24 Ekim 2014 06:00

Çıplak ayaklı çocuklar ve yanmış çocuk ayakkabıları

Fatma KESKİNTİMUR
Antep

Kobanê’ye dönük IŞİD saldırılarını protesto etmek ve Kobanê halklarıyla dayanışmak üzere düzenlenen eylemlere, yurdun dört bir yanında devletin kolluk güçleriyle birlikte IŞİD, Hizbullah gibi örgütlerin sempatizanları ve ırkçı gruplar tarafından saldırılar düzenlendi. Antep de bu saldırıların yaşandığı illerden biriydi ve 5 kişi hayatını kaybetti. Zihinde kalan fotoğraf, ellerinde sopa, bıçak, sallama, balta ve ateşli silah sınıfından farklı türde silahlarla Kürt mahallelerine saldıran, yakıp yıkıp, evleri de hedef almaktan çekinmeden hareket eden bir kalabalık. Fotoğrafın her karesinde açıkça anlaşılan polis desteği…

Bir haftadır sakin görünen Antep’te, özellikle olayların yaşandığı mahallelerde, orada yaşayanların düşüncelerini sorduk. Birçoğu kameraya konuşmaktan, görüntü ya da ismini vermekten çekinse de sohbet arasında anlatıyorlar isyanlarını: “Bizim suçumuz neydi?​” Sonra art arda sıralanıyor cümleler, “Evimiz gaza boğuldu”, “Ellerinde silahlar vardı”, “Çok korktuk kaçmak için bile çıkamadık dışarıya”… Bunlar mahallelinin ağzından iki geceyi anlatan ifadeler. Çocuklar bile gaz kokusunu tarif ediyorlar, kimisi halen korkuyor belli, “Abla neden bize saldırıyorlar?​” diye soruyor. Bir diğeri “Ben biliyorum, bunlar IŞİD” diye yanıtlıyor çocuğu, kendisi de çocuk…

PROVOKASYON OKULLARDA BAŞLADI

Saldırıların gerçekleştiği gün okullarda başlayan provokasyonu öğretmenler anlatıyor: “Aşağıdaki okula bomba atıldığı söylendi, aradık hemen, yok öyle bir şey. Biraz sonra yukarıda bir başka okuldan bizi aradılar, ‘Okulunuzu yakmışlar’ diye. Zaten o sırada veliler çocuklarını almak için okullara akın etmişti çok-tan.” Çok tehlikeli bir oyun oynandığını belirten öğretmenler, söz konusu mahallelerde halen çocukların güvenle okula gelemediklerini, yaşadıkları travmayı henüz atlatamadıklarını belirtiyorlar.

YARDIMLAR YANDI

Olayların başladığı ilk gün yakılan DBP Şahinbey ilçe binasını geziyoruz. Tamamen yanmış bir mekanda alevlerden geriye ancak yarısı okunan kitap kapağı ile birkaç çocuk ayakkabısı parçası takılıyor gözümüze. İlçe Başkanı Ali Şimşek anlatıyor, “Bunlar, Suruç’a gönderilmek üzere toplanan yardım malzemeleriydi.”
Suruç’ta onlarcasına rastladığımız Kobanêli çocukların çıplak ayakları geliyor aklımıza, toplanan yardımların arasında yarısı yanmış çocuk ayakkabıları içimizi burkuyor… Halkların kardeşleşmesi için kurulan umut yolunu boğmaya yeter mi bu alevler diye düşünüyoruz, İlçe Başkanı Şimşek yanıtlıyor soruyu: “Biz, olayların öncesinde de, hiçbir Kobanê’ye destek eyleminde şiddete başvurmadık. Hep bir dayanışmayı ördük. O nedenle yaşananların, iki karşıt grubun, Kürtlerle Türklerin çatışması gibi gösterilmesi doğru değil. Burada ellerinde her türlü silahla saldırıya geçmiş bir grupla onları açıktan desteklediği belli olan polis vardı. Sonuç olarak 5 kişi yaşamını yitirdi ve asıl önemli olan da budur. Herkese görev düşmekte şimdi, herkes bir daha böyle olayların yaşanmaması için üzerine düşeni yapmalı.”

YARALIYI TAŞIYANA DA GÖZALTI

Fırat Mahallesi’nde bir esnafla konuşuyoruz. Önce tereddütle bizi tanımak istiyor, sonrasında isimlerini vermemek kaydıyla olayların yaşandığı geceyi anlatıyor. “Bizim işler bayram ve sonrasındaki hafta, tatildir. Dükkanda kepenkler kapalı halde oturuyordum, sesleri duydum. Önce bir bakmak istedim sonra silah sesleri duyunca içeride kaldım. Burada çok sayıda Suruçlu oturur, silahlarla dolaşıp rast gele ateş eden grup bir yandan da Suruçlulara, Kürtlere ağza alınmayacak küfürler ediyorlardı. Yine de çıkıp karşılık vermedi çoğu.” Yaşadığı dehşeti bu sözlerle anlatan atölye sahibi kapı komşularının başına gelenleri de şu sözlerle anlatıyor: “Burada bir yaralı vardı. Karşıdaki evde arabayı görünce, adamı ikna edip yaralıyı hastaneye götürmesi istendi. Korkmasına rağmen sonuçta dayanamayıp aldı yaralıyı, aracıyla götürdü. İşte daha hastaneye ulaşamadan başlamış sorun, önce yolunu kesip geçmesine izin vermiyor polis. Sonrasında da gözaltına alıyor. Şu anda şartlı serbest bırakılmış, karakola gidip imza atıyor. Suçu da bir insanın hayatını kurtarmak!”

‘POLİS GÜVENLİĞİM YOK DİYOR’

Antep’te yaşanan olayların ardından İHD’nin hazırladığı raporda da gündeme gelen Güzelvadi’deki eve gidiyoruz. 15 kurşun isabet etmiş evin çeşitli yerlerine. Evdekiler kasıtlı olduğundan emin.

Reşit Taş adlı yurttaşın evinde yaşananlar, Antep’teki olayların hiç de öyle rast gele bir öfkeyle meydana gelmediğini anlatır nitelikte. “Bizim evimize ateş açıldığında polisi arayarak durumu bildirdim. Fakat suratıma telefon kapandı.” Önce evin alt katında işletilen internet cafeye isabet eden kurşun izlerini görüyoruz, bir tanesi, koltukta biri otursa tam kafasına gelecek noktadan girmiş. Evin duvarlarında ve camdan içeriye giren çok sayıda kurşun izi daha var. Oğulları gerilla olan iki Kürt ananın isyanını dinliyoruz, “Biz Kürdüz, köyümüzde de koymadınız, geldik buralara. Şimdi nereye gidelim. Niye bize ettiğiniz bu zulüm!” Askerden izne gelen oğlu karışıyor söze ve anlatıyor, “Ertesi gün karakola gidip şikayetçi oldum, durumu anlattım. Aldığım cevap neyin ne olduğunu anlatıyor aslında “Biz şimdi gelemeyiz, orada güvenliğimiz yok.” Onca kurşun isabet etmiş bu ev için halen bir inceleme yapılmış değil. Aile, Türk komşularının gelip “geçmiş olsun” diyerek, üzüldüklerini belirttiklerini anlatıyor. Hemen ardından da ekliyorlar “Bu nasıl kardeşlik?​”

OLAYLAR POLİSİN DESTEĞİYLE GERÇEKLEŞTİ’

Olayların başladığı ve saldırgan grubun toplanarak harekete geçtiği söylenen Ocaklar Karakolu yakınında bir esnafla konuşuyoruz. “Her şey çok açıktı, polis gözetiminde saldırdılar” diyor ve hemen önündeki caddede tanık olduklarını anlatıyor. “Birkaç gündür süren Kobanê’ye destek eylemleri için toplanan gençlere önce polis saldırdı. Burada her yana gaz sıkarak gençleri ara sokaklara dağıtmıştı ki arkadan bu elleri silahlı kalabalık görüldü. O anda anladık polisin kimler için yol açtığını. Bu cadde Vatan Mahallesi’ne, DBP binasının olduğu yere çıkar. Kalabalığın karakol önünde toplandığını herkes gördü. Ellerinde tabanca, pompalı tüfek, satır, çivili sopa, kılıç hatta baltalar vardı. ‘Ya Allah Bismillah Allahuekber’ sloganlarıyla akrep araçlarının üstüne çıkıp bayrak şov yapacak kadar kendine güvenen bir kalabalıktı. Bir yandan polis Kürt gençlerin sokak aralarından çıkmasını engellemek üzere gaz sıkıyordu, bir yandan da bu kalabalık sağa sola rastgele ateş ediyordu. Polisin açtığı yoldan Vatan’a doğru rahatça ilerleyen grubun orada yaptıkları da artık herkesçe malum. İlçe binasını ateşe verdiklerinde de en azından yangını söndürmek isteyenlere yine polis gaz bombasıyla karşılık verdi. Daha açık nasıl destek verilir ki?​”

Evrensel'i Takip Et