Aman, CHP'nin oylarını bölmeyelim!
Fotoğraf: Envato
İstanbul odaklı seçim tartışmalarının toplamından payımıza ne düşüyor? Malûm bariyerler: “HDP-BDP İstanbul’da güçlü aday çıkarmasın”…ki, “aman oylar bölünmesin”! “Ayrıca CHP de hiç eleştirilmesin, alimallah AKP’ye hizmet etmiş olursunuz”!..
‘Var mı başka bi’ emriniz?’, deyip geçilebilecek bu önerme, “siyaset AKP-CHP ikilemine sıkıştırılamaz” diyen demokrasi güçlerine karşı “soldan” kullanılan yegâne ‘taktik’ olacak gibi. Bir illüzyon üzerinden kuruluyor bu ‘oylar bölünmesin’ formülü. Oyların bütünleştiği bir illüzyondur çünkü. Kim kiminle bütünleşmiş de şimdi bölünmeyecek! Evet, geleceğe birlikte yürüyüşün ilk adımlarını atanlar var. HDK-HDP budur; mücadele gücünün büyütülmeye çalışılmasının ürünüdür. Ve evet, seçimlerde de oyların bölünmemesi kaygısı olacaktır. Tamam da CHP bu gelişmelerin neresinde ki?
‘80’ sonrası burjuva iktidarların toplamına karşı yürütülmüş emek, barış, demokrasi mücadelesinin neresindedir CHP? Biz bilmiyoruz, bilen varsa söylesin! Ama bakın AKP var, ona karşı birleşmek lazım! Güzel de, peki CHP’nin bu hali… Orasını geçin efendim, hem okuyun Koray Çalışkan’ı, seçimi kazanırsa CHP’deki ulusalcılığın ve statükoculuğun biteceğini söylüyor! İnandık gitti; CHP’nin yetkilileri “andımız gittiii” diye ağlayıp sızlarken, “devleti teröristle muhatap ettiler” zırvasıyla AKP’ye ‘muhalefet’ eylerken, “anadilde eğitim ülkeyi böler” çıtasını düşürmezken… Aman, solcu olacaksınız bir de, neydi diyalektik, hani ‘her şey değişir’di! Biliriz tabii ki; muhalefetteyken “anayasanın ilk dört maddesi kırmızı çizgimizdir” noktasına çakılıp kalmış bu “değişim” dalgasının, yarın iktidar koltuklarında nasıl baş döndürücü bir tarihsel demokratik devrime dönüşeceğini bilmez miyiz! İşte AKP, iktidara yerleştikçe, ‘değişim’in demagojisinden bile uzaklaştı. Şimdi de sıra CHP’nin ‘değişimi’ hikâyesinde galiba.
İşin garibi, bu ‘değişim’ hikayelerinde, anlatıcılar hep dinleyicilerin ufuklarıyla alay eder gibiler. AKP ve CHP’yle sınırlı bir siyasal kaderdir önerdikleri. Ne büyük terbiyesizliktir bu. Siz yıllarca iğneyle kuyu kazar gibi bir şeyler biriktirmeye çalışır, çabalarsınız. Binbir emekle, yoklukla, yoksullukla; ömür törpüsü toplantılardan, görüşmelerden, açıklamalardan, eylemlerden, mitinglerden, gazlardan, coplardan,… geçerek ‘başka bir yol da mümkündür’ diye kafa yorar dirsek çürütürsünüz, bir şeyler örgütlersiniz… Elin esnafı, elinde hileli “oylar bölünmesin” terazisiyle, tam da seçim sathı maillerinde sizi beklemekte, yön salık vermektedir!
İyi, kabul, hadi oylar bölünmesin! İnandık, CHP de değişecek! Ama o ‘değişim’ için CHP’nin iktidarını beklemeyelim bari; şimdiden Koray Çalışkan’ın “üç vakte kadar” mealindeki Ayşe teyze falcılığından öte bir adım atılsa mesela. Nasıl? Seçime girecek bir partinin ittifak arayışı kapsamında BDP-HDP’yle açık, aşikar, aleni görüşmeler yapılsa...
