01 Haziran 2013 17:05

Hadi, geçmiş olsun hünkarım!

Hadi, geçmiş olsun hünkarım!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Taksim Gezi Parkı’nda göz diktiğiniz o birkaç ağaç, sizin piyasacı beyin kıvrımlarınızdaki karşılığıyla “sadece birkaç odun” değilmiş demek ki…
Fakir fukaranın, garip gurebanın “ücrete tabi olmadan” gölgesinde nefesleneceği o üç karış yeşilliğin, insanların nasıl yaşayacağıyla ilgili karar sahibi olma ısrarlarının simgesi olabileceğini nerden bilecektiniz?
Ne de alışmıştınız kayıt-koşul koymaya oysa…
İnsan yaşamına “ayar çekmek” ne başdöndürücü bir mutluluktu…
“Hiç kusura bakılmasın, karar verdik, bitti o iş…” repliğiyle, ne işler bitirmiş, ne “belalar” savuşturmuştunuz…
1400 yıllık bir geleneğin ideolojik zırhını da kuşanıp, tevekkül ve biat dışında her türlü “vatandaşlık hakkı”nı çok gördüğünüz “kullarınızı” yönetmenin yerçekimsizliğiyle, ne güzel uçuyordunuz öyle…
Bir de TOMA’larınız vardı nasılsa, ne güçlüydüler; çeşit çeşit gazlarınız, hiç tükenmezdi nasılsa…
Bastıramadığınız, hep gözümüze gözümüze soktuğunuz, üzerimize saçtığınız kibrinizle, insansız meydanlar düşlediniz…
Hoyratça örselediğiniz ruhumuzu “son kuruşuna kadar” tüketmemizi, harcamamızı istediniz AVM’lerinizde…
Diğerleri gibi, şimdi gezi parkına dikivereceğiniz o rezidansınızın haşmetine bakıp bakıp, kudretinizin nasıl ezeli ve ebedi olacağına inanacaktık değil mi?
İtiraz eden bir avuç kendini bilmez, dinini, ahlakını, “ecdadını” tanımaz “kafası kıyak”, sabah namazını kılıp şafak vakti huruç eyleyen müfrezelerinizin üç atımlık zehirli fişeğiyle evlerine kaçacaktı nasılsa…
“Yavuz geliyor Yavuz” manşetleriyle yeniden “fethe” çıkılmışken tam da… İstanbul’un bu inadı da nerden çıkmıştı böyle?
Bu günleri de mi görecektiniz?
Nobranlığınıza, iflah olmaz rantseverliğinize, kalpazan sermaye aşkınıza, bu ölçüde bir itirazı nasıl da mayaladınız böyle?
Yok edilen eko sistemleri sonucu, Taksim gezi parkına sıkışmış İstanbul’un bülbüllerinin ahı mıdır yoksa!
“Üç beş ağaç meselesi” dediniz, yanıldınız işte.
Hayat sizi kandırdı!
İtirazsızlığa inandınız, Kürdistan’da aşina olduğunuz o itiraz sesleri şimdi İstanbul’un ortasından kulaklarınızda çınlıyor, yayılıyor giderek…
Gazınıza kuvvet diyeceğiz ama ona da alışılıyor işte; “sıksana sıksana, biber gazı sıksana” diye “delice” sloganlar atacak kadar “kafayı yiyen” bir direnişçilik var karşınızda.
Ki bunun tercümesi şudur:
Direnişe alıştı insanlar!
Korku duvarı aşılmıştır artık…
Bu yeni bir eşiktir.
Alkolü mü yasaklayacaktınız, tebaanız uyanık kalsın diye; gerek kalmadı, kaç gündür uyumadan direniyorlar işte!
“Yavuz Yavuz” tezahüratlarıyla hoş eylediğiniz yüreğiniz şimdi “Yusuf Yusuf” atıyor değil mi?
Günlerdir Taksim’i kuşattığınız o TOMA’lı sipahileriniz, halkın kuşatmasında şimdi Taksim’e sıkışıp kalmış durumda…
Kesip biçip ayar vermek için bıçağını daldırdığın hayatımızın kemikten de olduğunu unuttunuz galiba.
Bıçak kemikte işte!
Hayatımızı ve dahi İstanbul’u yeniden fethe çıkmıştınız ya…
Alın size direnişe alışmış hayatlar...
Alın size İstanbul!
Geçmiş olsun Hünkârım, selametle!..

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...