06 Eylül 2014 19:02

Korkuyla değil umutla bakan gözler için...

Elimizden gelen herşeyi yapmalıyız. Bize en yakın yardım toplama merkezlerine, özellikle çocuklar için evimizdeki giysileri, kuru gıda ve çocuk bezlerini oraya ulaştırmalıyız. Çünkü şu anda en çok bunlara ihtiyaçları var. Umutla ve korkuyla bakan küçücük gözlerin sevinçle ve güvenle baktığı bir gün yaratmalıyız.

Korkuyla değil umutla bakan gözler için...
Paylaş

İnsanoğlunun varoluşundan beri Doğu toplumları arasında sürekli bir savaş süregelmekte. Bu savaş kimi zaman petrol savaşı, kimi zaman etnik savaş ve sebebi anlam ifade etmeyen kanlı çatışmalar şeklinde karşımıza çıkıyor. Oysa dünya o kadar güzel ki... Kadınların zenginliğini fark etmek istemeyen ve tüm gücü elinde bulunduranlar bu dünyayı diğer insanlar için adeta cehenneme çeviriyor. Tıpkı İslam adına savaştıklarını düşünen  İŞID terör örgütü gibi... Yakıyorlar, yıkıyorlar ve kendilerinden olmayan hiç kimsenin yaşamasını istemiyorlar. Ellerindeki silahlarla genç, yaşlı, kadın, çocuk dinlemeden Ezidiler karşısında tarihin en büyük insanlık suçunu işliyorlar. Bu dünyada Ezidi olmak suçmuş gibi IŞİD insan avına çıkıyor Irak sınırında.
Bu savaşın en ağır yükünü yine kadınlar ve çocuklar çekiyor. Türkiye sınırına sığınıp yardım elinin kendilerine uzanmasını umut dolu gözlerle bekleyen Ezidi aileler için hiç kolay değil günlerce, kilometrelerce yol yürümek. Kucağında çocuklarıyla hatta bir umut yanında geçim kaynağı hayvanlarıyla ayaklarında yırtık ayakkabılar ile… Şimdi biz kadınlar olarak bu insanlık dramına seyirci kalabilir miyiz?
Kalamayız.. O yüzden yardım elimizi uzatmalıyız. Elimizden gelen herşeyi yapmalıyız. Bize en yakın yardım toplama merkezlerine, özellikle çocuklar için evimizdeki giysileri, kuru gıda ve çocuk bezlerini oraya ulaştırmalıyız. Çünkü şu anda en çok bunlara ihtiyaçları var. Umutla ve korkuyla bakan küçücük gözlerin sevinçle ve güvenle baktığı bir gün yaratmalıyız.
 

Nezahat YILDIZ/Kocaeli

Savaş bitsin, anaların gözyaşı dinsin!

Yaşananları televizyondan ve gazeteden takip ediyorum. Suriyede, Rojava’da Türkmenlerin, Ezidilerin yaşadıkları bana çok korkunç geliyor. Özellikle kadınların ve çocukların yaşadıkları beni çok etkiledi. Benim de iki tane çocuğum var. Kadınların ve çocukların sınırın öte tarafından gelip ülkemize sığınmak zorunda kalmaları, sınırlarda bekletilmeleri içimizi acıtıyor.  İnsanlar sınırımızın az ötesinde katlediliyorlar. Etnik ve dinsel kimliklerinden çok insan olmaları önemli. Devletimiz ise bu duruma resmen sırt dönüyor. Kamplarda ne koşullarda yaşadıklarını görünce kendi çocuklarımın geleceği için endişeleniyorum.
Öncelikle kadın, sonra anne olarak neler yapabileceğimi düşünürken başlatılan yardım kampanyasından haberim oldu. Elimden geldiğince hem kendim yardım etmeye çalıştım hem de çevremi bu kampanyaya dahil etmeye çalıştım. Yaşadıkları topraklardan ölüme gönderilir gibi göçe zorlanan ülkemize sığınan halkların bütün ihtiyaçlarını tamamen karşılayamayız biliyorum. Fakat en azından Kocaeli’den elimizin yettiğince yardım etmeye çalışıyoruz. Bebeğine yedirecek bir lokma ekmek bulamayan anneler var kurulan kamplarda. Bir anne olarak nasıl bir acı olduğunu tahmin edebiliyorum. Bu zulmün bir an önce son bulmasını istiyoruz. Katlimanın yaşandığı topraklardaki zulmün son bulmasını istiyoruz.
 

Kani Gültekin/KOCAELİ

ÖNCEKİ HABER

Savaşa ve katliama karşı haydi dayanışmaya!

SONRAKİ HABER

Kamera kaydı bile tecavüzcüyü tutuklatamadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...