Sensin Milka
Çağdaş GÜNERBÜYÜK
Kakao ağacının çekirdeklerini tüketmenin bilinen tarihi Amerikan yerlileri Mayalarla başlamış. Çekirdekleri kavurup suya katarak ekşi acı bir içecek elde eden Mayaların torunları bunu yüzyıllar sonra Avrupalı kaşiflere öğretmiş. Avrupa, işi şekerlendirmiş, çikolata artık tatlı bir içecek olarak tüketilmeye başlamış. Katı çikolata da yine bu kıtada yapılıp satılır olmuş. 19. yüzyılda İsviçreli bir çikolata üreticisi, pahalı ve zor bulunan bir ürün olan çikolatayı daha kolay üretmenin bir yolunu bulmuş. Bu sayede çikolatanın daha ucuza satılıp daha geniş kesimler tarafından da alınabilir olmasını sağlamış. Geçen yüzyılın başlarında, artık bilinen bir marka olmuş ve yeni bir fikirle ortaya çıkmış. O güne kadar denenmiş ya da en azından tutmamış bir şey yapmış; çikolataya süt katmış. Kısa sürede işini büyütmüş ve bugün artık dünyanın en büyük çikolata üreticilerinden biri olmanın temelleri böyle atılmış. O ilk sütlü çikolataya da, Almanca’da süt (milch) ve kakao kelimelerinden esinlenerek isim konmuş: Milka.
Bugün artık, dünyanın her kıtasında bilinen çikolata, en çok sütle yapılır. Kimse sütle çikolatanın karıştırılmadığı bir dönem olduğunu akla getirmez bile belki. O ve başka markaların tatlı, yuvarlak, dikdörtgen, koyu renkli ürünlerinde kakao ve süt bir aradadır.
Şimdi kalkmış, düşman bellediği bir savcının itibarını zedelemeye çalışan iktidarın en sevgili gazetesi, bizi kimin ne kadar Milka yediğini dert etmeye çağırıyor. Haberin aslı, savcının yandaş bir patronun parasıyla tatile gitmesi konulu. Milkaların bile yenmiş olması, yandaş gazeteye göre başlıkta öne çıkarmaya değer olan kısmı. Patrona sordular “Öyle oldu” dedi, savcı parasını kendi ödediğini söyledi, otel faturaya itiraz etti, herkesin bir diyeceği var. Aynı savcının Başbakan tarafından tehdit edildiğini de öğrendik bu arada.
Af buyurun, bu Milka zırvası karın ağrıttı. Ama madem konuyu açtılar, söyleyecek laf bulunur.
Bir kere yargı şöyle, hukuk şu demek, beriki görevini yapmadı, öteki yasaya uymadı falan demek hakkaten sıkıcı. Zaten öncesi bir tarafa, sen iktidara geldiğinden beri yargınla, polisinle tipini beğenmediğin kim varsa derdest eden sensin. Ama bunu, kendi yazdığın kitaba bile uymayarak, kendi yaptığın kanunu bile çiğneyerek yapınca, yasalarınla en çok vurduğun insanları “Yalnız bu yasaya aykırı” diye konuşur hale getirdin. Yasaları da yeniden yapalım zaten, ama bu haline bile en çok uymayan, gene sensin.
Kim bu çikolatacı savcı? Hesapta devletin derinine, ama herkese göre rakiplerine yönelik yaptığın büyük operasyonun başına senin getirdiğin adam. Bana niye anlatıyorsun ki bunu şimdi? En büyük katilleri bile, o da bazılarını, cinayetlerinden değil sana yan baktılar diye hedefe koyduğun bilinmiyor mu? Çikolata için, lahmacun için kopardığın patırtının birazını da, bu halkın cebinden çalınıp ayakkabı kutularında saklanan milyarlara sakla sen.
Sövmeye doyamadığın cemaat, senin yıllardır kol kola koltuklara kurulduğun canın ciğerin. Şimdi görevden aldığın polisler bu halkın üstüne kimyasal gazlar yağdırıp çocuklarını öldürenler değil mi, yoksa yerine getirdiklerin mi öyle yapmayacak? Görevden aldığın, tehdit ettiğin, itibarsızlaştırdığın savcılar, hakimler yıllardır insafı bir kenara koyup memlekette ava çıkanların kendileri değil mi?
Öyle. Koltuk sallanınca halk düşmanlarının rengi neden değişsin?
Siz aynısınız işte, polisinle, savcınla, bürokratınla, medyanla, sermayenle, iktidarınla, aynı hırsızlığın, aynı yalancılığın, aynı hukuksuzluğun, aynı faşizmin ortağısınız. Hanginiz süte, hanginiz kakaoya benzer umrumuzda değil ama artık çikolata, aynı çikolata. Aynı paltonun cebinden çıktınız. Aynı Amerikan malı cepte eridiniz. Yapış yapış oldunuz. Yıkasan da gitmiyor, hiç sorma.
Milka diyor bir de. Sensin Milka. Ama hiç tat vermiyor artık, orası kesin.
Evrensel'i Takip Et