Cin olmadan adam çarpmaya çalışmanın alemi yok, CHP’deki ulusalcılığın geriletilmesi kaygısını da paylaşıyorsa Koray kardeşimiz (vb.leri), CHP’yi bu eksende zorlamalıdır. Ama bunu yapmıyor, tersine, ‘oyları bölmeyin’ diyen yazılarında, “ilkeli birliktelik” savunusunu peşinen alaya alabiliyor. Böylesi olmaz diyor.
Doğrudur; ilkesizliği ilke bellemişler için fiskoslarla, kulislerle, “oylar bölünmesin” sopasıyla iş bitirmek, ‘tavlamak’ dururken, ‘ilkeler üzerinden ittifak’ı kim ne yapsın! BDP/HDP’yle ittifak kimyanızı bozar değil mi? Aman Allah muhafaza; sahil oyları ziyan olur da Birgül ve Ülker Hanımlar, Haluk ve Süheyl Beyler “bölücüler yüzünden” diye isyan eder de beş çayını kaçırırlar!
Sözlerimiz sadece Koray Çalışkan’a değil elbette, seçimler dolayısıyla ‘solu’ bir kez daha CHP’nin kapısına yönlendirmeye yatırım yapan solculara da… “AKP’den kurtulalım da…” kaderciliğiyle, kendi örgütsel varlıklarını hiç kaale almayan, “solcular nasılsa bana oy verir” rahatlığındaki CHP’ye ‘yetmez ama evetçiler’ misali açık çek vermenin peşinen bir çözülme anlamına geleceğini söylesek… Varlığımızın tanınmadığını nerden çıkarıyorsunuz, diyebilirler elbette. Bilemeyiz. Ama CHP’nin malûm siyaset tarzında, kapı arkalarında ‘tanıma’ biçimleri bin bir çeşittir, tahmin ederiz!
CHP’ce ‘tanındıklarını’, ikna ve ‘ihya’ edildiklerini anladığımız bu arkadaşlara bir sorumuz olacak yine de:
Hiç aklınıza takılmıyor mu; sadece ‘AKP’yi geriletmek’ ortak paydasında CHP’yle ortaklık edecekseniz ve bu minvalde “oylar bölünmesin” diyorsanız, yüzde sıfırlarda seyreden grup oylarına bakmadan sizi önemseyerek ‘tanıyan’ CHP, yüzde 10’a yakın oyu olan BDP’yle neden diyalog kurmaz, niçin uzak durur acaba?!
Evet, daha çok tartışacağız bunları ama ilk sözümüz şudur; özgüvensizliğin beslediği kaderciliğe mahkûm kalmamalıdır ‘sol’da kalanlar…
- İstanbul seçimi, sazan sarmalı ve Zana’nın trajedisi! 29 Mart 2024 19:51
- Solun ayarını seçimler mi bozuyor, yoksa ayarlar bozuk mu zaten? 09 Temmuz 2023 04:40
- Sosyalistlerin muaf olma hali ya da kaybeden sadece "Burjuva muhalefeti" mi?! 25 Haziran 2023 01:55
- Yenilmek de direnerek olsun, teslim olarak değil! 21 Mayıs 2023 04:40
- 1 Mayıs notları ve 14 Mayıs imkânı 07 Mayıs 2023 02:19
- Tarihi seçimler ve solda sekterlik halleri 30 Nisan 2023 04:17
- ‘Ayşe Teyze’ler, Mahirler varken, seccade konsolidasyonu yeter mi? 09 Nisan 2023 04:56
- Ayhan Bilgen’in ‘yapıcı muhalifliği’ ve bir tür ‘itirafçılık’ hali! 02 Nisan 2023 04:48
- Şapkadan çıkan Erbakan ile ‘bize pusu kurdular’ diyen pusucu nereye koşuyor? 26 Mart 2023 04:40
- 20 Mart’a denk düşen ‘tesadüfler’ ve bir zorunluluk 22 Mart 2023 04:49
- Değişim enerjisi, kuyudaki Akşener ve ‘kazanacak aday’a ilişmek! 12 Mart 2023 10:16
- Yarattığı enkazın altında kalan Akşener’in tarih bile olamama hali! 05 Mart 2023 04:53