13 Haziran 2014 01:34

Küfür ve cinsiyetçilik

Küfür ve cinsiyetçilik

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sporun içinde elbette rekabet var. Ne var ki bizimkisi gibi kültürel altyapısı zayıf ülkelerde rekabet çok farklı şekilde algılanıp nefrete, düşmanlığa giden yolun başlangıcı olabiliyor.
Bakmayın siz “ezeli rekabet, ebedi dostluk” söylemine. Spordan rantsal beklentisi olanların (yöneticiler ve medya) tercihi, rekabetin gerilime evrilmesi. Gerilim sayesinde hedeflerine ulaşmaları çok daha kolaylaşıyor ne de olsa. Tabii hedeflerini gerçekleştirebilmek için de taraftarları kullanıyorlar. Başka türlü, gerilim üretemezler ki...
Zaten artık sportif ve insani sınırlar dahilinde kalmış rekabet anlayışı ile dostluk kavramını dikkate alan pek kimse yok. Kazanmak, galip gelmek adına gözlerin döndüğü ve bu uğurda ahlaki ilkelerden, vicdani duyarlılıklardan arındırılmış çaba ve yöntemlerin dahi
hiç yadırganmadan benimsenip hayata geçirildiği bir spor ortamında dostluğun sözünü etmek bile abes. Ayrıca hiç inandırıcı da değil. Aslında “ezeli nefret, ebedi düşmanlık” sözü, spora bakışımızı çok daha gerçekçi bir şekilde özetliyor. Cinsiyetçi küfürler de bu nefret ve düşmanlık dalgasının en önemli parçasını oluşturuyor. Günlük yaşamda yaygın biçimde kullanılan küfürler, spor jargonunda da her türlü duyguyu ifade etmenin bir numaralı aracı durumunda. Küfrün, duyguları aktarmak için yetersiz kaldığı anlarda ise şiddet devreye giriyor...
Küfrü, şiddeti, cinsiyetçiliği futbol alanlarında görmeye alışmıştık. Futbolun tatil dönemindeyiz. Ülkenin spor gündeminde Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanan basketbol play off final karşılaşmaları var. Dolayısıyla küfür, şiddet, cinsiyetçilik şu ara salonlarda boy gösteriyor...
Genellikle küfürlerle kendisini ortaya koyan heteroseksüel erkek cinsiyetçiliği, serinin dördüncü maçı sonrasında farklı bir şekilde seyircileri selamladı!.. Abdi İpekçi Spor Salonu’nda oynanan ve sarı-kırmızılı ekibin kazandığı karşılaşma sonrasında elektronik skor levhasında “koyduk mu” yazısı çıktı.
Kulüp yöneticileri her fırsatta küfre karşı var güçleriyle mücadele ettiklerini söylüyorlar. Onlar bu şekilde konuşa dursunlar, skor levhasında böyle bir ifadeye rastlamak ne hoş bir sürpriz!.. Yoksa, “En azından direkt küfür yazmayıp Türkçe’nin anlam zenginliğinden faydalanmayı tercih etmişler” diye düşünerek sevinmeli miyiz?.. Öyle ya, pespayelikte sınır tanımayan bir cinsiyetçi zihniyetin varlığı söz konusu. Pekala ağır bir küfrü de tabelaya yansıtabilirlerdi...
Galatasaray Kulübü bir açıklama yaparak bu olayı kınadı ve skor tabelasının yönetiminden sorumlu şirketin akreditasyonunun iptal edildiğini duyurdu. Biraz geç kalmadılar mı?.. Benzer densizliklerin daha önce de sergilendiğini göz önüne alarak çok daha ciddi, dikkatli davranmaları ve böyle bir çirkinliğe kesinlikle meydan vermemeleri gerekmez miydi?..
Cinsiyetçilik küfürler aracılığıyla yaygınlaşıyor ve bu anlamda onun için en verimli alanlardan birisi spor...
Bir spor karşılaşmasını, cinsellik aktivitesi gibi görüp alınan galibiyeti “koymalı”, “geçirmeli” söylemlerle taçlandırmak(!) heteroseksüel erkek tatminsizliğinin sergilenmesinden başka ne olabilir ki?..
Heteroseksüel erkeklik, toplumsal yaşamdaki egemenliğinin keyfini sürüyor!.. Ona her şey serbest. Küfür, taciz, tecavüz, aşağılama, nefret, saldırganlık... Yaşananlara bakıldığında, devletin koruması ve kollaması altında olduğu da inkar edilemez. Özellikle spor alan(lar)ında pervasızca ve fütursuzca sergilediği cinsiyetçilikle kendisini tatmin etmeye çalışıyor!.. Diğer cinsel yönelimleri küfürler aracılığıyla gönlünce(!) dışlıyor, aşağılıyor, ötekileştiriyor...
Cinsiyetçi küfürler, nefret içeren hastalıklı düşünceleri, tavırları besleyip yeniden üretiyor ve farklı cinsel kimliklere yönelik saldırganlığı, tecavüzü, tacizi toplum gözünde olağanlaştırıp meşrulaştırıyor.
Heteroseksüel erkekliğin azgınca ve barbarlık düzeyinde terör estirdiği ülkemizde küfür konusunda herkesin çok ama çok dikkatli olması şart. Farklı cinslerin katledilmesine giden yolun cinsiyetçi küfürlerle döşeli olduğu unutulmamalı. Katliam boyutuna ulaşan cinayetlerde, bu küfürleri ağızlarından eksik etmeyenlerin sorumluluğu bulunmadığı söylenebilir mi?..


 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...