Öyleyse hala yaşam var

Bornova, Karşıyaka, Çiğli, Buca ve Konak’tan otobüslerle Bornova Çiçekliköy piknik alanına giden yaklaşık 150 genç, piknikte, eğitim sistemindeki sorunlar, sınav skandalları, üniversitelerde anadilde, demokratik ve bilimsel eğitim, genç işçi sorunları ve Kürt sorununa vurgu yaptı. Birlikte paylaşarak yapılan kahvaltının ardından, halayların çekildiği, müzik dinletisinin olduğu pikniğe katılan gençlerin, il başkanlarının ve bağımsız milletvekili adayı Erdal Avcı’nın görüşlerini aldık.

Ege Üniversitesi Çaldı Yapım 3. Sınıf Öğrencisi - Kamp Komite Üyesi Erkan Çabuk

Önceden de kamplara katılmıştım, 2-3 defa, Grup Yeldeğirmeni olarak da katılmıştık. Şu son dönemde gençler arasındaki yozlaşmayı, o bireyselliği ortadan kaldırmak için yapılan bir çalışma olarak görüyorum. Gençlerin kendi geleceklerini, insanlığa bilime doğaya sahip çıkmak için, birlikte bir araya gelebilecekleri, düşüncelerini paylaşabilecekleri, örgütlü mücadelelerini arttırabilecekleri bir araç olarak görüyorum. Ve iyiye de hizmet edeceğini düşünüyorum. İlk olan Bergama kampında da, Bergama’da yapılan altın araştırmana karşı -sonuçta oradaki köylülere destek vermek için- biraraya gelmişlerdi. Ve değişik yerlerde devam ettiriyorlar. Gerçekten olması gereken, gençlerin bir arada kendi geleceklerine, kendi kültürlerine, doğaya, üniversitelerine, bilim yuvası olması için, işyerlerinde taşeronlaştırmaya, esnek çalışma modellerine, sömürüye karşı birlikte mücadele için, HES’lerin yapılmasına, doğanın katledilmesine, altın araştırılmasında doğanın katledilmesine karşı birlikte mücadele edeceklerine inanıyorum.

DEÜ Ekonometri 3.Sınıf Öğrencisi Kaya Ergil

Daha önce katılmadım. Fakat katılmayı düşünüyorum, çünkü duymuştum arkadaşlarımdan, oradaki yaşamın nasıl olduğunu, neler yaptıklarını, yaşamı kolektif paylaştıklarını, birlikte ortak etkinlikler yaptıklarını, akşam müzik eğlencesinin olduğunu, alanda çadır kurarak birlikte çadırlarda kaldıklarını ve çadırlardaki arkadaşların birbirlerini ziyaret ettiğini, yaşamın ortaklaşa olduğunu. Günümüz koşullarında bunun hayalini bile düşünmek çok zorken, 10 günlük bir süreç içerisinde de olsa, yaşamın daha farklı bir şekilde yaşanılacağının göstermiş olduğunu ve kamp alanında insanların birlikte yaşadığını ortaya koymak yaşamın farklı olduğunun aslında bir göstergesidir. Ve bunu gençliğin yapması farklı bir açıdan önemli, geleceği yaşatacak gençlik olduğu için, bunu birlikte organize edip, yaşama sunduğu için, insanlara örnek gösterdiği için kampın önemli olduğunu düşünüyorum.

Cem Bakioğlu Anadolu Lisesi 1.Sınıf Öğrencisi Ayçe İdilağca

Evrensel Kültür Merkezi’nin düzenlediği ‘İnsanlığa Bilime Doğaya Özgürlük’ temalı kampın öncesinde kamp pikniği Çiçekliköy’e geldik. Bu tür etkinlikleri zaten çok severim ve piknikte gerçekten çok güzel. Hayatımızda rutin olarak yaşadığımız okul, dersler, sınav kaygısı gibi duygulardan bir günlüğüne de olsa uzaklaşıp, dilediğimiz gibi eğlendik, ip atladık, top oynadık, halay çektik. Bu grupla katıldığım ilk etkinlik olmasına rağmen, kısa süre içinde herkesle kaynaştım ve herkesi çok sevdim. Yazın yeniden toplanıp kamp yapılacağını öğrendim. Bu gerçekten güzel bir haberdi. Çünkü bu grubu, yaptıkları etkinlikleri, düşüncelerini çok beğenmiştim. Ailemden de izin alarak yaz kampına gitmeye karar verdim. Orada da en az piknikte eğlendiğim kadar eğleneceğimi ve yararlı vakit geçireceğimi umuyorum.

