14 Aralık 2014 01:57

AKP ne getiriyor; CHP ve Türk-İş neyi savunuyor?

Türkiyeli işçi ve emekçilerin önünde AKP, CHP ve Türk-İş’in gündeme getirdiği politikalardan farklı bir seçenek daha var.

Paylaş

 

Ercüment AKDENİZ

“…Aşırı sağcı İsveç Demokratlar Partisi yabancılar yasasına yeni kısıtlamalar getirmeyen hükümeti düşürdü. Başbakan Stefan Lofven 29 Aralık tarihinde erken seçim kararı alınacağını söyledi…”

Bu sıcak haber, Avrupa ülkelerinde mülteciler kadar yabancı işçi düşmanlığının da nerelere vardırıldığını gösteren ibretlik bir örnek olsa gerek.
Bize gelince; bizim ülkemizde mülteci düşmanlığı henüz İsveç ya da Avrupa sağı kadar prim toplamıyor.  Fakat işin garip tarafı şu ki; bizde benzer tepkiler, sağ ya da aşırı sağ partilerden ziyade sosyal demokrat “sol” kimliğe sahip olduğunu söyleyen CHP’den geliyor! CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu son katıldığı birkaç etkinlikte ısrarla “Türk işçisi dururken Suriyeli işçilere iş verilmesine” tepki gösteren açıklamalar yaptı. Neymiş efendim; hükümet öncelikle Türk işçisine iş bulmalıymış, dışarıda bu kadar işsiz Türk varken Suriyelilere iş vermek hiç olur muymuş?
Son 12 yılda öne sürdüğü halktan kopuk politikalarla yoksul emekçi kitleleri AKP’nin kucağına iten CHP, kendisine sanki yeni seçim argümanları arıyor. Ne yazık ki 2015 seçimleri yaklaştıkça yabancı işçi düşmanlığı çizgisi CHP’de giderek vücut bulmaya başlıyor. Umarız bu yolun yol olmadığı CHP’de kısa zamanda anlaşılır ve bu gidişata dur diyecek sesler parti içinde çoğalmaya başlar. Aksi durumda bir dönemdir frene basıldığı anlaşılan Suriyelilere yönelik linç ve provokasyonların önü yeniden açılmış olacak, hem de ne için;  kısa gün hesabı ucuz bir seçim yatırımı için!

BÜTÜN SORUNLARIN KAYNAĞI MÜLTECİLER Mİ?

Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli işçilere dönük bu açıklamaları yapmaya başladığı günlerde Türk-İş yönetiminden de CHP’ye paralel açıklamalar gelmesi oldukça dikkat çekici doğrusu. Türk-İş bürokrasisinin Türkiye işçi sınıfının hak ve özgürlüklerini savunmakta ne kadar acınacak vaziyette olduğu herkesin malumu. Hal böyle iken; Türk-İş’in hükümet karşıtlığını garibim Suriyeli işçiler üzerinden ve yabancı işçi düşmanlığını körükleyecek biçimde gündeme getirmesinin elbette işçi sınıfına bir faydası yoktur. Bu ‘celallenmenin” Türkiyeli işçi ve emekçilerin mücadelesine bilakis zararı vardır. Çünkü böylelikle Türkiyeli işçilerin yaşadığı bütün sorunların kaynağı mülteci işçilermiş gibi bir algı yaratılmakta ve Türk-İş de kendini aradan sıyırmaya çalışmaktadır.
Peki, Suriyeli ya da mülteci işçiler deyince hükümet cephesinde durum ne? Bu konuda yeni ve kaygı verici gelişmelerin olduğunu belirtmek gerekiyor. Çalışma Bakanı Faruk Çelik tarafından yapılan açıklamalar, açık işyerlerinde yüzde 10 oranını geçmeyecek biçimde Suriyeli işçilerin çalıştırılmasını öngörüyor. Tabii bunun için öncelikle Bakanlar Kurulu’nun kararı gerekiyor ve hükümet bu yönde bir kamuoyu oluşturmak istiyor. Tansiyonu düşürmek için de iki söz veriliyor; Suriyeli işçilere asgari ücretten az para ödenmeyecek ve Suriyeli işçiler Türkiyeli işçilerin çalışmak istemediği alt işlerde çalıştırılacak!   
Hükümet tarafından yapılan yeni açıklamalar, Türkiye’deki iş yaşamında artık Suriyeli işçilerin de kitlesel olarak istihdam edileceği yeni bir kapı aralanıyor. Bu yönelimin kendisi, insani kaygılar ya da çokça sözü edildiği gibi bir “misafirperverlik” duygusundan ileri gelmiyor. Çünkü bu yönelimi belirleyen şey hükümetten ziyade ona yön veren kapitalist şirketlerin ucuz emek talebinden besleniyor. Son dönemde enerji, maden ve inşaat iş kollarında yaşanan iş cinayetlerini düşününce; “Türk işçisinin çalışmak istemediği” iddia edilen bu sektörlere bundan sonra Suriyeli işçi bölüklerinin gönderileceğini söylemek için kâhin olmak gerekmiyor.

KAYIT DIŞI SURİYELİ İŞÇİ

Kayıt altına alınan Suriyeli işçilerin asgari ücretle çalıştırılması hemen tüm fabrika ve iş yerlerinde işçilerin asgari ücret seviyesinde çalışmaya zorlanması ya da bununla tehdit edilmesi anlamına geliyor, en azından patronların hesabının böyle olduğu söylemek sanırız abartı olmaz. Her fabrika ve işyerinde yüzde 10 Suriyeli işçinin çalışmasının anlamı işte bu kadar basit. Bu uygulama ile elbette kayıt dışı Suriyeli işçi çalıştırılması bitmeyecek. Zira son olarak İMC TV’nin Kobanê’li bir gençle yaptığı röportaj son derece çarpıcı bir gerçeği açığa çıkardı. Soma’da göçük altında kalan ve sonra Zonguldak madenlerine giden bu genç, kendisi ile birlikte birçok Suriyeli gencin madenlerde kaçak çalıştırıldığını söylüyor. Son dönem yaşanan iş kazalarında giderek Suriyeli işçi gençlerin de ölüm haberlerinin gelmesi bir başka çarpıcı gerçek!
Bu durumda doğal olarak yazının başındaki o soru akla geliyor; “Peki o zaman CHP ve Türk-İş’in kaygıları haklı değil mi?”
Hayır değil! Çünkü Türkiyeli işçi ve emekçilerin önünde AKP, CHP ve Türk-İş’in gündeme getirdiği politikalardan farklı bir seçenek daha var. Nedir bu seçenek; Suriyeli işçi kardeşleriyle kendisini en dipteki haklarda ya da hak yoksunluğunda yarıştırmak isteyenlere karşı, en üstte hakları koparıp almak için mülteci kardeşleriyle birlikte ortak mücadeleyi örgütlemek!

ÖNCEKİ HABER

Ovacık’lar yanarken...

SONRAKİ HABER

Gülümsüyor Erdal!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa