13 Nisan 2014 07:30

İşçilerin kanı ile beslenen bir vampir

Tüm tartışmalara rağmen inşaatı yangından mal kaçırırcasına büyük bir hızla devam eden 3. Köprü inşaatında geçtiğimiz günlerde 3 işçi hayatını kaybetti.

İşçilerin kanı ile beslenen bir vampir
Paylaş

M. Utku ŞENTÜRK

Tüm tartışmalara rağmen inşaatı yangından mal kaçırırcasına büyük bir hızla devam eden 3. Köprü inşaatında geçtiğimiz günlerde 3 işçi hayatını kaybetti.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin hazırladığı rapora göre, işçi ölümlerinin kaza sebebiyle değil işçi sağlığının bir maliyet olarak görülmesi ve sosyal güvelik sisteminin kapsayıcılığının giderek daralması nedeniyle yaşandığı vurgulandı. Rapora göre 2014’ün ilk üç ayında tespit edilen 276 iş cinayetinde en az 80 kişi inşaat işçisi. Nisan ayının ilk beş gününde de 3. köprü işçileriyle beraber 7 inşaat işçisi yaşamını yitirdi.
Emek örgütlerinin de çoğunluğunun işçi sağlığını bir mücadele alanı olarak değil salt bir eğitim sorunu olarak görmesi, siyasi partilerin artık katliam düzeyinde yaşanan iş cinayetlerine eğilip çözüm üretememesi ve emekçilerin kentlerinde ölümlerin “kader” olduğunu söyleyen siyasal güçlere verilen oyların artması nedeniyle işçi ölümlerinin önüne geçilemediği belirtildi.
Rapora göre en çok iş cinayetinin yaşandığı alanlardan biri olan inşaat sektöründe çocuk, göçmen ve yaşlı emeğini kullanma çalıştırma biçimi olarak mühendisten taşerona uzanan bir yelpazeyi kapsarken memleketin dört bir yanında yaygınlık gösterdi.
Rapora göre çocuk, kadın, göçmen ve yaşlı emeği ölümleri devam ediyor. Mart ayında biri 14 yaş ve altı, ikisi 15-17 yaş aralığında olmak üzere 3 çocuk emekçi can verdi. 13 yaşındaki Resul Yılmaz, Adana’nın Seyhan İlçesi’nde tarlaya gübrelemeye giderken traktörün devrilmesi, 15 yaşındaki kır pidecisinde çalışan Hüseyin Demir Ağrı’da bisikletiyle servis yaparken halk otobüsünün çarpması ve 16 yaşındaki Ali Fırat Belder, Şanlıurfa’da çalıştığı inşaatın 9. katından düşme sonucu can verdi. İşçi ölümleri en çok Mersin, İstanbul, Kars ve İzmir’de yaşandı.

ÖLÜLER ÜZERİNDEN BÜYÜME

Bizler, ana akım medyanın pompalamaları sonucu yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi çok önemli konuları tartışadururken, ülkede işçi kıyımı her yıl, her ay, her gün, her saat katlanarak artıyor.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre, 2002’den bugüne dek toplam 13 bin 500 işçi “iş kazalarında” hayatını kaybetmiş. Bu veriler, herhalde pek  değeri taşımadığından olacak ki sadece bir avuç gazetede yer bulabildi. Birçok gazeteci ve köşe yazarımız da ileri demokrasinin nimetlerini sıralamaktan ya da “ak pak” partilerinin “seçim zaferini” pehlivan tefrikası gibi anlatmaktan vakit bulamadıklarından ötürü, bu tür ‘önemsiz’ açıklamalarla oyalanmayacaktır elbette.

Tuzla Tersanesi’nde, kömür ocaklarında ya da kentsel dönüşüm çerçevesinde yağmalanan arsalardaki şantiyelerde ölen işçiler, “lafa değil icraata bakan” yandaş/candaş medya için ne kadar önemli olabilir ki? Bu değersiz ayaktakımının –ki çoğu zaten ‘bölücü Kürt’ ya da ‘zındık Alevi’dir- ölümleri, acıları ve ekmek kavgalarının, pampişlerin, cicişlerin baldır bacağı kadar reyting yapmayacağı aşikâr.
Fakat diğer yandan geçen yılın  ekonomisi, bir önceki yıla oranla yüzde 4 civarında artmış ve Çin’den sonra ikinci sırada yer alıyormuş. Ne garip tesadüftür ki Çin’de de tıpkı bizde olduğu gibi iş kazaları çok fazla ve işçi ücretleri çok düşük.
2013’de inşaat sektörü tam yüzde 8,7 oranında büyümüş. İnşaat sektörü aynı zamanda en fazla ölümlü iş kazasının olduğu sektör de. Türkiye ekonomisi, işçilerin ölü bedenleri üzerine basarak büyüyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği için alınan önlemlerde önemli ölçüde maliyet unsuru olduğu düşünülerek, hükümet vb. kurumlar bunu yeterince denetlemiyor. İşverenler, maliyetten kaçmak için önlem almıyor. Bütün bunlar üst üste biriktiği , karşımıza iş kazaları olarak çıkıyor. Türkiye, küresel rekabet süreci içerisinde kendisine iyi bir yer bulmak için bu maliyetleri düşürmeye çalışıyor. Sonuç olarak da işçilerin hayatı üzerinden bunu sağlamaya çalışıyor. Charles Dickens ve Jack London’ın romanlarında tasvir ettikleri 19. yüzyıl vahşi kapitalizminden bile ağır bir sömürü sisteminde, hangi büyümeden, hangi 2023 idealinden, hangi ileri demokrasiden bahsediyoruz ki? Evet lafa değil icraat bakıyoruz. AKP’nin en önemli icraatı iktidar olduğu 2002’den bu güne kadar 13 bin 500 işçinin katledilmesidir ve ne yazık ki bu katliamlar 3-5 tane yolsuzluk, hırsızlık tapesi kadar bile kamuoyunda infiale neden olmamaktadır. 

* twitter.com/mutkusenturk

ÖNCEKİ HABER

Seçimler ve Yerel Sorunlar

SONRAKİ HABER

Ukrayna’da ‘Güneydoğu’ sorunu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa