10 Haziran 2014 07:30

FIFA, hem paralel devlet hem parazit

Dosyamızın ilk günkü konuğu Jules Boykoff, Dünya Kupası ve Olimpiyatlar gibi mega organizasyonların karakterine ilişkin önemli bir tespitte bulunuyor. Boykoff, 'Paralel-devlet' ve 'Parazit' olarak tanımladığı FIFA ve IOC’nin Oyunların masraflarını halka mal ederken, kâra kendisi ve şirketlerin el koyduğu bir sistem yarattığını belirtiyor.

FIFA, hem paralel devlet hem parazit
Paylaş

Mithat Fabian SÖZMEN

Dosyamızın ilk günkü konuğu Jules Boykoff, Dünya Kupası ve Olimpiyatlar gibi mega organizasyonların karakterine ilişkin önemli bir tespitte bulunuyor. Boykoff, “Paralel-devlet”(Hayır, Gülen Cemaatini hiç duymadı) ve “Parazit” olarak tanımladığı FIFA ve IOC’nin Oyunların masraflarını halka mal ederken, kâra kendisi ve şirketlerin el koyduğu bir sistem yarattığını belirtiyor. Boykoff, bu düzeni “Kutlama Kapitalizmi” olarak adlandırıyor.

Dünya Kupası ve Olimpiyatlar büyük bir karnaval olarak lanse ediliyor. Ancak bu büyük karnaval son yıllarda nerede düzenlendiyse beraberinde protesto gösterilerini de getirdi. İnsanları bu organizasyonlara karşı öfkelendiren nedir?
Birçok sebepten bahsedebiliriz ancak öne çıkan iki nedenden biri harcanan para.  Yalnızca birkaç hafta sürecek bir mega organizasyon için harcanan paralarla neler yapılabileceğini düşünmek için beyin cerrahı olmaya gerek yok. Bir başka sebep de hükümetlerin bu Oyunları güvenlik kuvvetlerinin para makinesi haline getirmesi. Normal bir siyasi atmosferde asla edinemeyecekleri miktarda silahı, güvenlik fenomenine sığınarak elde edebiliyorlar. Ve nihayetinde bu devasa organizasyonların güvenliğini sağlama adı altında kamusal alanın militarize edildiğini görüyoruz. 2012 Londra Olimpiyatları’nda veya şu aralar Brezilya’da olduğu gibi insanlar bir anda etrafta yepyeni silahlarla donanmış askeri birlikleri görünce “Ne oluyor ya hu burada” diyorlar. Bence öfkeyi yaratan en önemli iki gerekçe bunlar.

Bugüne kadar bu mega organizasyonların aleyhine pek çok protesto gördük belki ama Brezilya’daki kadar büyüklerini hiç görmemiştik. Brezilya’yı bu konuda istisna yapan nedir?
Öncelikle şunu söylemeliyim ki Brezilya’da aktivistler çok doğru bir adım atarak erken örgütlendiler ve sık sık sokakta varlıklarını hissettirdiler. Dünya Kupası ve Olimpiyatlar gibi lehte propagandanın çok yaygın, yerleşik olduğu bir alanda başarının sırrı bu. Brezilya’da daha büyük bir hareketin parçası olan ve örgütlü şekilde harekete geçmiş çok sayıda grup var. Şimdi onlar bu özel konunun etrafında bir araya gelebildiler. Bu da Dünya Kupası ve Olimpiyatlar gibi organizasyonların karakteriyle alakalı. Bunlar o kadar devasa organizasyonlar ki adım attıkları her yerde nüfusun çoğunluğunu ister istemez rahatsız etmeyi başarıyorlar. Çevreciler, harcamalardan rahatsız olanlar, kent hakkını savunanlar vs. Organizasyon çok büyük ve herkesi etkiliyor. Aynı zamanda oyunların popülerliği sebebiyle tüm dünyanın gözü de üzerinizde olduğu için bu eylemler normalden çok daha fazla görünür olabiliyor. Brezilya’da insanlar kendileri gibi başkalarının da sokakta olduğunu gördü ve bu eylemleri kitleselleştirdi. Müthiş bir momentum yakalandı.

