29 Haziran 2014 07:49

Adaletsiz kalkınmanın başkenti Artvin

İstatistikler yalan da söyler, ama varsın söylesinler. Bazen yalanın takibi konuşulmayan bir gerçeğin ortaya çıkışıdır. Son zamanlarda gördüğüm en çarpıcı istatistik, Türkiye’nin en az nüfuslu 6. ili olan Artvin’in kamu yatırımlarından aldığı paya ait.

Adaletsiz kalkınmanın başkenti Artvin
Paylaş

Sinan ERENSÜ*

İstatistikler yalan da söyler, ama varsın söylesinler. Bazen yalanın takibi konuşulmayan bir gerçeğin ortaya çıkışıdır. Son zamanlarda gördüğüm en çarpıcı istatistik, Türkiye’nin en az nüfuslu 6. ili olan Artvin’in kamu yatırımlarından aldığı paya ait. 2012 yılında 849.704.000 TL ile Artvin; Ankara ve İstanbul’dan sonra en çok kamu yatırımı çeken il olmuş. Yani yüzde hesabına vuracak olursak, devletin harcadığı her 1000 liranın 40’ı, ülkedeki 1000 kişiden sadece 2’sine ev sahipliği yapan Artvin’e aktarılmış. Ne kadar da güzel, değil mi?
Üstelik bu çarpıcı rakam, sadece 2012 yılı ile sınırlı da değil. Artvin, 2002-2012 arası 10 yıllık bölümde, kişi başına düşen kamu yatırımları bakımından açık ara en şanslı il. Devlet bu dönemde her vatandaşa yıllık ortalama 387 TL yatırım yapmış, Artvinlilerin payına ise yılda tam tamına 2811 TL düşmüş. Yani, 2002’den beri, Türkiye ortalamasının 7 katı bir ilgiye mazhar olmuş Artvinli... Devletim, hükümetlerim sınır şehridir, gözden ıraktır, nüfusu azdır, yolu izi dağlıktır, hepi-topu 2 vekili vardır dememiş Artvin’i yatırıma boğmuş...
Ancak Artvin’in Laz’ı, Hemşin’i, Gürcü’sü, Poşa’sı, Türk’ü bu yatırımların, bu büyük kalkınma hamlesinin değerini bilememiş olacaklar ki rızıklarını İstanbul ve Bursa başta olmak üzere büyük şehirlerde aramaya devam etmişler. Bugün Artvin kütüğünün %64’ü Artvin dışında ikamet ediyor. Kamu yatırımlarının zirve yaptığı dönemde Artvin nüfusunun hem azalmaya hem yaşlanmaya devam ettiğini görüyoruz. Örneğin, 2007-2012 yılları arasında yatırım şampiyonu olan Artvin, yılda ortalama ‰5,4 nüfus kaybetmeye devam etmiş. Elbette böylesi bir kalkınma hamlesinin olumlu etkilerinin görülmesi zaman alabilir diyenler çıkacaktır. Ancak nedense TÜİK dahi bu iyimser bakış açısına katılamamış; 2023 yılına kadar Türkiye nüfusunun %10 artacağını tahmin ederken, Artvin nüfusunun ise, bu eğilimin tersine, %3 küçüleceğini öngörmüş.
Peki bunca yatırım, tüm bu kalkındırma çabası nasıl oluyor da Artvinliyi yerinde tutamıyor? Bu yaman çelişkinin sebebini elbette Artvinlinin kadirbilmezliğinde değil; kamu yatırımının çeşidinde ve Türkiye’de kalkınma olarak adlandırılan şeyin niteliğinde aramamız lazım.
Artvin’in yatırım ve kalkınma listelerinin zirvesinden inmemesinin yegâne sebebi, ona karakterini veren güçlü akarsuları, her köşe başında boy gösteren dereleri, onların aşındırdığı derin vadileri ve altlarında çeşitli cevherler barındıran dağları. Kamu yatırımlarının odağında, tüm bu doğa zenginliğinin biricik sembolü Çoruh Nehri bulunuyor. Sovyetler yıkılana kadar maraz çıkartmasın diye dokunulmayan bu sınır aşan akarsu, 1990’lı yıllardan itibaren yatırımların odağı haline geldi. Muratlı Barajı 2004, Borçka Barajı 2005, Deriner Barajı 2012 tarihinde açıldı. Bayburt, Erzurum ve Artvin boyunca dünyanın en hızlı akarsularından olan Çoruh Nehri üzerinde planlanan 13 barajın 6’sı Artvin içinde yer alıyor. Artvin’e akan rekor meblağdaki yatırımın adresi de işte bu barajlar. İle gelen yatırımın yaklaşık %90’ı bu barajların inşasına, baraj altında kalan köylerin ve tarım arazilerinin kamulaştırma bedellerine ve baraj göllerinin yuttuğu otoyolların ve viyadüklerin yeniden yapımına harcanıyor. Bu dev yatırımlar  büyük şehirlerde AVM’leri aydınlatmaya, eskimiş enerji yoğun sektörlere güç vermeye, pek çok önemsediğimiz büyüme rakamlarını arttırmaya katkı sağlarken, yükseldikleri coğrafyanın insanını memleketinde tutmayı bile başaramıyor. Kısa süre için görece az sayıda insana oldukça düşük profilli işler yaratan bu yatırımlar, bırakın uzun vadeli istihdam yaratmayı, bölge coğrafyasını darmadağın ederken iklimi nemlendiriyor, tarım alanlarını ve ürün çeşitliliğini daraltıyor ve haliyle bölgenin insansızlaşmasına hız kazandırıyor.
Artvin’i insansızlaştıran ve ekolojik yıkıma sebebiyet veren bu saldırgan kalkınma ve yatırım furyası ne sadece kamu yatırımlarından ne de büyük barajlardan ibaret. Büyük barajların kimisi DSİ gözetimindeyken, görece daha karlılarını Doğuş Grubu ve adını hepimizin ezberlediği Limak-Cengiz-Kolin triosu yapıyor. Küçük HES’leri de göz önüne aldığımızda Artvin’de planlanan HES sayısı 124; bu Artvin’i Trabzon’un ardından il başına düşen HES sayısında ikinciliğe yerleştiriyor. Artvin enerji kadar madencilik sektörünün de göz bebeği. Artvin merkezini tehdit eden ve 20 yıllık bir mücadele neticesinde faaliyete sokulamamış olan, şu sıralar Cengiz Grubu’na ait maden lisansı bölgede sayısı yüzleri bulan maden arama izinlerinden sadece biri ama en önemlisi. Artvin’in de bir parçası olduğu Doğu Karadeniz (TR90) verilerine göre bölgeye gelen özel sektör yatırımının %77,4 gibi önemli bir kısmı enerji ve maden sektörlerine ait.  
Hopa’da deniz kenarından başlayıp Borçka’dan geçen, hemen ardından Artvin merkeze uzanan, oradan Yusufeli’ne ve nihayetinde Erzurum il sınırına dayanan yol Doğu Karadeniz’i Anadolu’ya bağlayan üç-dört ana akstan biri ve hiç mübalağasız Türkiye’nin en ilgi çekici rotası. Birkaç saat içinde kat edilebilen bu yolda tropikal iklimin hüküm sürdüğü Kaçkar ve Karçal eteklerini, ılıman Artvin ve Barhal vadilerini, çorak ama etkileyici Yusufeli yamaçlarını ve akabinde haşmetli Erzurum yaylalarını peşpeşe tecrübe etmek mümkün. Eğer kulak kabartırsanız, dört beş farklı lisana da rast gelebilir, mozaik kelimesinin mecazi anlamı üstüne kafa yorabilirsiniz. Ancak, Artvin coğrafyası giderek artan bir hızla bir şantiye görünümü alıyor. Artvinlilerin tutkuyla bağlı oldukları, diğer yandan da yaşamlarını yüzyıllardır zorlaştıran coğrafya şimdilerde birbiri ardına gelen kalkınma hamleleriyle fethediliyor. Ama, şu ironiye bakın ki, fethedilen coğrafya Artvinliyi değil, yatırımcıyı ve yatırımın dolaylı olarak aydınlattıklarını kalkındırıyor. İşin trajikomik tarafı ise, tüm bu göz kamaştıran enerji yatırımlarının ev sahibi niteliğindeki Artvin’de kişi başına elektrik tüketimi tatbikî Türkiye ortalamasının oldukça altında ve il, ısıtma sistemi kat kaloriferi olan hane halkı oranı bakımından 81 il arasında sondan 13. sırada. Bu barajlar, viyadükler, köprüler, madenler Yeni Türkiye’nin göstergesi ise, Yeni Türkiye’de de kalkınma eşitsiz ve adaletsiz tecelli ediyor. 

*Minnesota Üniversitesi/Doktora Öğrencisi

ÖNCEKİ HABER

‘Yolun Uzun Olsun…’

SONRAKİ HABER

Bir Artvin Masalı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...