06 Aralık 2014 13:12

Direnişi kadınlarla dokuyan Elizabeth Gurley Flynn

Tek başına ücret talebi için değil, sendika yönetimlerinin ataerkil yapısını ve kadınların ihtiyaçlarına cevapsızlığını da eleştiren, kadınların kendi taleplerini işçi sınıfının talepleriyle birleştirmesi için mücadele eden bir sendikacı: Elizabeth Gurley Flynn.

Paylaş

Müslime KARABATAK

“Yürüyoruz yürüyoruz, yan yana, güzel günler adına
Kadınız, insanız, insanlığı ayağa kaldırıyoruz
Paydos bundan böyle köleliğe, aylaklığa
Herkes çalışsın, bölüşülsün kardeşçe, yaşamın sundukları
İşte bunun için yükseliyor yüreklerimizden
Bu ekmek ve gül türküleri
Ve yineliyoruz hep bir ağızdan
“Ekmek ve gül! Ekmek ve gül!”

Dergimize adını veren James Oppenheim’ın bu şiiri ile karşılaşmışsınızdır daha önce. “Ekmek de istiyoruz, gül de!” sloganları çokça atıldı patronlarından haklarını isteyen kadın işçiler tarafından. Onlardan biri tarihe “Ekmek ve Gül Grevi” olarak geçti. Bu grevin örgütleyicisi bir kadından bahsedeceğiz bu sayımızda; Elizabeth Gurley Flynn.
1890’da işçi bir ailenin kızı olarak New Hampshire’da dünyaya gelen, sosyalist bir babaya ve feminist bir anneye sahip olan Elizabeth, henüz 16 yaşındayken Harlem Sosyalist Kulübü’nde “Sosyalizm Kadınlara ne Sunuyor?” başlıklı bir konuşma yaptı. Bu genç yaştaki hitap yeteneği, sonrasında ona kitlelere öncü olma yeteneğini verecekti.
İşçinin haklarını değil sermayenin savunusunu yapmaya başlayan, hak gasplarına karşı artık tek söz etmeyen, giderek muhafazakarlaşmış, göçmen ve kadın işçilerin adlarının anılmadığı Amerikan Emek Federasyonu (AFL)’na karşı 43 grubun birleşmesiyle Dünya Sanayi İşçileri Sendikası (IWW) kuruldu. 1907’de Elizabeth de bu sendika içinde profesyonel anlamda çalıştı. Yıllar içinde Pennsylvania’da konfeksiyon işçileri, New Jersey’de ipek dokuma işçileri, New York’ta restoran işçileri, Minnesota, Washington ve Montana’da maden işçileri ile Massachusetts’te tekstil işçileri arasında mücadeleler örgütledi. Lawrence tekstil işçilerinin ya da Paterson ipek işçilerinin grevleri gibi büyük emek mücadelerinin olduğu dönemde ajitasyonu ve örgütçülüğünün gücü çok kez içeri alınmasına sebep oldu.
Neredeyse tüm hayatını işçi sınıfının örgütlü mücadelesi içinde kadın işçilerin örgütlenmesine adayan Elizabeth, 1964’te Sovyetler Birliği’ne yaptığı gezi sırasında rahatsızlanarak ölür. Kızıl Meydan’da 25 bin kişinin katıldığı bir törenin ardından vasiyeti üzerine Hay Market katliamında öldürülen yoldaşlarının yanına, Amerika’ya gönderilir.

