Madendeki katliam medyada sürüyor
Gerçek kurşuna diziliyor….
Yandaş gazete sayfalarında, izbe ‘köşe’lerinde…
Hakikat kan kaybından can veriyor havuz medyası ekranlarında…
Hamaset olsun diye yazmıyorum; öyle okunsun istemem…
Ucuz tiratlarla eş tutulursa haksızlık sayarım…
Kendini sövüp saymaya vuran, duygu taşkını beceriksiz yazılamama...
Hoş, siz de benden farklı değilsiniz ya!
Ama elinizi vicdanınıza koyun…
Öfkelenmemek… ‘Yuh!.. Bu kadarı da olmaz’ çaresizliğiyle mıh gibi yerinize çakılmamak mümkün mü!..
Değil… Öyle oldum geçen akşam…
Çarşamba yazısını salı sabahı teslim ediyorum…
Pazartesi akşamı mesaideyim…
Yazılı mevkuteyle asap imtihanı azabı yetmiyormuş gibi…
Şeytana uydum… Ekransal zaplama içindeyim…
Çekilecek daha kefaretim varmış bu fani dünyada ki, şeytanım Kanal 24 ile a(tv) haber kanalı hattına atıverdi…
Havuz medyası ekranlarındayım (19 Mayıs 2014)
‘HAVUZ’DA SEN BEN BİZİM OĞLAN ORTA OYUNU
İlk durak Kanal 24…
Halime Kökçe Moderatör…
Star Gazetesi GY Müdürü Yusuf Ziya Cömert, aynı gazete yazarı Ahmet Kekeç ve Türkiye Gazetesi Yazarı Yıldıray Oğur…
Tespih gibi dizilmiş Tayyib’in ekran kılları, Somalıyorlar geceyi…
Görev belli: Maden katliamında iktidarı muaf tutmak…. Hatta mümkünse bundan bile nemalandırmak…
Mümkün mü? Hayır!
Nasıl olacak ki! Konuşmacılar da bilmiyor zaten… Bu yüzden saçmalıyorlar…
Misal. A. Kekeç, mevzuya DİSK ile girdi… Evet, ne alaka demeyin, DİSK…
Neymiş “Soma’da DİSK niye yoktu?!”
Şaka değil, ayniyle vaki:
“İzmir’e gelip rezalet (eylem) çıkarıyorsun ama Soma’da yoksun…”
Mealinden devamla saydırıyor….”Sendikalar Taksim maksim diyeceğine Soma’yı neden konuşmamış, uyarmamış…” mış...
De git lan, deyip geçmek var ya… Demiyorum…
Katliamdan 15 gün önce CHP’li vekilin Soma için verdiği ‘Araştırma Komisyonu’ teklifini dinlediğiniz gibi mi diyeceğim… Onu da demiyorum…
KAPİTALİZME AKLAMA
Söz Saldıray Oğur’da….
Gevelemesine hak veriyorum… Zira zor görev; ‘301 ölü cana’ kılıf uydurup, başkalarına b.k atarken Hükümeti kollama ve yüceltme…
İnanmayacaksınız ama şöyle cümleleri kulağıma takıldı… Kopuk kopuk… Aklımda kalanlar:
‘Vahşi kapitalizm deniyor son zamanlarda sık sık… E, Avrupa bunun öncüsü… Orada neden olmuyor çünkü profesyonellik… Organizasyon… Demek ki suç kapitalizmde değil…’ Falan filan…
Belli ki o kapitalizmi aklama vazifesini de üstlenmiş… Ne yersen ye muhterem….
Bi’ çare vaziyette alelacele hoop… zap… a Haber….
Burası daha şenlikli! Bağrış çağış….
A HABER’DE ‘YÜZDE YÜZ’ AKP ŞİRRETLİĞİ
‘Vurun kahpeye’ sahnesindeki imam vardır ya… Onu çağrıştıran zat… Hikmet Genç imiş adı… Laf söz dinlemiyor… Bi’telaş ki… Kastıkça kasıyor…
‘% Yüz Siyaset’ programındayız…
Allahım, nedir günahım: Sevilay Yükselir Moderatör….
Hikmet Genç’in bağırıp çağırmasını gemleyemiyor…
Diğer katılımcı çocuğu ağzına açtığına pişman ediyor…
Hayır o da “Aynı çizgideyiz aslında Hikmet’le… ben sadece…” deyip duran… “Ben ettim, sen etme…”kıvamında bocalayıp duran şahıs avukatmış: Fidel Okan…
Bu programlarda muhalif fikir filan olmuyor zaten de…
Bahsi geçen Hikmet’i zıvanadan çıkaran imalat kaçağı mesele şu:
Anlıyoruz ki…Bu avukat Fidel, Soma hadisesinin gazı ile duygusallaşmış, format dışı ileri geri tweetler atmış… Misal… ‘Uçan tekme’ başbakan müşaviri istifa etmeli filan demeye getirmiş…
Moderatör Sevilay Y.’nin bu tweetleri hatırlatma takdimiyle çocuk… “Ben farklı düşünüyorum…. Aynı noktadayım… “ demeye kalmadı…
Hikmet G. zıpladı….
‘Hem de bizim ekranda…. Böyle bi’zamanda… Tabana ayar verme suretiyle teskin etme vazifesiyle buradayken bilinciyle açtı ağzını yumdu gözünü…
HİKMET GENÇ BENDİNE SIĞMADI, TAŞTI
Sevilay Y. çırpınıyor: ‘Bak Hikmet programı ben yönetiyorum… İş çığırından çıktı… Bağırıp durma… Bırak da Fidel sözünü tamamlasın”…Da…
Fidel’de mecal mi kaldı, garibim… “Şimdi sıçtık valla… Bu adamlar alır beni buradan… Toyluk işte… Etrafın gazına gelip afra tafra yaparsan olacağı bu…” havasında debeleniyor…
“İstifa etmeli dedim ama sor bi’neden Hikmet…” dese de… ıııh
“Vurun kahpeye”ci muhterem saydırıyor: Ulusalcılarla aynı dil bu… Filan…
Fidel araya girebildiğinde de nedamet getiriyor: Ben saldırı var Başbakana… Müşavir Yusuf istifa dilekçesini versin, Başbakan kabul etmesin… Ben…ben… Başbakana çok saldırı var iç ve dış düşmanlardan korunmak için başbakanı, o teklifi yaptım…
Sevilay Y. parmak sallar: İstifa çok ağır müessese … Olmaz… Söylenmemiş kabul ediyorum, havasında…
‘Ben ikinizin arasındayım’ ortalamacılığı yapıyor, ‘Evet o tekmeyi atmamalıydı. Ama…’
Fidel kendini affettirme, programın İdeolojik-Politik Komiseri Hikmet’in gönlünü almak için ha bire damardan yükleniyor:
İç ve dış düşmanlar tam saldırırken… Soma’dan Gezi çıkarma tezgahı… Filan derken… Hikmet salyaların topluyor, giderek duruluyor…
Bana öyle geldi ki, ‘Komiser Hikmet’ mesuliyeti altındaki programda meydana gelen imalat hatası sözler için amirlerinde fırça yiyeceği korkusuyla panikledi… Maazallah hücceten gitme raddesine geldi…
Neyse mevzu toparlandı, iş tatlıya bağlandı…
İSTİHBARAT KASETİ TAŞIMA, GAZETECİLİK BAŞARISI
Hep beraber alkış ayinine duruldu… Alkışlar “Az sonra” anonslu, polis/istihbarat görüntülerine ulaşarak, (aynen laf bu)” “Büyük gazetecilik başarısı”na imzasını atan Sabah “özel istihbarat” müdürü ve muhabirine…
Yalan yok, merakla “İlk kez yayınlanacak ele (verilen değil) geçirilen görüntüler” kasetini bekledim…
İlk VTR: Uçan tekme müşavir… Bildiğimizin dışında görüntü yok… Ama Şahidim… Sevilay Y. elinden geleni yaptı… Dram ve gizem tonu vermeye çalıştı sesine…
Böylece ‘rahatsız tabanı’ aslında yeni bir şey seyrettiğine inandırmaya çalıştı:
Evet, tekme atmış ama provokatör kravatını çekmiş, tahrik etmiş, ee oda bi’insan neticesinde, neticesi verilmeye gayret edildi…
Bu arada söylemeliyim ki, Başbakanın aracının arkasından seyirten müşavirin kravatının (dahi) çekildiği ana, defalarca gösterilen görüntülerde rastlayamadım…
EKRANDA İSTİHBARAT OYUNLARI
Göstereceğiz deyip de gösteremedikleri görüntü kaseti niye yayınlanır?