Peki bu bir anti-spor hareketi mi?
Brezilyalı eylemcilerin mesajlarındaki bütünlük çok etkileyici. Kesinlikle milli takımlarının başarısızlığını istediklerini düşünmüyorum, bu asla bir anti-spor hareketi değil. Bence bu onlar için önemli bir avantaj ve süreç ilerledikçe de bu avantajın önemi daha da ortaya çıkacak. Dediğim gibi bütünlüklü bir mesajları var ve bu eylemlerinin medya tarafından spor düşmanı olarak yaftalanmasını imkansız kılıyor ki bugüne kadar protestolara karşı hep böylesi bir tavır alındığını gördük. Brezilyalıların verdiği ders önemli: "Sporu takdir edin ancak FIFA ve IOC’nin ülkenize, şehrinize gelip ne isterse yapmasına ve sonra da çantalar dolusu parayla uçup gitmesine tepki gösterin."

Brezilya’daki bu momentum, bundan sonraki Oyunlara da yansır mı? 2018 Dünya Kupası’na ya da 2020 Olimpiyatları’na örneğin...
Yansıyabileceğini düşünüyorum. FIFA’nın bu tip organizasyonları demokratik olarak daha geri ülkelerde düzenleme gibi bir tercihi var. FIFA Genel Sekreteri Jerome Valcke bunu geçtiğimiz yıl hiç çekinmeden açıklamıştı. Sen de yakından takip ediyorsun, 2022 Kış Olimpiyatları’na aday olan birçok kent, konuyu halkına danıştı ve referandumlar sonucu pek çoğu adaylığını geri çekti. Tahminde bulunmaya çok meraklı olduğumu söyleyemem ama mega organizasyonlar büyüdükçe olumsuz olarak etkilediği insanların sayısı da artacaktır. Bu yüzden eylemlerin de artması şaşırtıcı olmaz.

Jerome Valcke demişken. Tam olarak “Daha az demokrasi dünya kupası düzenlemek için daha elverişli bir ortam sağlıyor” demişti. Bu bir itiraf mıydı?
Çok açıklayıcı bir konuşma olduğu kesin. (Gülüyor) Ve aynı zamanda garip ama bir yanıyla da çok ferahlatıcı. Adam hakkında ne düşünürsek düşünelim çok dobra biriymiş. FIFA’nın ve bu bir avuç zengin elitin gerçek hedeflerine dair çok “samimi” sözler söyledi.


OYUNLAR ADINA EVİNDEN EDİLEN MİLYONLAR

Mega organizasyonların yarattığı öfkeden bahsettik. 1988 Seul’den beri çok sık gördüğümüz bir başka şey daha var. O da Oyunlar adına gerçekleştirilen zorla yerinden etmeler. 88’den beri 3 milyonu aşkın insanın evinin yıkıldığını, zorla yerinden edildiğini görüyoruz. Neden bu Oyunların bir karakteristiği haline geldi?
Dünya Kupası ve Olimpiyatlar, düzenlenecekleri ülkede politik ve toplumsal bir tadilatı koşulluyor. Pekin’de istenilen kalitedeki tesislerin yapılması için 1.25 milyon insanın yerinden edilmesi gerekti. Zorla yerinden etmeler Londra’da dahi yaşandı. Bazıları Londra için “Sadece birkaç bin insan, o kadar da önemli değil” diyor ama ben Londra’daydım ve bu insanlarla konuştum. İnanın bana onlar için asla “O kadar da önemli değil” denecek bir durum değildi.  Bunlar gerçek hayatları, mahalleleri olan insanlardı ve hepsi 2 haftalık bir şov için yok edildi. Bakın Brezilya’da şimdiden “Beyaz Fil”lere dönüşen çok sayıda stadyum var. Birkaç maça ev sahipliği yapacak bu statlar için devasa paralar harcanıyor ve o kentler için gereğinden fazla büyük ve lüksler. Oysa kimsenin buna ihtiyacı yok. Zorla yerinden etmeler ve yıkımlar da planın bir parçası ancak FIFA ve IOC için bunları “gelişmekte olan” diye adlandırılan ülkelerde yaptırmak çok daha kolay.


GÜVENLİK ENDÜSTRİSİ

Oyunlarda öne çıkan yanlardan biri de güvenlik endüstrisi. Sizin de en başta belirttiğiniz gibi öyle gözüküyor ki hükümetler ve güvenlik şirketleri bu Oyunları kendileri için önemli bir fırsat olarak görüyor...
Brezilya bu açıdan da bir hayli dikkat çekici şeylere ev sahipliği yapıyor. WikiLeaks daha önce başkent Brasilia’daki ABD elçiliğine ait belgeleri yayımlamıştı. Ve burada ülkedeki elektrik kesintilerinin nasıl ABD’li şirketler için fırsata dönüştürülebileceği belirtilmişti. Bunun aynısını güvenlik endüstrisi açısından da görüyoruz. Kaymağı yiyenler ABD hükümeti ve FBI. Yakın dönemde FBI’ın Brezilya’da görev yapacak güvenlik güçlerine önceden Blackwater olarak bilinen özel güvenlik şirketinin Kuzey Carolina’daki tesislerinde eğitim verdiği ortaya çıkmıştı.


