'Deli ol amma oyuncak deli deel, adamakıllı deli'
Fotoğraf: Envato
Güç korkutur.
Gücü kullananın, kullandığı gücü kendilerinden aldığına, kendileri için kullandığına, bu ezen gücün gerçekte kendi güçleri olduğuna kitleler inanmışsa, gücün korkutuculuğu daha da artar.
Bugün milyonlarca AK Parti seçmeni, Tayyip Erdoğan’da kendi güçlerinin somutlaştığına inanıyor.
Milyonlarca insan onun kükremesini, kendi kükremesi olarak kabul edip, onunla özdeşleşiyor. Bu gerçekten de sindirici, korkutucu, insanı kabuğuna çekilmeye zorlayan, “Sesimi çıkartmayayım, gün ola harman ola” dedirten bir güç.
Kötü günlerdi. Kenan Evren’in hep başımıza kaktığı gibi günde yirmi gencin öldüğü, 12 Eylül öncesinin karanlık günleriydi. Oturmuş iç hesaplaşmalarıma dalmıştım. Deli Ahmet geldi. Köyün delisiydi; yüz üstü önüme uzandı, ne oluyor der gibi baktı. Aklıma geldi sordum, “Sana neden deli Ahmet diyorlar?” “Deliyim de ondan” dedi. “Bana da deli diyorlar” dedim. “Sen de delisin” dedi. Kızdım.
“Bak bizim oğlan” dedi; “Hacı Mustafa kimdir? Milleti kırdıran silah kaçakçılarının ibrikçisi. Bu, ibrikçi ağalarından aldığı güçle, yedi köyde yapmadık arsızlık bırakmadı. Onun bunun namusuna dolandı, itlik uğursuzluk yaptı. Kimse sesini çıkarmadı. Gitti Nejat’a dolandı. Nejat’ın gardaşını yok ettiler. Nejat ne etti? Jandarmaya, savcıya, hatta Meclise dilekçe verdi gardaşının katillerini bulmak için. Hacı Mustafa’nın ağaları güçlü. Nejat’ın gardaşını öldürüp gömdükleri mezara, savcının keşfe geleceğini önceden haber aldılar. Mezarı boşalttılar. Gelenler mezarı patates kuyusu diye zabıt altına alıp gittiler. Nejat baktı olmuyor, iş başa düştü, Hacı Mustafa itini vurdu. Vurunca, millet Nejat’ın adını değiştirdi. Nejat, oldu Deli Nejat.”
Eee dercesine yüzüne bakınca “Bizim oğlan” dedi, “Nejat deli olmasaydı, Hacı Mustafa itinin yaptıklarına ses çıkartmayanların kimisi p......k olacak, kimisi dümbük. Onların böyle olmaması için Nejat’ın deli olması lazımdı, oldu.”
Kalktı, giderken birden bana dönerek, “Bu dünyada deli olmak lazım bizim oğlan, deli, amma oyuncak deli deel, adamakıllı deli, sen de deli ol, adamakıllı deli” dedi.
Deli Ahmet’in ne demek istediğini üniversite yıllarımda okuduğum Erasmus’un “Deliliğe Övgü” kitabını okuyunca anlayabildim. Korkunun, herkese her şeye karşın gerçekleri dile getiren, gerçeklerle yüzleşme cesaretleri olmayanların “deli” diyerek kenara ittiği adamakıllı delilerin inatçı çabalarıyla dağılabildiğini anladım.
Nuray Mert Hocanın “Ya Halka Gerçekleri Anlatın Ya da Gevezeliği Bırakın” yazısındaki “Türkiye’deki siyasal-toplumsal tabloyu anlamak için daha ciddi, daha derinlikli tahlillere ve en önemlisi, düşündüklerini çekinmeden söyleyenlere ihtiyacımız var. Yoksa, hepsi gevezelik olarak kalmaya mahkum”* satırlarını okuyunca, nur içinde yatsın Deli Ahmet’i anımsadım. Evet dedim, gün deli olmak zamanı ama oyuncak deli değil, adamakıllı deli.
*Nuray Mert/Ya Halka Gerçekleri Anlatın Ya da Gevezeliği Bırakın”
http://www.diken.com.tr/author/nuray/
- Ücretli öğretmenler artık görülmek, haklarına kavuşmak istiyorlar 25 Eylül 2023 04:50
- Güvencesizliğe mahkum edilmiş öğretmenlik: Ücretli öğretmenlik 02 Ağustos 2023 04:14
- Harap olan gözeler 19 Temmuz 2023 04:11
- Güç-İktidar-Hak 12 Temmuz 2023 04:26
- Dayanışma-iyilik-yoksulluk ve sosyal politika 21 Haziran 2023 04:27
- Pes artık: Aile mahkemesi kararı ile sendikal faaliyetin engellenmesini de gördük 14 Haziran 2023 04:26
- Toplu iş sözleşmesi yetki belirleme süresi kısaltılabilir 07 Haziran 2023 04:25
- Sosyal zeka ve hakka saygı 24 Mayıs 2023 04:26
- Demokrasinin güzelliği budur bizim oğlan 17 Mayıs 2023 04:40
- Kanuna karşı hile ve esnaf kuryelik 10 Mayıs 2023 04:40
- Çalışan yoksulluğu ve sosyal iyilik hali 03 Mayıs 2023 04:09
- Kalben yakın olanlar: ‘Gulaça’ 26 Nisan 2023 04:36