13 Ocak 2015 01:00

Neoliberal olimpiyata karşı meşale Boston'da

Neoliberal olimpiyata karşı meşale Boston'da

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ve ABD Olimpiyat Komitesi kararını verdi. Kritik 2024 Yaz Olimpiyatları için ABD’nin adayı Boston oldu.  Birleşik Devletler, son Olimpiyat denemesinde Atlanta(1996) ile kötü anılar biriktirmiş, Chicago ve New York’un başarısız girişimleri de yaraya tuz basmıştı.

11 Eylül ve Afganistan&Irak işgalleri sonrasına denk gelen bu başarısız adaylık dönemleri, ABD Olimpiyat Komitesi(USOC)  ile Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC)’nin arasının ne kadar limoni olduğunu ortaya koymuştu. Ancak derenin altından bir miktar su aktı. Yeni IOC Başkanı Thomas Bach’ın koltuğunun asıl sahibi Kuveytli Şeyh Ahmed el Sabah, 2024 için ABD’nin şansının yüksek olduğunu ifade ettiğinden beri USOC işe daha ciddi yaklaşıyor.

Yine de güçlü bir aday kent çıkarmakta zorlandıkları söylenebilir. 1932 ve 1984’teki ev sahiplikleriyle Olimpiyat tarihinde hayati dönemeçleri başarıyla geçen Los Angeles bu kez tercih edilmedi. San Francisco ve Washington D.C’de ise yerel ana akım medya, “Şimdi Boston düşünsün” havasında.

IOC, ABD’nin 2024 ev sahipliği için sıcak görüşlere sahip olabilir ama ABD’deki genel havanın böyle olduğunu söylemek güç. Bu, Boston için de geçerli. Boston halihazırda “No Boston Olympics” hareketiyle dünya genelinde yükselen bir trend olan “Mega Spor Organizasyonu Karşıtı Kent Hakkı Aktivizmi”nin yeni meşale taşıyıcısı olacağını göstermişti. Ve USOC’un seçimi de en azından ilk etapta(2024’ün ev sahibi 2017 Eylülünde belirlenecek) hareketli bir 2 yılın bizi beklediğini gösteriyor.

Mega spor organizasyonlarına dair şikayetlerin dünya çapında ardı arkasının kesilmediği bir dönemde oluşumuz da bu hareketliliği besliyor. Dünya medyasında neredeyse tüm eski ev sahibi kentlerden her hafta bir habere rastlamak mümkün. Independent’ta Ewan McKenna 6 Ocak’ta Brezilya’daki “beyaz fil” stadyumların şu anki durumunu aktardığı önemli bir derleme haber yayımladı.  “Manaus’un hâlâ şebeke suyu yok ama gösterişli ve boş bir stadyumu var” cümlesiyle sona eren bu haberi mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Keza 2020 Yaz Olimpiyatları’nın ev sahibi Tokyo’nun şimdiden 1.1 milyar dolardan 2.5 milyar dolara yükselen Zaha Hadid yapımı yeni stadyumu da bu haftanın gündemlerindendi. Tokyolu ödüllü Mimar Fumihiko Maki’nin “Neden bir beyaz file ihtiyacımız var? Tokyo, bir hayvanat bahçesi değil”-Tamam, mizah işine girmeseydi daha iyiydi- sorusu New York Times’ın ilgili haberinin giriş cümlesiydi.

ABD’nin IOC destekli 2024 adaylığıyla mega spor organizasyonlarının artık büyük tepki çeken bu müsrif imajından sıyrılması bekleniyordu. Ancak “altyapısının gelişkinliği” gerekçesiyle öne çıkarılan Boston’un iş o pek debdebeli “Olimpiyat standartları”na gelince pek de “gelişkin” olmadığını görüyoruz. Bu da elbette harcama demek.

Her şeyden önce Boston’un yeni bir stadyuma ihtiyacı olacak. İkinci olarak Boston, Tokyo gibi “yaya ulaşım”ın öne çıkarıldığı bir Olimpiyat’tan bahsediyor ancak Oyunlara ev sahipliği yapması planlanan üniversitelerin spor kampüsleri, Fenway Park, TD Garden ve yeni stadyum(pek de büyük olmayan şehrin dışına inşa edileceği kesin) arası ulaşım hep trafik anlamına geliyor. USA Today’e yazan bir Bostonlu Nate Scott, üniversiteleriyle meşhur kentin ders yılı başlarındaki oryantasyonlarda bile otel sıkıntısı yaşadığını ve trafiğin zaten sorunlu olduğunu belirtiyor. Scott’un dikkat çektiği bir diğer şey de Boston Olimpiyat Komitesi’nin üniversite kampüslerini kullanma isteğinin yaratacağı sıkıntı. Meşhur IOC standardına erişmek için gereksiz bir harcama ve lüksün yolda olduğunu düşünürsek, bunların hepsinin öğrencilere daha fazla masraf olarak döneceğini de hesap edebiliriz.

Boston medyasında da çok sayıda benzer eleştirel yazı mevcut ki bu da önümüzdeki dönemde ana akım medyanın Olimpiyat karşıtı havaya kayıtsız kalamayacağını gösteriyor.

Yakında çıkması beklenen “Olimpiyat ve Dünya Kupası ev sahipliğinin ardındaki kumar” kitabının yazarı, ekonomist Andew Zimbalist de New York Times’a şunu söylüyor: “Eğer soru, Boston’un Olimpiyata ev sahipliği yapmasının ekonomik gelişme ve Boston halkının çıkarına olup olmadığıysa buna kesin bir şekilde ‘Hayır’ diyebilirim.”

Konu hakkında yazacak çok şey var, yerimiz kısa… Şunları söyleyerek toparlayalım. Boston’un altyapı üstünlüğü sadece 2024’le beraber “Olimpiyata ev sahipliği yapan ilk Güney Afrika şehri” olmayı planlayan Durban ya da Johannesburg’a karşı var. “1924 Paris’in 100. yılı” sloganının avantajına sahip olan Paris, Roma ya da Berlin bu konuda fazlasıyla “taşralı” kalan Boston’un önünde. Boston’un adaylığının şu andaki en çekici yanı, kentte şimdiden filizlenen Olimpiyat karşıtı hareketin, dünya genelinde ses getirebilecek bir potansiyel göstermesi.

Spora hepimiz aşığımız, olimpik atletlerin yaptıkları hepimizi büyülüyor ama neoliberal Olimpiyat düzeni böyle devam edemez. Radikal değişiklikler için son yıllarda gördüğümüz üzere halk mukavemetlerine ihtiyacımız var. Boston’da da bu hareketin sesi olacağız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...