Yine mi 'seçim önemli değil'?!

Yüzde 10 barajı, önümüzdeki dönem siyasetinin temel tartışma konularından biri olacak. Seçimlerde Kürt hareketinin tutumuyla da şimdiden iç içe geçen bir konu bu. AKP’nin ısrarla koruduğu ‘baraj’ın, eskisi gibi ‘idare edelim’ci parantezlere sığmadığı açık. Kürtler de “etrafında dolanarak barajı delme” eğiliminde değiller artık. Bu, “daha çok vekille Meclise girelim”den öte bir durum. Bir anti demokratik dayatmaya razı olmamak, sindirmemek ve onu Türkiye’nin demokratik güçleriyle yıkmaya çalışmak, bunu yaparken de yeni bir siyasal ağırlık oluşturmak… Sadece bu da değil, bugünkü koşullarda AKP’nin ve özellikle Tayyip Erdoğan’ın Başkanlık rüyalarına da noktayı koyabilecek en önemli darbe olacak, yüzde 10’un aşılması…
Hangi argümânla olursa olsun, 2015 seçimlerini ve seçim barajını es geçen bir siyasal perspektifin, ne kadar ‘sol’ görünse de aslında kendisini siyasetsizliğe ya da başkalarının siyasetine dolgu olmaya mahkûm edeceği açık. Son üç yılda yeterince örneğini gördük. “Seçimler değil sokaktır aslolan” mealindeki tumturaklı ‘manifestolar’ mesela… ‘Gezi’ gibi büyük bir toplumsal hareketin, hemen akâbindeki seçimlerde önemli ölçüde CHP’ye ‘tahvil’ edilmesine tam da böylesi ‘radikal’ tınılı ‘sokakçı’ ajitasyonlar eşlik etmişti! Hem de MHP ve Cemaat’le dirsek temaslı CHP’nin ‘soldan’ desteği olabildi işte bu “Gezi ve sokak ayrı, seçim ayrı” siyaseti… Lafta seçimleri ‘sokağın’ karşısına koyup tercihini ‘sokaktan’ yana yapan bu siyaset, gerçekte ‘AKP karşıtı reel politik’ gerekçesiyle CHP kulvarına akıttı Gezi’yi. Mustafa Sarıgül ve Mansur Yavaş gibi figürler bile Gezi’nin birikiminden az yararlanmadılar ve bu birikimin içi biraz da böyle boşal(tıl)dı.
Evet, ‘Sokağı seçimlere meze etmeyelim’ diyenlerin çoğu, hemen Gezi sonrası hiç de dediklerine uygun davranmadılar. ‘AKP’nin gitmesi elzemdir’ diye, CHP’ye mühür basıp ‘meze’ olabildiler. ‘Sokak ayrı sandık ayrı’ değildi çünkü! Elitlerin, egemenlerin siyasetine aykırı, ‘alttakilerin’ özgücüne dayalı bir siyasetin ifadesi anlamında ‘sokağın’ birikiminin, seçimlerde de kendi niteliğine uygun bir mecra yaratması, böyle bir mecranın inşası, neden ‘sokak siyaseti’ denilene aykırı olsundu ki? Bugün Birleşik Haziran Hareketi adıyla bir araya gelen arkadaşlar bunu yapmadılar ama. “Gezi ruhuyla” CHP’ye destek oldular ve Gezi’ye en büyük kötülüğü yaptılar. Bu üzerinden öyle kolay atlanılası bir deneyim değildir. Her yeri geldiğinde hatırlatıyoruz, ki hep hatırlayalım, hiç unutmayalım böylesi örnekleri. Ankara’daki ‘bağımsız aday’ vak’ası mesela; bahsettiğimiz tutumun sefaletinin en yalın yansıması oldu. Kendi adaylarına bile oy vermeyip Mansur Yavaş’a destek olan ‘sokak’ söylemcilerinin gerçeği unutulası gibi değil çünkü.
“Bir musibet bin nasihatten evlâdır”, sözünün, en azından bugün için umalım ki bir anlamı olsun artık. Ama Haziran hareketi toplantılarında özellikle altı çizilen ‘seçimler önemli değil’ vurgusunun şeceresinde böylesi yakın geçmiş ‘anıları’ tazeyken daha, ‘yine mi?’ tedirginliğini yaşamamak mümkün mü? Seçimler önemli değil, toplumsal hareket önemlidir diyerek, seçim dönemlerini bir bağımsız toplumsal hareket inşası için değerlendirmeyi es geçme pratiği kabak tadı vermedi mi artık? Arkadaşları izlerken, verilen çoğu mesajın ruhunda yine aynı tutumun izini sürmek mümkün ne yazık ki. Sözcülerden ÖDP Eş Başkanı Alper Taş’ı ayrı tutarak söyleyelim (ki kendisinin yaklaşımının çoğunluktan ayrıksı olduğu biliniyor); “Hareketi seçimlere endekslemeyelim” söyleminin, CHP’den çok, HDP-HDK’ye mesafe koymayı amaçladığını az çok kestirebiliyoruz artık. “Kürtler gelince hegemonya oluşturuyorlar” gerekçesiyle Kürtlere kapalı ama CHP’lilere açık Haziran platformunda, yine umalım ki seçimler için bütün demokrasi güçlerinin birliğini gözeten bir çizgi gelişsin ve hakim olsun.
Yüzde 10 barajını aşabilecek bir seçim mevzisinin inşasının, bugün için demokrasi mücadelesinin en önemli başlıklarından biri olduğunu görmek gerekiyor. Reel politikse reel politik; AKP’yi geriletmek bab’ında, bundan daha pratik, daha etkin bir başka yol görünmüyor şimdilik. CHP’nin üç beş puan fazla almasından çok daha etkin olan bu yol; CHP içindeki bazı kesimler de dahil, özellikle Alevi hareketini de kapsayabilecek bir demokrasi cephesiyle barajı yıkıp geçmek, AKP’nin her daim Kürtlerden çaldığı 30-40 milletvekilliğini de geri alarak, Başkanlık ve tek adamlık rüyalarına noktayı koymaktır.

Evrensel'i Takip Et