16 Kasım 2014 04:12

Zeytin

Zeytin ağacına yaşı sorulmaz derler. Ulu ağaç... Toprağın kıymeti ölüleri saklamasında değil can vermesinde, Aşık Veysel’in Kara Toprak şiirinde dediği gibi bir çekirdeğe dört bostan vermesinde.

Paylaş

Mehtap MERAL*

Ağaçların gölgesinde ya da deniz kenarında geçirilecek bir hayatın özlemini duyuyoruz birçoğumuz. Şehrin kalabalığından sıyrılıp daha sakin yerlerde yaşayacağımız günleri hayal ediyoruz. Emekli olup bir sahil kasabasına ya da bir köye yerleşsek, doğayla iç içe olsak, dinlensek. Oysa gitmek istediğimiz yerler de, yaşadığımız şehirler de korkunç bir ranta kurban ediliyor artık. 6000 tane zeytin ağacı hiç acımadan kesiliyor. Kuşların, böceklerin evi yok oluyor. Yakında gitmeyi hayal ettiğimiz o yerler de inşaatlardan ve çorak topraklardan ibaret olacak.
Büyük Tufan’da rivayete göre Nuh Peygamber tufan biraz durulunca geminin güvertesinden bir beyaz güvercin uçurur. Bu beyaz güvercin bir müddet sonra ağzında bir zeytin dalıyla geri döner. Böylece Nuh Peygamber tufanın bittiğini ve suların çekildiğini anlar. Bu yüzden ağzında zeytin dalı olan beyaz güvercin çağlar boyu barışın simgesi olarak anılır olmuştur. Zeytin ağacı da hep kutsal kabul edilmiştir.
Zeytin ağacına yaşı sorulmaz derler. Ulu ağaç... Toprağın kıymeti ölüleri saklamasında değil can vermesinde, Aşık Veysel’in Kara Toprak şiirinde dediği gibi bir çekirdeğe dört bostan vermesinde. Daha fazla para, hırs yüzünden ne çekirdeği görüyor gözleri ne de bostanı. Oysa doğa uyarıyor bizi artık. Kuzey ormanları yok ediliyor. Zavallı domuzlar Boğaz’ı yüzerek geçiyor. Ağaçlarını kesmişler, doğal ortamları bozulmuş. Karaya çıkan domuza önce araba çarpıyor sonra bir yalının bahçesine sığınıyor. Şimdilik domuzların başına gelenlerin insanoğlunun başına gelmesine az kaldı. AVM’lerin, bilmem kaç odalı evlerin bizi bir zeytin tanesi kadar yaşatmayacağını anladığımızda denizden çıkıp arabanın çarptığı domuzlar gibi kalakalacağız ama çok geç olacak.
Yırcalılar ölü zeytin ağaçlarının hasadını yapmaya çalışırken, birileri Validebağ Korusu’ndaki ya da başka bir yerdeki ağaçları kesmenin planlarını yapıyor. Birileri ağaçların başında nöbet tutarken birileri nöbet tutanlara öfkeyle saldırıyor. Sanırım kin, öfke hiçbir dönemde insanı da aşıp bütün canlılara yönelecek kadar büyük olmadı. Ağaçların bile Yahudi olduğunu iddia eden bu nedenle kesilmesinin doğru olduğunu savunan şuursuzlar var. Yakında karşımıza Alevi, Kürt, Ermeni olduğu için öldürülen ağaçlar, çiçekler çıkarsa şaşırmayacağız çünkü bu yalanlar, bu kin birilerini susturuyor. İçki masalarına meze oluyor dediklerinde daha az zeytin ağacının olması birilerini incitmiyor. Arınç “Dağ taş zeytin dolu bize enerji lazım” diyor, oysa dağ taş ölüm, öfke, kin dolu ve önce insanlık lazım size.
Haydar Ergülen “Zeytin” şiirinde
 “… hiç kutsalınız yoksa kardeşlerinize bakın, kardeşlerim!
Kardeşlik yokluk kadar kutsaldır” der
Siz,  zeytin ağaçlarının kardeşliğini kaybettiniz. İflah olmazsınız artık. Ölü zeytin ağaçları bir gün sizden hesap soracak. Ve belki bir gün biz de Nuh Tufanı’ndaki gibi yaşayan zeytin ağaçlarından anlayacağız bu korkunç tufanın artık bittiğini.

*Müzisyen/Şair
[email protected]

ÖNCEKİ HABER

Bastığınız kara toprak, boyunuzu aşar bir gün

SONRAKİ HABER

Zeytinin kadim bilgisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...