Emek Partisi İzmir İl Başkanı Cabbar Demirci

Bugün 19 Mayıs gençlik bayramı, öyle söylüyorlar, yıllardan beri böyle kutlanıyor. Ama gençler şunu düşünüyor, 80 yıldır bu ülkeyi yönetenler gençliğe ne verdiler, hiçbir şey. Hala gençler geleceğini düşünüyor, geleceksiz bir hayat sürdürüyorlar. Onların gençlere verdiği, darağaçları, işkenceler, sokakta çatışmada öldürmek, dağlarda öldürmek. Gençleri hep bu şekilde karşıladı bu düzen. Bu ülkeyi 80 yıldır yönetenler egemenler, yaşını büyüterek Erdal Eren’i astılar. Bu ülkeyi yönetenler şunu görüyorlar, Emek Demokrasi ve Özgürlük Blok’u bir korku saldı onlara. Çünkü onlar bizi bölerek yönetmişlerdi her zaman, yani onların işi, egemenlerin işi, emperyalist, kapitalist sistemin savunucuları hep bizi bölerek yönettiler. Bizler ise, emekçiler, güçlerimizi birleştirerek; gençlik, işçi, köylü, kadınlar, gençler birleşerek iktidar için mücadele ediyoruz, bunların tüm saldırılarına karşı mücadele ediyoruz. Tabi ki Emek ve Demokrasi Bloku da bu egemenlere, yani AKP’ye, CHP’ye, MHP’ye ne kadar düzen partisi varsa, korku saldı. Seçime katılmamızı engellemek için, her türlü entrikalara başvuruyorlar.

BDP İzmir İl Eşbaşkanı Mukaddes Kubilay

Gençleri böyle bir arada görmek beni çok duygulandırdı, çok heyecanlandırdı. Çünkü gerçekten partinin çalışmasında en büyük etken gençlik ve kadındır. Bizim amacımız sadece seçim sürecinde değil, seçim sonrası da bu birlikteliği sağlamak ve çalışmaları beraber yürütmek. Türkiye demokrasisi için, Türkiye’deki Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü için, bu birlikteliğin çok anlamlı olduğunu düşünüyorum.

Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku İzmir 2. Bölge Milletvekili Adayı Erdal Avcı

Bugün sizlerle olmaktan mutluluk duyuyoruz. Çok genç olan bu birliğin aslında 90’lardan sonra çok büyük bir ideolojik ve siyasal bombardımana tabi tutuldu sistem tarafından. Partilerimiz ve örgütlerimiz liselerde, üniversitelerde gençlerin bu bombardımana karşı korunması ve bir karşı örgütlendirme geliştirmesi konusunda her ne kadar örgütlü ve dirayetli dursa da basın, devlet ve birtakım aygıtlarla çok büyük bir baskıya maruz kaldılar. İdamlara maruz kaldılar, cezaevlerinde uzun süre mahkûmiyetler yaşadılar, partileri kapatıldı, katliamlara uğradılar. Ve arkasından gelen kuşakların onların siyaset temsilcileri ve devamcısı olmaması için de gençlik üzerinde çok derin oyunlar oynanarak, en geniş kapsamla bakarsak, gençliğin marka peşinden koşan, siyasetle uğraşmayan küçük hesaplarla boğulduğu noktaya getirildi. Bunun yaygınlığı düşünüldüğünde, sizin buradaki varlığınız bir kez daha çok önemli oluyor. Yani bu kadar büyük karşı saldırıya karşı, demek ki hala direnen gençlik var, demek ki hala örgütlü gençlik var, öyleyse hala yaşam var. Bu anlamıyla Denizlerin, Kemallerin, Mazlum Doğanların, İbrahim Kaypakkayaların ve Mahirlerin bıraktığı bu değerleri yaşatmak ve büyütmek konusunda aslında yaşam burada. Yani yeni dönemin örgütleyicileri, ideolojik ve pratik önderleri buradan çıkacak. Çoluk çocuk sahibi olun, iş kurun para kazanın, ömür bitecek, sonra ölüp gideceğiz. Ama bunu yapacak gençlik kuşakları ve yetenekli arkadaşlar var. Belki ortalama bir yaşam sürecekler ama ülkeni en geniş yığınları işsizlikle, çaresizlikle, gelecekleri ne ekonomik ne sosyal garanti altında olacak ve onların aslında öncüler bekleyerek kendilerine yol gösterecek örgütler ve kadroları beklediklerine de unutmamak gerekecek. Çünkü tüm dünya devrimlerinde üniversiteler ve gençlik çalışmaları devrimlerin yönelimlerini belirleyen, odak noktadaki dinamik güç gençlik alanları. Bu anlamıyla biz esas olarak gençlik çalışmalarının cendere altına alınan, kimliksizleştirilmeye çalışılan, liberalleştirilmeye çalışılan, gençliği sadece enerjisi olup, çalışma alanlarında kullanılacak, aklını ve bedenini kullanacak bir perspektife sahip düzen. Oysa bizim için gençlik, devrimdir, yaşamdır; gençlik akıldır ve iradedir. Halkın devrimci iradesiyle buluştuğunda ortaya, sistemlerin sürdürücülerinin korktuğu büyük bir güç açığa çıkıyor. Kadının ve gençliğin devrimlerin içindeki yeri, çok belirleyici ve özel bir yerdir. O anlamıyla Türkiye’de ve Mezopotamya topraklarında süren devrimci mücadele, sehpada son nefesini vermeden önce bile mesaj verme konusunda olağanüstü bir onursal duruş sergileyen devrimci liderlerimizin belirttiği gibi Kürt ve Türk halklarının gençleri bu halkların teminatıdır.