Zaten kadınlar kim ki!
Kendisi de Sincan Organize Sanayi bölgesinde işçi olan Ayşe, evi fabrikaya dönüşen Sincanlı kadınlardan Zeynep’le tanıştırıyor bizi. Kadın İstihdam Paketi diye süslenerek önümüze çıkarılan güvencesiz çalışma paketinin hem kendisi için hem de Zeynep için ne anlama geldiğini anlatıyor.

Ayşe ÖZDEMİR
Güvenli bir işe ve geleceğe açılan kapılar nicedir kadınlara kapalı. Ülkemizde kadınların yarısından fazlası kayıt dışı, düşük ücretli, güvencesiz ve kuralsız çalışmak zorunda kalıyor.
Peki pek matah bir şey gibi sunulan Kadın istihdam paketi bize nasıl bir çalışma hayatı getiriyor? Buna en iyi cevabı Sincan’da yaşayan evde iş yapan iki çocuklu Zeynep anlatabilir.
Zeynep, iki yıldır aileye ek gelir kazanmak için Sincan Organize Sanayi’de bulunan bazı fabrikaların küçük işlerini yapıyor evinde. İşe önce ameliyat malzemeleri üreten bir fabrikanın steril bezlerini katlamakla başlamış, sonra hazır yemek fabrikalarına yaprak sarması yapmış, şimdi de mutfak poşetleri üretimi yapan dünyaca ünlü bir fabrikanın fırın poşetlerini katlama işini yapıyor.
Ev içi üretim son zamanlarda Sincan’da yaşayan kadınlar arasında yaygınlaşmış olmalı ki her mahallede bu işleri organize eden arabulucu bürolar açılıyor. Zeynep'in apartmanında bu işi yapan dört kadın var, mahalledeki sayının ise 70 civarında olduğunu tahmin ediyor. İşler arabulucu bürolara geliyor ve oradan mahalleli kadınlara dağıtılıyor...
“6’da uyanıyorum” diye anlatıyor Zeynep bir gününü. “Eşimi işe gidecek, kızım okula, kahvaltı falan... 8’den öğlen 11’e kadar poşet katlama işini yapıyorum sonra günlük ev işlerini hallediyorum oğlumu okula gönderene kadar. Saat 13.00 oluyor; kızımın okuldan gelme vakti, onunla ilgileniyorum. 15.00 gibi tekrar başlıyorum katlamaya, bir yandan akşam yemeği hazırlığı, 20.00’ye kadar böyle. Sonra yemek bulaşık derken saat oluyor 22.00. Televizyon karşısında gece 1, 2’ye kadar katlamaya devam...”
“Peki günde ortalama kaç poşet katlıyorsun, sana getirisi ne kadar?”
“Ortalama 500-800 arasında, aylık 200-300 lira arası bir gelirim oluyor. 1000 poşet 15 lira, sosyal güvence falan da yok. Mutfak parası falan diye idare ediyoruz. Bizim gibi ev kadınlarının fazla bir tercih şansı yok.”
“Neden Sincan organizede herhangi bir iş bakmıyorsun?” – “Çocuklar var, okulları var, evde yapmam gereken işler var. Çocukları güvenle bırakabileceğim emanet edebileceğim bir yer yok...” “Bu sorunlar çözülse bir fabrikada çalışırsın yani?” – “Tabii ki çalışırım. Sigortam, düzenli maaşım, servisim, her şeyim olur” diyor Zeynep, ama fabrikalarda çalışan biz işçi kadınlar açısından da durum pek çekici sayılmaz.
Günde 12 saat çalışma, hafta sonları dahil zorunlu mesailer, düşük ücretler, daha ucuza çalıştığımız için erkek işçilerin üzerimizdeki baskıları, tacizler, hakaretler, aramızdaki en ufak bir dayanışmada bile bizi çete olarak gören yöneticiler... Fabrikanın içinde olmak bir dert, olamamak başka bir dert yani.
Kadın istihdam paketi Zeynep’in hayatını, bu kuralsız, esnek, güvencesiz iş hayatını normal bir olaymış gibi “kadınlara istihdam” diye bütün kadınlara dayatıyor. Güvenceli bir gelecek istiyor kadınlar, eve hapsolmak değil. Ama zaten kadınlar kim ki! Onlara biçilen yer bu; evin kölesi, patronun kölesi olmak. Peki bu koşulları en iyi bilenler, evet kadınlar, siz söyleyin. Bu mu gelecekten beklentiniz?
Evrensel'i Takip Et