Devletin işçiye duyarsızlığı hayatı daha da zorlaştırıyor
Selam Evrensel okurları, Adım Abbas, Maraş’tan İstanbul’a gelen gurbetçiyim. Yaşım henüz 19 yani bu işte daha acemiyim.
İlk işim olduğu için inşaat bana böyle ağır ve zor geldi. Henüz öğrenciyim, üniversiteye hazırlanmak için dershaneye gitmem gerek, ve bunun için de çalışıp para kazanmam lazım, bu sebeple buradayım. Hayat zor, belki bu devletin işçilere karşı bu duyarsızlığıyla daha da zor. Çalıştığım yerde deyim yerindeyse birer robot gibiyiz. Sabah kalk işe git ağır koşullarda 9 saat çalış ve bir tek pazar günümüz var onu da sadece dinlenebilmek için kullanabiliyoruz. Bazen düşünüyorum da biz bir makine miyiz diye. Aldığımız düşük ücret ise cabası. Hiçbir şeye yetmiyor. Burada yemekler yenilecek gibi değil. Bazen öyle ki yemiyoruz çöpe döküyoruz ve çok sağlıksız. Kaldığımız konteynerler pislikten ve kokudan geçilmiyor.
Kamp amirine birkaç defa söyledik bu durumu ama pek oralı olmadı, bir koğuşta 7 kişi kalıyoruz. Havasızlıktan ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bu durumu patrona da söyledik fakat o bize şükür etmemizi söyledi, ama kendisi son model bir cipe biniyor ve cemaatçi birine benziyor.
Biz Maraş’ta Gezi direnişi zamanında mitingler yaptık yürüdük. Patron bunu duysa hemen işten atar. Çünkü böyle şeylerin konuşulmasından dahi rahatsız oluyor. Ama bu beni ilgilendirmez çünkü bu daha başlangıç mücadeleye devam.
İstanbul
Evrensel'i Takip Et