'YEŞİL OYUNLAR'?

Son dönemde organizasyonlara ev sahipliği yapan her ülkenin dilinde “Yeşil Oyunlar” sözü var. Ancak FIFA’nın ya da IOC’nin sponsorlarına baktığımızda BP gibi petrol şirketlerini ya da EDF Energy gibi nükleer şirketleri görüyoruz. Samimiler mi bu konuda?
Bu meseleye iki açıdan bakmak lazım. Bir taraftan elbette muazzam oranda sahte çevrecilik yapıldığını görüyoruz. Senin de dediğin gibi BP ya da EDF Energy’nin sponsorluğu! Şaka yapıyor olmalılar değil mi? Ancak madalyonun öbür yüzünde de şu var ki birçok tesis çevreci standartlara göre inşa edilmek zorunda. Şunu bilmek gerekiyor ki FIFA ve IOC, sürdürülebilirlikten bahsediyorsa elbette şüpheci davranmalıyız çünkü çoğu zaman yeşil bir cephenin arkasına gizlenmiş, sürdürülebilirlikle hiçbir alakası olmayan işler yapılıyor. Ancak çevreci standartların korunması için de aktivistlere önemli görevler düşüyor. FIFA ve IOC bu konuda yeterince denetlenebilirse “Yeşil Oyunlar” iddiasına uygun hareket etmek dışında yapabilecekleri bir şey kalmaz.


KİMİN OYUNLARI?

Mega organizasyonların küresel ölçekte burjuvazinin sermaye birikimine yardımcı olan araçlardan biri olarak kullanıldığına dair çok sayıda görüş var. “Oyunlar hangi sınıf için oynanıyor” sorusunu sorabilir miyiz?
Bence bu, bu iş modeli mantığının kalbinde yatan şey. Temel olarak masraflar toplumsallaştırılıyor, paranın çoğunu vergi mükellefleri ödüyor ve masadan parayla kalkan birileri varsa onlar da sponsorlar ya da arazi rantçıları. Ben bu modeli “Kutlama kapitalizmi” olarak tanımlıyorum.  Bunun, köklerini özelleştirme ve güvencesizleştirmeden alan neoliberal sürecin bir parçası olarak görmüyorum. Bence bu devletin ana aktör olarak rol aldığı bir süreç ve denetimlerden kaçınmak yerine şirketlerin kazançlarının sıkı denetim altına alındığı bir süreç. Bu yüzden bunu, Olimpiyatlar ve Dünya Kupaları gibi mega organizasyonlar sırasında tanıklık ettiğimiz kapitalizmin farklı bir biçimi olarak tanımlıyorum. Bunu, Naomi Klein’ın “Felaket kapitalizmi” olarak adlandırdığı terimin kuzeni olarak tanımlarken şunu da belirtmek gerek ki tarihe baktığımızda bu iki kuzen birbirinin ardı sıra atılan iki yumruk gibi çok yıkıcı bir şekilde işlediğini görebiliriz.  Kapitalizmin büyük resmine bakabilmek için süreçlere bir adım geri çekilip bakmak çok önemlidir. Ve ben böyle yaptığımda karşımıza çıkan şeyin neoliberalizmin bir parçası değil, halkın ödeyip şirketlerin kâr ettiği kamu özel ortaklığı sisteminden köklerini alan “Kutlama kapitalizmi” olduğunu düşünüyorum.

Hükümetlerin ve burjuva partilerin her zaman için bu Oyunların büyük bir destekçisi olduğunu görüyoruz. Londra 2012’de İşçi Partisi lideri Ed Miliband, grevci işçilere “Bu, tüm ülke için bir festivaldir. Protesto gösterisi yapmayın” gibi açıklamaları vardı...
Londra’da gördüğümüz üç partili(Muhafazakar Parti, Liberal Demokrat Parti, İşçi Partisi) bir aşk festivaliydi. Hepsi Olimpiyatları sonuna kadar destekliyordu. Oyunların gittiği her yerde rastladığımız bir manzara bu. Brezilya’da da bunu göreceğimizi düşünüyorum. Elbette Romario bir milletvekili olarak cesurca konuşuyor ama turnuva ilerledikçe daha çok siyasinin sıraya gireceğini düşünüyorum.

