06 Ocak 2014 18:49

Fatma Hanım’ı ‘uğurlarken’...

Adı kadın hepsinin... Birinin daha küçücük oğlu. Sabah tatlı uykusundan öpe koklaya uyandırdı. Giydirdi. Bin türlü naza tebessüm ederek doyurdu karnını. “Aç kalmasın okulda” dedi. Çıktılar okul yoluna. Kapıdan bıraktı. Arkasına döndü bir ateş yüreğinin tam ortasında. Pınar Özparıltı oracıkta can verdi. Kapıda. Sevgili olmayı istemedi diye...

Fatma Hanım’ı ‘uğurlarken’...
Paylaş

Serpil SAVUMLU

Adı kadın hepsinin...
Birinin daha küçücük oğlu. Sabah tatlı uykusundan öpe koklaya uyandırdı. Giydirdi. Bin türlü naza tebessüm ederek doyurdu karnını. “Aç kalmasın okulda” dedi. Çıktılar okul yoluna.
Kapıdan bıraktı. Arkasına döndü bir ateş yüreğinin tam ortasında. Pınar Özparıltı oracıkta can verdi. Kapıda. Sevgili olmayı istemedi diye...

Biri sabahın ayazında işe yetişmek için telaşlı. Apartman kapısını açtı. Arkasını döndü; düştü yola. Yüzüne bakıp yüzleşemeyen cellat, Evrim Aktuğ’un sırtından aldı canını.
Siyah saçlı esmer olanı, depremden kurtardığı çocuğuyla kar altında. Yoksulluğu parmak uçlarında buz. Isınmak için yatırdı bedenini açlığa...

Sonra biri saç kurutma makinesini verdi eline çocuklardan en büyüğünün eline, yan odada kapadı gözlerini. Emine Akçay daha 26 yaşında.

Yaşı küçük olanı sessiz; Ö.C. Bağırsa sesi yok. 34 kişi... hepsi serbest...

Engelli olanından haber gönderdiler. Duyulmadı. Minik bedene bir minik daha düştüğünde Z.K’yi masaya yatırdılar.

Birinin 19 yaşında Ali’si. Döverek öldürdüler. Emel Korkmaz’a “bu yangın söner mi kardeş” demediler.

Roboski’de karalar bağladı hepsi. Biri dayanamadı acısına gitti. 42 yaşında Miray Encü yavrularının yanında.

Vardır elbet daha fazlası, saymakla yazmakla biter mi?

Aile ve Sosyal Politikalar eski bakanı Fatma Şahin, görevde olduğu süre boyunca kadına yönelik şiddetle mücadele ettiklerini, her şeyin bugünden yarına değişmeyeceğini söyledi durdu. Şahin her ne kadar hükümetlerinin hassasiyetleri sayesinde şiddetin artmadığını, görünür olduğunu zikretse de görünür olan ve bugünden yarına değişen tek şey şiddetin daha da katmerlendiği.

Öyle bir iki değil, Türkiye’de yapılan çalışmalar 2013 yılının ilk 9 ayında 842 kadının öldürüldüğünü ortaya koyuyor. Dile kolay, 842 kadın. Oysa Fatma Hanım, herkesin vicdanı olmaya talip bir kadındı. Herkesin yaşam hakkını savunmaya iman ederek söz vermişti.

Söz verdi vermesine ama her olayın ardından bir açıklama yapıp (o da olaya dair soru sorulursa) davalara müdahil olacaklarını söylemesinden öte bir fayda görmedi kadınlar. Kadınlar öldü. Görünür oldu. Şahin, “bugünden yarına değişmez sabır” dedi. Kadınlar ölmeye devam etti.

Partisi tarafından Gaziantep Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olarak gösterilen Fatma Şahin, görevini Ak Parti Sakarya Milletvekili Ayşenur İslam’a devretti. Sakaryalıların ablası olduğunu söyleyen ama 34 kişinin tecavüzüne uğrayan Ö.Ç için kılını kıpırdatmayan, milletvekilliği boyunca “kadın” kelimesini ağzına almayan, kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin kanunu anlatırken lafa yasanın erkekleri de koruyor olmasından başlayan bir bakana koltuk emanet.

