22 Aralık 2013 07:16

'Çete'yi anladık da 'yataklık' eden kim peki?!

\'Çete\'yi anladık da \'yataklık\' eden kim peki?!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cemaat-AKP çatışmasının son halkası olan ‘yolsuzluk operasyonu’ çok boyutlu bir konu elbette. Ne yazsak eksik kalır yani. Ortaya saçılan pislikleri “anlaşılır” kılmaya ve bu halde bile bize “mağduriyet” hapları yutturmaya çalışan Hükümet(çiler)in) durumu, işin en acıklı tarafı herhalde. Perişan durumdalar ve ama yedikleri darbeyle sarsılan o bilindik kibir ve özgüvenlerini şimdi akıl almaz bir pişkinlik ve utanmazlıkla ikame etmeye çalışıyorlar.     
‘Neden şimdi?’ diye soruyorlar? Oysa ne kadar da sıradan bir soru bu. Tabii ki ortaklık bittiği için. İpler koptu, geri dönüş yok da ondan şimdi!
Sağolsunlar, uluslar arası güçlerin içinde olduğu ‘büyük fotoğrafa’ bakmamızı öneriyorlar! Bakalım. O fotoğrafta, ABD’nin epeydir yaşamaya başladığı ‘Erdoğan yorgunluğu’ var mı? Var... Türkiye’ye dair yeni bir siyasal profil arayışı var mı? Var… AKP’den tamamen vazgeçmek olmasa da, en azından “kendini vazgeçilmez zannetme” mesajı var mı? Var... Bunlar var ama böyle diye, Tayyip Erdoğan yönetiminin ABD karşıtı olduğuna inanıp, bu kapışmada onun yanında olmamız mı gerekiyor? Hadi ordan! Aklımızla alay etmek isteyebilirsiniz, kabul, ama akılsız olduğumuza nerden hükmettiniz acaba?...
Asıl amaç yolsuzluğu ortaya çıkarmak değil, Hükümeti zorda bırakmakmış… Öyle tabi. Cemaatin ‘yolsuzluk-yoksulluk’ karşıtı olduğunu, ‘hizmet’le haşır neşir olduklarını biz değil, yıllardır siz söylüyordunuz. Şimdi biraz da Hükümeti sıkıştırmaya hizmet etmelerinin bizim açımızdan bir mahsuru yok! Hükümetin zor durumda kalması bizi hiç üzmez. Ama demokratik kaygılar gözetilmemiş olsa da, bu çapta bir pisliğin deşilmesine de sevinmemezlik etmeyiz.
Peki siz? Hükümetin zor durumda kalmasından canınızın yanmasını anlıyoruz. Ama acınızın kapsama alanında, milyarlarca dolar yüklü bir foseptik çukurunun patlamış olması da var, farkındasınız değil mi? Yolsuzlukların açığa çıkmasından duyulan bir üzüntü, kaygı ve infial hali… Bu kadar çarpıcı bir ikiyüzlülük az bulunur doğrusu. Öyle bir iktidar seviciliği ki bu, kendisini idame ettirmek dışında hiçbir değer tanımıyor ve ayan beyan bir hırsızlıkta dahi, “hırsızın hiç mi suçu yok yani?” sorusunu bir an bile yüzü kızarmadan pas geçebiliyor. “Aman, hırsızlık demeyin, buna hukuk karar verecek”miş! Güzel de, o ‘hukuk’ dediğiniz, hırsızlığa hükmederse ne olacak? O zaman sizin “bu bir çete işidir” hükmünüz de çökmeyecek mi? Devletin hırsızlığını ‘çete’ mi ortaya çıkarmış olacak yoksa?!    
Evet, Hükümeti sıkıştırmaktır amaç, siyasidir. Ama Hükümete karşı siyasi bir hamlenin yolsuzluk ve rüşvet üzerinden şekillenmiş olması, AKP’nin hanesine ‘mağduriyet’ değil de utanç olarak yazılmalıdır herhalde. Bir yolsuzluk operasyonu siyaseten sıkıştırabiliyorsa Hükümeti, onun siyasetinin sinir ucunda böylesi ‘akçeli işler’ de var demektir ve bu başlı başına utanç vericidir.     
‘Devlet içindeki Çete işi’ savunusuna gelince… Biz söylesek bir anlamı olur bunun ve anında ağzımızın payını da alırız zaten! Ama Başbakan dahil, koca Hükümet ve ona tünemiş cümle zer-zevatın ağzında ne kadar da iğreti duruyor şimdi bu söylem. Başlarına taş değil, yolsuzluk düşünce böyle oluyor işte, çete var diye feryat ediyorlar. Peki daha üç beş gün önce, bugün ‘çete’ dediğinize “ne istediniz de vermedik” diye sitem eden kimdi? “Cemaatin devlet içindeki gücü bizden önce nasıldı, şimdi nasıl” bilançosunu bizzat bu Hükümetçilerin ağzından, ağzımız açık dinlememiş miydik? Çeteyi besleyenin kim olduğuna dair bir itiraf değil miydi bu? ‘Çete’yi besleyip devlette pozisyon sahibi ettirmenin adı ‘yataklık’ oluyordu değil mi?! ‘Çeteye yataklığın’ da ‘çete faaliyeti’ kapsamına girdiğini bizzat sizin ceza yasalarınız söylemiyor mu peki?...
‘Hırsızın hiç mi suçu yok’ sözünü bu çete meselesinde de hatırlamak gerekiyor herhalde. Başbakan ve AKP çevresi, devletin savcı ve polislerinin yaptığı bir operasyonu ‘çete faaliyeti’ sayıyorsa; operasyonun konusu olan ve yolsuzluktan kara para aklamaya kadar bir dizi karanlık akçeli işler için kotarılmış ve Bakan ve Bakan çocuklarının da adının geçtiği ‘gayri nizami’ organizasyonlara ne isim vermeli? Normal bir hukuk düzeninde bu tür işlere ‘çeteci işler’ denir ama biz Başbakana bağlanmış “hukuk devleti ve milli iradenin” temsilcisi AKP’perverlere danışalım yine de:  
Bütün bu olup bitenler karşısında, “çete çeteye karşı” diyelim mi acaba?
Ne dersiniz?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...