EŞİT ÜCRETTEN OY HAKKINA; ORTAK MÜCADELE
Tek başına ücret talebi için değil, sendika yönetimlerinin ataerkil yapısını ve kadınların ihtiyaçlarına cevapsızlığını da eleştirdi. Hayatı boyunca kadın işçilerin örgütlenmesiyle ilgilendi, düzenli toplantılar yaparak kadınların kendi taleplerini işçi sınıfının talepleriyle birleştirmesi için mücadele etti. 1936’da Amerika Komünist Partisi’ne katıldı ve parti yönetiminde yer aldı. Ve hatta partinin yayın organı, Daily Worker’da bir kadın köşesi yazdı. II. Dünya Savaşı sırasında kadınlara için eşit işe eşit ücret ve işçi anneler için kreş kurulmasında önemli bir rol oynadı. Elizabeth sadece bir sendikacı değildi. O aynı zamanda kadınların doğum kontrole erişimi, oy hakkı için de çalışmalarını sürdürdü. İşçiler içindeki çalışmalarında da özellikle kadın işçilerle toplantılar düzenler, grevdeki işçilerin oluşturduğu komitelere kadınların katılması için uğraşır. Bu grevlerden biri de “Amerika’nın İpek Başkenti” sayılan, yaklaşık 70 bin işçinin çalıştığı Paterson’da yaşanan bir grevidir. Bu grevin tüm kentte yaygınlaşması ve insanların desteğini kazanabilmek adına düzenlenen bir mitingde Elizabeth, yüzlerce eylemcinin karşısında bir konuşma yapar. Bu konuşmasında çekilen fotoğraf; “Elizabeth nasıl bir kadındır?” diye baktığınızda karşınıza çıkacak ilk resim olacaktır.

GELELİM “EKMEK VE GÜL GREVİ”NE
Fabrika patronu 1912 Ocak’ında Massachusetts’te Lawrence tekstil işçilerinin ücretlerini düşürmek isteyince, işçiler greve çıktı ve fabrikada örgütlenme çalışmalarını bir süredir yürüten Dünya Sanayi İşçileri Sendikası bu grevde etkisini göstermeye başladı. Tarihe “Lawrence Teksil Grevi” olarak geçmiş olan bu grevde kadın işçilerin taleplerinin anlaşılmayacak yanı yoktu. Maaşlarında yüzde 15’lik bir artış, fazla mesaiye iki katı mesai ücreti ve haftalık 55 saatlik çalışma süresi.
Grevi bastırmaları, işçileri geri püskürtmek için, bugün olduğu gibi dün de fıtratında sermayeyi korumak olan şehrin güvenlik güçlerinin ipleri çözüldü ve 36 işçi tutuklandı. Ancak, bu olay işçilerin dayanışmasını kırmadı, aksine Amerika çapında bir kampanya başlatıldı ve grevci işçilere destek için paralar toplandı, işçiler ile aileleri için yemek dağıtım istasyonları kuruldu. Elizabeth ise grevcilerle görüşüyor, bir yandan da direnişi Amerika’nın şehirlerine yaymak için çalışıyordu. Kadın işçiler ücretlerini alamadıkları için çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma geliyordu. Elizabeth’in öncülüğünde, grevci ailelerin çocukları geçici süreliğine Amerika’nın çeşitli yerlerinde greve destek veren sosyalistlerin yanlarına gruplar halinde gönderildi. Ancak, ilk grup çocuğun gönderilmesinden birkaç gün sonra diğer bir grup tren istasyonundayken polislerin engeliyle karşılaştı. 30’a yakın kadın tutuklandı. Kadın işçileri örgütleyen Elizabeth, sendikasına yapılan bir suçlama üzerine şunu söyler; “IWW kadınları kavganın en önüne atmakla suçlanıyor. Bu doğru değil. Aksine, kadınlar geride tutulmamalı, çünkü doğası gereği kadın en önde hareket eder.”
10 haftalık grevin sonunda ise 20 bin grevci göçmen işçinin talepleri kabul edilir. İşçiler kendi dillerinde “Enternasyonal” marşını okuyarak bu zaferi kutlar. Grev boyunca yaptıkları eylemlerden birinde kadın işçilerin “Ekmek de istiyoruz gül de!” pankartıyla tarihe “Ekmek ve Gül Grevi” olarak geçer bu grev. Hem kadın işçiler, hem erkek işçilerin eşleri hem de Elizabeth gibi hayatını işçi sınıfının mücadelesine adamış genç bir kadın için bir okul olmuştur adeta. Ve bu grev kadın işçilerin gelecekteki mücadelelerine olduğu kadar, yazımızın başındaki dizelere de ilham verir...

ÖNCEKİ HABER

Diyarbakır'da gözaltına alınanların sayısı 17'ye yükseldi

SONRAKİ HABER

Güneşli günlere inancı sönmeyen bir kadının hikayesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...