Şahin, koltuğunu bırakırken ağladı ve helallik istedi. Fatma Şahin’in gözyaşlarının nedeni söylediği gibi evlatlarından ayrılmak mıydı? Koltuğu ve kendine bahşedilen makamından uzaklaşmak mıydı? Ak parti-cemaat geriliminin ortasında yolsuzluk iddialarının içinde adının geçmesi miydi? Koruma istediği halde korunmayan ölümle başbaşa bırakılan kadınların ahları mıydı? Yüreğinin bir yerlerinde sıkışıp kalmış vicdanının sesinden miydi? Bilinmez... ama Şahin, unuttuğu görmezden geldiği birçok şeyin üzerini çizerek hellallik istedi.
Kadınlardan hellalik isteyen Sayın Fatma Şahin’i kadınlar, gözmüzün içine sokularak işlenen bile bile ölüme gönderilen kadınların ahıyla, kızlı erkekli diye ayrılan evlerle, üç “çocuk iyidir” diye salık veren Başbakanın emirlerine itaatleriyle hatırlıyor. Ve yine soralım biter mi? Bitmez...

Şahin’i kadınlar, kadın gazetecilerin bacak arasını çekmek isteyen milletvekiline suskunluğuyla, namus adı altında indirim yapılan mahkemelere müdahilliğiyle, kürtajı yasaklayan, kadınların edebini kadın mı kız mı noktasına getiren anlayışıyla, yoksulluğuyla başbaşa bırakılan kadınlarla ve tarihe cinayetlerin en fazla işlendiği bakanlığıyla hatırlayacak.
Bugüne kadar her şeyin çetelesini tutan kadınlar elbette “görevi” biten Fatma Şahin’i “uğurlarken” bu kısa tarihi de bir yere not edecek.

FATMA ŞAHİN UNUTTU, BİZ UNUTMAYIZ

6 Temmuz 2011-25 Aralık 2013 tarihleri arasındaki görevi süresince Kadın Sığınma Evleri’nin kapatıldığını... Adreslerinin gizli olması gerekirken yeni açılan konukevleri davulla zurnayla açıldığını...

2011’de koruma talep ettiği, savcılığa veya polise şikayette bulunduğu ya da sığınma evlerine yerleştirildiği halde 11 kadının öldürüldüğünü, üç kadının ağır yaralandığını.

Kimi zaman şikayet ettiği erkekle nikahı olmadığı için kadınların koruma talebinin reddedildiğini, yetersiz önlemler dolayısıyla onlarca kadının çocuklarının gözü önünde öldürüldüğünü…
Onlarca davada tecavüzcülerin, kız çocuklarının ve kadınların ya ruhsal bozukluk yaşamadıkları yalanı ya da rızası olduğu yalanıyla ceza indirimleri alıp, serbest bırakıldığını.

Gezi olaylarında dövülerek katledilen Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz’ın Meclis kürsüsünde “hakkımı helal etmiyorum” mektubunu...

Tecavüze uğradığı ve durum bakanlığa bildirildiği halde korunmayan Z.K’yi...

Bıçaklanarak öldürülen Ebru’yu ve babasının “ölümleri durdurun” diye isyan etmesini…

“Kutsal aile” açıklamaları yapılırken her hafta Cumartesi günü “buradaki anneler aile değil mi” diye soran Cumartesi Annelerini...

Protesto ettikleri için korumalar tarafından dövülen kadınları…

Gezi eylemlerinde gözaltında çırılçıplak soyularak aranan kadın gazetecileri…

Daha geçtiğimiz ay camdan düşerek hayatını kaybeden ev işçisi Rukiye Şimşek’i ve daha onlarcasını…

Çocuklarının parçalanmış bedenlerini katır sırtlarında gören ve adalet isteyen Roboskili anneleri ve daha bir çoğumuzu...

ÖNCEKİ HABER

Öğrenciler, yemek zammını protesto etti

SONRAKİ HABER

‘Bizim’ diyebileceğimiz bir demokrasi nasıl olur?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...