FIFA VE IOC’NİN ROLÜ

Konuşmamızın başından beri sıkça andığımız FIFA ve IOC, şüphesiz en kilit kurumlar olarak öne çıkıyor...
Evet, onlar çoğu insanın Para-zit olarak andığı “Paralel devletler” konumunda bulunuyor. Gerçek bir devletle, kâr amacı gütmeyen bir organizasyon olma arasında mekik dokuyorlar. Paralel devlet olarak ellerini attıkları her ülkede tüm vergilerden muaflar ki bu gerçekten inanılmaz.  Bunun yanında Para-zit olarak da girdikleri her ülkeden inanılmaz miktarda para ve prestij kazanarak çıkıyorlar ve bir sonraki hedef ülkeye doğru ilerliyorlar. Bence sahip oldukları imtiyazların bir nedeni, küresel ölçekte baktığımızda Dünya Kupası ve Olimpiyatların kulaklarda son derece pozitif şekilde yankılanması ki bunu da sağlayan müthiş yetenekleriyle atletlerdir. Şimdilik bu organizasyonlara eleştirel bir gözle bakanlar olarak azınlıkta olduğumuzu kabul etmemiz lazım. Ancak Oyunların popülaritesi de bizlere önemli avantajlar sunuyor. Çünkü mega organizasyonlar o kadar çeşitli konularda toplumu etkiliyor ki bunları halka anlatmak da kolaylaşıyor.


OYUNLAR EKONOMİYİ NASIL ETKİLİYOR?

Oyunların ekonomik etkisi hakkında taraflardan farklı görüşler duyuyoruz. Nedir işin gerçeği?
Bağımsız çalışmalara bakarsanız halkın genelinin Oyunlardan ekonomik yarar sağladığı tamamen gerçek dışıdır. Elbette para kazananlar vardır, inşaat firmaları, arazi rantını yiyenler vs. gibi ama sokaktaki sen ben gibi vatandaştan bahsediyorsak, sorunun yanıtı kesinlikle olumsuzdur. Turizm dahi Oyunlardan olumsuz etkilenmektedir. Bunu herhangi bir Marksist grup değil Avrupa Tur Operatörleri Birliği açıkladı. Geçtiğimiz yıl bir rapor yayınladılar ve Oyunların turizme herhangi bir yararının olmadığını ortaya koydular. Kısacası Oyunların halka hiçbir ekonomik getirisi yok, sadece ayrıcalıklı pozisyonda bulunan şirketler, yönetici elit ve hatta bazen politikacıların oyunlardan ekonomik yarar sağladığını söyleyebiliriz.


BREZİLYA SEÇİMLERİNE YANSIR MI?

Brezilya’da Ekim ayında seçimler var. Dünya Kupası ve tüm bu yaşananlar hükümetteki İşçi Partisi’ni olumsuz etkiler mi?
Öyle gibi gözüküyor. Bazıları Brezilya milli takımının alacağı sonucun sokaklarda yaşananlardan daha etkili olacağını söylüyor ama ben buna ikna olmuş değilim. Bence ikisinin bir kombinasyonunu göreceğiz. Örneğin Brezilya ikinci tura çıkamazsa ne olur? İlginç bir senaryo çünkü sıradan Brezilyalıların parasıyla karşılanan bu devasa organizasyonu tamamen yabancılar için organize eder konuma düşecekler. Bu durumda politik bir bedel ödeyecekleri kesin ve eğer Brezilya erkenden elenirse protestoların da artacağını düşünüyorum çünkü bu durumda insanların kaybedecek hiçbir şeyi kalmayacak. İşçi Partisi tüm bu süreçte büyük bir hayal kırıklığı yarattı ancak hâlâ işleri biraz da olsa düzeltecek şansları var.


ROMARIO VE SPORCU AKTİVİZMİ

Siz de tıpkı Romario gibi eski bir futbolcu ve aktivistsiniz. Spor tarihi boyunca sahalarda önemli eylemlere şahitlik ettik. Bugün sporcu aktivizmi ne durumda?
Bence daha fazla aktivizm için önemli bir alan mevcut. Bugün sahip olduğunuz politik duruşu insanlara duyurabilmek çok daha kolay. Twitter’da bir mesaj yazmanız yeterli ve muhabirler bir soru sorduğunda arkasında durabilirseniz önemli bir iş yapmış oluyorsunuz. Fazla emek harcamaya gerek olmadığı için birçok sporcu bunu kendince bir imaj çalışması olarak da kullanabiliyor. Ama Oyunlar başladığında işler biraz daha zorlaşıyor. Soçi’de herkes çok sayıda atletin LGBTİ haklarına yönelik saldırı sebebiyle sesini yükselteceğini düşünüyordu Ancak beklenen olmadı. Elbette John Carlos ve Tommie Smith gibi olabilmek kolay iş değil.


JULES BOYKOFF KİMDİR?

Siyaset Bilimi doçenti Jules Boykoff 1970 yılında doğdu. Halen ABD’nin Oregon eyaletindeki Pacific Üniversitesi’nde ders veriyor. Politik spor yazıları ve araştırmalarıyla tanınan Boykoff, ‘Celebration Capitalism’ ve ‘Olympic Games, Activism and the Olympics’ gibi kitapların yazarı. Aynı zamanda eski bir milli futbolcu olan Boykoff, ABD formasıyla Olimpiyatlarda forma giydi.


RAKAMLARLA BREZİLYA 2014

2 Brezilya 1950’den sonra ikinci kez Dünya Kupası’na ev sahipliği yapıyor.
4 Brezilya’nın halen inşaatını tamamlayamadığı Dünya Kupası stadyumu sayısı. (São Paulo, Curitiba, Cuiaba and Natal’daki statlar)
5 Brezilya beş kez Dünya Kupası’nı kazanarak bu alanda lider.
8 Stadyum inşaatları sırasında yaşamını yitiren işçi sayısı
12 Dünya Kupası’na 12 kentte 12 stadyum ev sahipliği yapacak. Tüm stadyumlar ya yeniden inşa edildi ya da esaslı bir makyajdan geçti.
440 Final maçındaki en ucuz biletin dolar cinsinden değeri.
160 bin Dünya Kupası boyunca görev yapacak olan güvenlik güçlerinin sayısı.
250 bin 2014 Dünya Kupası ve 2016 Olimpiyatları için yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarında yerinden edilen insan sayısı.
1 milyon Brezilya’da 2013 yazından bu yana Dünya Kupası’na karşı eylemlere katıldığı tahmin edilen kişi sayısı.
3.3 milyon Dünya Kupası için satılan bilet sayısı.
3.6 milyar Stadyum inşaatları için harcanan para(dolar). İlk raporlarda 1.1 milyar dolar harcanacağı sözü verilmişti.
4 milyar FIFA’nın Brezilya 2014’ten kazanması beklenen para(dolar).


DOSYANIN ANAHTAR TERİMLERİ

MEGA ORGANİZASYON: GENELLİKLE Olimpiyatlar ya da Futbol Dünya Kupası’nı tanımlamak için kullanılan bir tabir. Calgary Üniversitesi’nden Harry Hiller’ın tanımına göre belli bir takvim aralığında gerçekleştirilen kısa dönemli ve dünya çapında büyük ilgi toplayan organizasyonların sadece sporla sınırlandırılması gerekmiyor. EXPO Fuarları da benzer tanımlama içerisine girebiliyor. Mega organizasyonların ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda olumlu-olumsuz önemli etkileri olması bekleniyor.

BEYAZ FİL: İNGİLİZCE’deki ‘White elephant’ deyiminden gelen bu tabir sözlük anlamıyla, “Artık sahibinin işine yaramayan; vaktiyle işe yarayan fakat şimdi dert olan şey” ya da “masraflı eşya” manasına geliyor. ‘Beyaz fil’ tabiri sürekli yerel halkın ihtiyaçlarının çok ötesinde lüks stadyumlar talep eden FIFA ve IOC sayesinde mega organizasyonların vazgeçilmez bir parçası haline geldi. ‘Beyaz fil’leri yarın Christopher Gaffney ile yaptığımız röportajda daha detaylı şekilde masaya yatıracağız.

YARIN: Christopher Gaffney.

ÖNCEKİ HABER

Kürtlerin direnişini kurşunla kırmak!

SONRAKİ HABER

\'Bayrak\' olayında 2 asker görevden alındı, 5 kişi gözaltında

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa