanlık hayallerini durdurmanın HDP’nin barajı aşmasıyla ilintisini herkes konuşuyor ya artık; “Cüneyt Arcayürek’in bile konuştuğunu siz neden pas geçersiniz ki” diye sorsak, “teferruata takılmayalım” derler muhtemelen…
Çünkü mesele başka ve bu ‘tavırsızlık’ bir tavır aslında. Kime karşı? Soru budur ve bu sorunun yanıtı açıklamayla yansıyan bazı sonuçların içinde sırıtıyor zaten.
Öncelikle, BHH bu açıklamasıyla seçimlere dair bir ‘hareket’ olmadığını ilan etmiştir. Genel geçer birkaç muhalif ilke ile çizilen çerçeve, ‘hareket’ten çok daha gevşek, belirsiz, kararsız bir duruşu tarif ediyor. Ruhunu veya gerçek mealini bir tarafa bırakırsak, ‘biz herkesi bağlayan bir karar alamıyoruz’ denilmiş oluyor. Böyle olunca da Haziran’ı seçime kadar ‘hareket’ olmaktan düşmüş bir ‘küme’ olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. BHH şöyle yapsın diyemeyiz artık; sözkonusu seçimse, BHH’nin B’si düşmüştür. ‘Birleşik’ olunamamıştır çünkü. Tek tek bileşen ya da arkadaşlara sesleneceğiz artık, onları dinleyeceğiz ve elbette HDP’yi desteklemeye çağıracağız. Herkes gibi, arkadaşların her biri şunu sormalıdır: Önümde üç yol var; ya sandığa gitmeyip tamamen apolitik kalacağım ve AKP’ye yarayacağım; ya CHP’ye oy verip sıradan bir eklenti olacağım; ya da HDP’yi destekleyip bir tek oyla ‘barajı aşıp Tayyiban gidişatı frenlemek, durdurmak’ gibi bir demokratik hamlenin bileşeni olacağım!
Evet, BHH içinde siyasal özgülağırlığı büyük bu değerli alternatifin içinde olacak, HDP’yi destekleyecek birçoklarının olduğu, olacağı kesindir. Bir temenni de değil, eğilimlerini ifade edenler var. Bu çok önemlidir kuşkusuz. Ama sorun, Türkiye solunun bir bölümünün ikircikliğidir, kronikleşmiş bagajlarını koruma ısrarıdır. Siyasal iktidarı dizginleyeceği açık olan asgari demokratik bir birlikteliğe bile mesafeli davranarak kendileri açısından da önemli bir fırsatı heba etmeleridir. Kürt hareketine dair kuşkular, temel hedefleri durumundaki Tayyiban AKP’nin durdurulması aciliyeti karşısında bile tümüyle elden bırakılamıyor! Hazindir ama gerçektir. İtinayla tenzih edeceğimiz bazı arkadaşlar dışında, Haziran’a bu son karar(sızlığ)ı baskın kılan da işte bu Kürt hareketine dair içselleştirilmiş reflekstir!
Bir ‘Hareket’ düşünün ki, seçimleri hareketin gelişimine yönelik bir fırsat ve olanaklar süreci olarak değerlendiremiyor olsun. Tersine, adeta ‘nerden çıktı şu seçimler, keşke olmasaydı’ türünden bir iç sıkıntıya saplanıp, ‘nasıl edelim de bütünlüğümüzü koruyarak atlatalım şu belayı?’ parantezine sıkışıversin! Abartmıyoruz, bu dediğimiz ruh hali bizim kurgumuz değil. Her zaman açık sözlü olmuş sevgili Alper Taş da bir röportajında itiraf etmişti: “Bazen keşke seçimlerden sonra ilan etseydik BHH’yi, daha mı iyi olurdu diye düşünmüyor değilim” !
Bu stresin, bu sıkıntının nedeni açıktır; Kürt hareketi bağlamlı siyasal süreçler BHH’nin en zayıf halkasıdır. Seçimler de Kürt hareketiyle yan yana gelmeyelim, aynı fotoğrafa girmeyelim kaygısına konu edilmiştir. Maalesef halen böyledir. Anlamayı kolaylaştırmak için simgesel bir özetleme yaparsak; Merdan Yanardağ-Kemal Okuyan sentezi BHH’yi belirleyici olmuştur. Durum budur!
“Başta HDP ve CHP olmak üzere” diye başlayıp “kimseye yar olmayacağız” mealinden sözler, işin diplomasisidir. Bazı bileşen ya da unsurları dışarıda tutulursa, BHH nezdinde (oy vermek anlamında) ‘CHP’cilik’ içsel, ‘HDP’cilik’ ise ‘dışsal’dır. Esas yakın olunan CHP’dir. Nitekim geçmiş seçimlerde de aşina olunan bir olgudur CHP’ye oy vermek. Kaldı ki daha en başından, kuruluşu bile CHP’lilere açık HDP’lilere kapalı oldu BHH’nin. Bir de birçok BHH’linin şimdiden CHP’den aday adayı olduğu gerçeği de ortada zaten.
İşte bu ‘içsellik’ durumu göz önünde bulundurulduğunda;
Açıklanan karar(sızlık); BHH’ye yön veren ‘sentez’ açısından, daha yakın bir eğilim durumundaki CHP’yi desteklemeyi, ‘AKP’yi HDP’yle durdurmak’ şeklindeki ‘dışsal’ baskı karşısında korumaya almaktır aslında.
Ne ölçüde başarılacaktır? Göreceğiz ve daha çok konuşacağız…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...