Gösterdik ya demek için… İleride, böyle bir kaset vardı, görmedin mi diyebilmek için… ‘Tarihe geçsin bu yalan kaset, nasıl olsa kim bulacak da izleyecek yıllar sonra’ya olan inanç sebebiyle…
Şaka değil, sahiden teklif ediyorum:
İletişim fakültelerinde ders olsun bu VTR ve lansmanı…
Psikolojik savaş yöntemi olarak algı yönetiminin gazeteciliği nasıl deforme ettiğinin timsali olarak vaka incelemesi olarak ele alınsın…
Ve ikinci VTR: Olmayanı göz göre göre ‘yoktan var etme’ işlemine tabi tutarak… “Gördüğünüze değil söylediğimize inanmalısınız” ilizyonunun ikinci versiyonuydu…
İddia şu: Üç kişiye fokuslanarak “Gerçek Somalıları nasıl tahrik ederek Gezi çıkarmaya çalıştıklarını” kanıtlamak… Bunların işçi ve Somalı olmadıkları tezi üzerine kurarak tabii…
Olan:Gizem katılan görüntüde konuşan iki işçi de kitle önünde konuştuğu basına kimliklerini açıkça ibraz ediyor, “Ege Linyit’ten emekli işçiyiz” ve başlıyorlar, “Kaza değil katliam “ minvalli konuşmaya… “Üstünü örtecekler” feryadı çekmeye…. Görüntü bu…
HADİ İFŞA ET ABDURRAHMAN… HE SEVİLAY HE…
İzahat: Sevilay Y. kasetleri kanala getirerek gazetecilik başarısına imza atan, uzman istihbaratçı gazeteci Abdurrahman Şimşek’e söz veriyor… “Hadi Abdullah aslında bunlar kim sen açıkla bize!”
Kem küm… Abdullah Ş. İstihbaratı faş ediyor: Evet, bunlar şahısların açıkladıkları kişiler… Emekli maden işçileri…
Sevilay Y. (Ergenekon davasını hatırlatmak ve kötü ünü nedeniyle şaibe havası gayretiyle olsa gerek araya girer…) Ama İşçi Partililermiş değil mi….”Henüz adı tespit edilemeyen (ekranda j-kafası kırmızı halkayla mimlenen) genç” de TGB’li imiş değil mi, Abdurrahman…
‘İstahbaratçı’ Abdurrahman’a sorgu çekiyor moderatörümüz..
O da kem küm, ‘Evet’…. Sanki yasa dışı kimlik ifşa ediyor…
Suç isnat ederek kimlik deşifre etmenin, hedef göstermenin meslek ilkelerine, RTÜK Kanunu başta yasalara aykırı yanlarından söz bile etmeyeceğim….
Psikolojik savaş programına bunları hatırlatmak. Bu programa paye vermek… Hak etmediği parametreler üzerinden kritik yapmak manasına gelir…
İKTİDAR PANİKTE ‘YANDAŞ’ TABANI TUTMA TELAŞINDA
Bu işi uzmanlarına bırakıyorum…
Ama anlattıklarımın hülasası şu:
İktidar Soma dehlizinde yolunu kaybetmese de panikle yön tayin etmeye çalışıyor…
Hepimizi değil, sersemleyen, olan bitenden rahatsızlık duyan kendi tabanını tahkim etmeye çalışıyor…
İç-dış düşmanların oyunu… Kaza değil paralelcilerin sabotajı karartmasına bunda ötürü abanılıyor…
Maiyet gazeteciler ve havuz medyası da bütün Türkiye’ye değil AKP tabanının hassasiyet ve seviyesini kodlarına göre yayın uyarıyor...
Bahsettiğim bu programlar da AKP tabanını iç düşmana karşı Teis’in etrafında konsolide etme yayın stratejisine göre hazırlanmış…
İzlemediyseniz hararetle tavsiye ederim…
Bilhassa İletişim hoca ve öğrencilerine…
Evrensel'i Takip Et