11 Aralık 2014 12:27

Sanat insanın virüsüdür

İçine doğduğu evrenin bildiği sayılarla ifade edilemeyecek kadar büyük, eski ve yeterince karmaşık olduğu gerçeğiyle yüz yüze geldiğinde insan, bazı şeylere sarıldı ve onları inşa etmeye başladı. Sanat, din ve bilimin yanında inşa edilmeye başlandı

Paylaş

Türkü Su Dilan ÖZKAYA
Hacettepe Üniversitesi 
Ankara Devlet Konservatuvarı

Sanatın uzun öyküsü; insanın doğada kendine yararlı olanı yeniden üretmeye bedenini, ruhunu, aklını uyumlu hale getirdiğinde ve bununla da diğer canlılardan farklılaşmaya başladığında başlar. İnsan yeni bir kimlikle doğaya dönerken, doğa da insanın elinde yeni bir varoluş biçimiyle insana döner. Ve sanatın uzun yolculuğu başlar...

Yolculuğun olduğu yerde yol zorunluluktur. Çok zaman yolun nereye götüreceği bilinir. Geriye kalan daha çok zamanda ise öngörmediği bir menzile ulaşır yolcu. Her menzil daha uzun bir yolun durağı, her durak başka bir yolun kavşağıdır. Sonsuza kadar sürecek gibi görünen bu yolculuk insan öldüğünde biter.

DOĞAL ZORUNLULUK

Sanatın uzun öyküsünden önce başlayan daha uzun öyküler vardır: Ağaçların, otun, böceğin, suyun, havanın, taşın, yerin, göğün, güneşin, yıldızların... İnsanı sanata zorunlu kılan şey, bu kendinden önce başlayan ve kendisinden sonra da devam edecek olan hikayelerdir. Onları ruhunda ve soyunun ortak aklında anlamlandırma zorunluluğudur. Buna 'doğal zorunluluk' diyebiliriz.

İçine doğduğu evrenin bildiği sayılarla ifade edilemeyecek kadar büyük, eski ve yeterince karmaşık olduğu gerçeğiyle yüz yüze geldiğinde insan, bazı şeylere sarıldı ve onları inşa etmeye başladı. Sanat,  din ve bilimin yanında inşa edilmeye başlandı. İçine doğulanın büyüklüğü, eskiliği ve karmaşıklığıyla insana ait olanın denizde kum bile olmaması sanatı zorunlu kıldı. Tanımlanması ve nedenselleştirilmesi evrenin azametinin yarattığı ürküntü ve hiçlik duygu/düşüncesini gideremedi. Sanat insanın kendi ömrünün sınırları içinde olanla giderilemeyen ürküntü ve hiçlik duygu/düşüncesinin bir arada yaşayabilir olmasını sağladı.

BEŞERİ ZORUNLULUK

Diğer bir zorunluluk ise 'beşeri zorunluluk'. Sanat insanın yeniden üretirken; yaptıklarının ve yıktıklarının, bulduklarının ve unuttuklarının, şimdisinin ve sonrasının ifade etme/paylaşma, umut etme/eğiştirme zorunluluğundan doğar.

Sabandan traktöre, klandan ulusa, takastan paraya… (Tabi ki mızraktan tabancaya da eklenebilir) İnsan yeryüzünde dokunduğu her şeyi ve kendisini, değiştirerek-dönüştürerek yeniden üretmeye başladı. Kendine bir isim verdi, kimlikler edindi, soyunu, aidiyetini tanımladı. Kendi değerler sistemini kurdu. Doğumunu gördü, ölümünü tanımladı. Kentler kurdu, yaptığı meydanlara anlam yükledi. Atölyeden fabrikaya, mağara duvarından 'Kış Uykusu'na, simyadan laboratuvara; yaşamı ve yeryüzünü durmadan çeşitlendirdi, çoğalttı, tasnif etti. İnsan oldu.
Çeşitlenme ve çoğalma, daha önce başka bir şey olanın yerini alarak gerçekleştiği için kendi gerilimi ve karşıtlığıyla var oldu. Bu gerilim ve karşıtlık yeni olana evrilirken kendiliğinden ve uzlaşıyla gerçekleşmiyordu. Çoğunlukla yıkıcıydı. Yeni olan (artık eskisi olmayan) kan, gözyaşı ve umutsuzca yakarışlar içinde vücut buluyordu. Yıkıntılar altında kalan bir akıl, tahrip edilen bir ruh, bunları taşıyan ve kendi ölümüne yol alan bir beden. Shakespeare, Requiem, Neşet, Suç ve Ceza, Faust, Guernica... İnsan yıkarken çoğalttığı acıyla, umutla, sevinç ve kederle yaşamak zorunda. Büyük çaresizliğiyle dünle yarının şimdisinde dolanırken, sanat bir gereklilik değil midir sizce?
Sonsuz ve Öbürü
En değerli vakitlerinizi bana ayırdınız
sağolunuz efendim
gökyüzünün sonsuz olduğunu bana öğrettiniz
öğrendim
yeryüzünün sonsuz olduğunu öğrettiniz
öğrendim
hayatın sonsuz olduğunu öğrettiniz
öğrendim
zamanın boyutlarının sonsuzluğunu
ve havanın bazan kuşa döndüğünü öğrettiniz
öğrendim efendim
ama sonsuz olmayan şeyleri öğretmediniz
efendim
baskının, zulmün, kıyımın, açlığın
bir yerlere kıstırılıp kalmanın, susturulmanın
aşk mutluluğunun ve eski hesapların
aritmetiğin bile
bunları bulmayı bana bıraktınız
size teşekkür ederim.
Turgut Uyar

ÖNCEKİ HABER

Devlet, devletin bahçesinden çıkamadı

SONRAKİ HABER

Tedip ve tenkil

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...