04 Ağustos 2014 13:30

O zaman neden birlikte olmayalım ki?

Nasıl ki “ailenin kutsallığı” diye diye sessizce şiddete boyun eğmesi salık veriliyorsa kadınlara, her türlü sömürü ve şiddeti normalleştirmeye çalışan patronlar da “biz bir aileyiz” diyor her fırsatta...

O zaman neden birlikte olmayalım ki?
Paylaş

Zeliha GÜREL
Kayseri Kadın Dayanışma Derneği

Kayseri, sanayinin geliştiği, hem sosyal hayata hem de çalışma hayatına erkeklerin çok fazla hakim olduğu büyük ama kapalı bir şehir. Zaten hep birilerinin “kalesi” olarak bilinir. O kale kapıları da kadınların üzerine kilitlidir. Ve kimbilir o kapılar ardında neler neler yaşanır da kadınlar dile gelip anlatamaz.
Tüm Türkiye’de 20 Temmuz günü kadınların eş zamanlı olarak farklı illerde yapacağı “Kadın cinayetleri durdurulsun, Meclis olağanüstü toplansın” talepli eylemi Kayseri’de de yapabilmek çok önemliydi bizim için. Üç beş kadın kent meydanına çıkıp sözümüzü söylemek önemliydi elbet ama bizim için daha da önemlisi olabildiğince fazla mahalleye, fabrikaya ulaşmak, olabildiğince çok kadınla kadın cinayetlerini tartışmaktı. Kayseri Kadın Dayanışma Derneği olarak çalışma yürütürken  pek çok kadınla yüz yüze buluşma, paylaşma, konuşma imkanımız oldu. Gördük ki kendileriyle ilgili her meseleyi tartışmaya aç Kayserili kadınlar. Ve Türkiye’nin dört bir tarafında olduğu gibi şiddet, taciz , tecavüz, olaylarının sık yaşandığı bir yer olmasına rağmen kol kırılır yen içinde kalır fikri çok baskın olduğu için bu konuların yüksek sesle tartışılıyor olması bir yandan da şaşırtıcı geldi kadınlara.

BİR ‘AİLE’ BİR KADIN !
Çok uzak örneklere gitmeden Kayserili Melek Aksu’nun yaşadıklarını hatırlayalım. İki çocuk annesi işçi Aksu, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan iş yerinde şefinin şiddetine maruz kalmıştı. Patronun şefi koruduğunu, şikayette bulunduğu karakolda da polisin patronu koruduğunu, olayla ilgilenmediğini söylemişti Melek Aksu.
Melek ablanın yaşadığı olay ilk kez karşılaştığı bir şiddet örneği değildi. Sürekli kadınlara dayatılan “Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın aile ayakta kalmalı” kuralı yüzünden geçen mutsuz yıllarına son verip boşanmaya karar veren  Melek abla bir “dul” olarak çok şeye direnmek zorunda kalmıştı. Çalışmaya başladıktan sonra bir kadın olarak yer edinme çabasının sancılarını ezilerek, sömürülerek, aşağılanarak çekmişti. Sonuçta o ‘kutsal’ı bozmuş ailesiz bir kadındı. Etrafındaki bütün erkekler, patronu, şefi, iş arkadaşı ona söz söylemeyi ve şiddet uygulamayı reva görür gibiydi, bu kadar birbirini koruduklarına göre! O ise bu şiddet karşısında susmadı, yaşadıklarını dernekle paylaştı. Dernek de ona, şiddet gördüğü işyerinin önüne dikilerek ve aslında o civardaki bütün işyerlerinde çalışan kadınlara “ezilmeyin, şiddet karşısında yalnız değilsiniz” mesajı verdi. Nasıl ki “ailenin kutsallığı” diye diye sessizce şiddete boyun eğmesi salık veriliyorsa aile içinde kadınlara, her türlü sömürü ve şiddeti normalleştirmeye çalışan patronlar da “biz bir aileyiz” diyor her fırsatta. Bunu kadınlarla konuşmak, Kadın Bakanlığının ismini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak değiştiren devlet politikasının bize aslında neyi dayattığını da tartışmak için çıktık yola.

KADIN İSTERSE…
“Bir kadının daha ölmesine tahammülümüz yok” başlıklı bildirilerimizle  fabrika önlerinde, mahallelerde birçok kadınla sohbet etmeye, tartışmaya çalıştık. Onlara ulaşmak bize de çok şey kattı. Kadınlar için bu meselenin artık bıçağın kemiğe dayandığı bir yerde olduğunu daha yakından gördük. Umutsuz başlayan konuşmalar, “kadın isterse..” diye başlayan cümlelerle bitti. Ne yapılabilir noktasındaki belirsizlik eylem ve sonrasına dair planlara dönüştü. Bu durum “Meclisin acilen toplanması gerekiyor” talebimizi daha ayrıntılı tartışmamıza, Aile Bakanlığı’nın yaşanan kadın cinayetlerinde durduğu yeri hep birlikte sorgulamamıza vesile oldu. Keza sadece Haziran ayında 17 kadın öldürülmüştü ve Meclis kılını kıpırdatmıyordu.
Konuştuğumuz kadınlar Kayseri’de kadınlar için çabalayan bir derneğin olmasına hem şaşırıp hem de mutlu oldular... İletişime geçeceğimiz bir sürü kadını tanıyarak ayrıldık yanlarından..
20 Temmuz sabahında buluşup dövizlerimizi, pankartlarımızı, basın metnimizi hazırladık.
Açıklamamızı yapacağımız alanda toplanıp bütün Kayserili kadınları basın açıklamamıza davet ettik. Açıklamayı yaparken birçok kadının hevesle yanımıza gelmesi Kayseri’de kadınlarla birlikte çok şey yapacağımızı hissettirdi. Eylemden sonra kadınlarla bol hedefli bir dertleşme de gerçekleştirdik. Sorunlarımız, taleplerimiz çoktu, hikayelerimiz benzerdi. “O zaman neden birlikte olmayalım ki?​” dedik. Ve birlikte daha güçlenip yeni kazanımlar elde edeceğimizin inancıyla ve de bir sonraki buluşmanın heyecanıyla ayrıldık..

ÖNCEKİ HABER

Kadınların ortak sözü var

SONRAKİ HABER

Öyle olmasaydı her gün kadın öldürmeye cesaret ederleri miydi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...