28 Ağustos 2013 18:14

İki arada bir derede maaleef bir atölyede

Bu yıl 11.sini düzenlediğimiz gençlik kampında, Sotes’teydik. Kızlı-erkekli yaptığımız bu kampta paneller yaptık, söyleşiler gerçekleştirdik, çeşitli illerden arkadaşlarla görüştük. Bu kampı, hep beraber ileride yaşayacağımız dünyaya çevirdik.Her sene olduğu gibi bu sene de kampın en etkili ve renkli ge&cce

İki arada bir derede maaleef bir atölyede
Paylaş
Erhan Kurul-Emre Aydın-Meryam Uçar

Her sene olduğu gibi bu sene de kampın en etkili ve renkli geçen yerleri atölyeler oldu. Edebiyat atölyesinden çapulcu atölyesine, kadın çalışmaları atölyesinden gazete-Tv atölyesine, politik-iktisat atölyesinden fotoğraf sanat ve siyaset atölyesine kadar her atölye çok renkliydi. Ben de politik-iktisat atölyesine katıldım.

Bu yazının başlığına neden “İki arada bir derede maalesef bir atölyede” verdiğimi politik- iktisat atölyesinde ve kadın çalışmaları atölyesinde olanlar eminim anlamıştır. Sizin de anlamanız için nedenini anlatayım.

ORTADA OTURANLAR!

Politik- iktisat atölyesi ile kadın çalışmaları atölyesi arasındaki mesafe 3-5 adımdı. Biz politik- iktisat atölyesindeyken karşı atölyede birdenbire alkışlar başlıyordu, alkışlar zamanla kendini gülme seslerine bırakıyordu. Doğal olarak biz de kendimizi birden karşı atölyeye bakar buluyorduk.(Atölyemizin yürütücüsü Bülent Falakaoğlu dahil) Bazen de tam tersi oluyordu. Bülent hoca anlattığı konularla ilgili çarpıcı örnekler verirken karşı atölyedeki gözler bizim atölyeye çevriliyordu. Bir de bunun farkına erkenden varanlar olmuştu. Atölyeler başlamadan sandalyelerini iki atölye arasına koyuyorlardı. Böylece Bülent hocayı dikkatle dinleyip, karşı atölyede de bir şeyler olunca alkışlamaya, gülmeye başlıyorlardı. Gün gittikçe ortada oturanların sayısı gittikçe arttı.

Yukarıda anlattığım sorun kampın en büyük sorunuydu. Seneye iki atölye arasındaki mesafe en az 100 metre olmalı ya da iki atölyenin saatleri farklı olmalı. Böylece biz de “iki arada bir derede maalesef bir atölyede” kalmayız.


UMUT GETİRDİK

Adana’dan koca bir umut getirdik kampa. Güler yüz, farklı bir şive, pırıl pırıl gençler. Kanları deli akıyor. Heyecanlılar, atarlılar ama samimiler her şeyden önce, bir şeyler öğrenmek hevesi içerisindeler. Bir şeyler yapma hevesindeler.

İlk günün yerleşme gerginliği yerini halaylara, kahkahalara bırakıyor. Sabahın yedisinde kalkıp kamp katılımcılarını uyandırmak için çadırlarına gidiyorum. Sabah erken uyanmaya alışık olmayanlar ofluyor, uyumak istediğini söylüyor ama kendi hallerine bırakmıyorum. Arkadaşların atölyelere katılımlarını önemsiyorum. Okullarında, sokakta, Gezi eylemlerinde yaşadıklarını yansıtmaları ve diğer illerle tanışmaları, onların özgüvenini artırıyor ve yeni arkadaşlar ediniyorlar.

GERİ DÖNÜŞÜM MUHTEŞEM OLACAK

Atölyelerde olduğumuz sırada Evrensel Gazetesi ulaşıyor elimize, gazetelerimizi okuyoruz. Kampta da gençler orantısız zeka uygulamaya devam ediyor. Kampta üzerlerinde uyuduğumuz matlardan birine mavi kapaklarla “Geri dönüşüm muhteşem olacak” yazdılar. Pet şişelerle TOMA yaptılar. Ritim atölyesinde tencere tava havası tutuluyor her gün, soda şişeleri, demlikler, kaşık-çatallarla...

Biz bu topa gireriz diyen Evrensel Gazetesi okurları hızını alamıyor, masa tenisi, voleybol oynuyor. İsteyenler için maç yayını yapılıyor. Kızlı erkekli kamp yapmakta üstümüze yok. Kadın atölyesinde kadınlı, erkekli, LGBT bireyli atölye çalışmaları alınıyor. Kampta sokaklara, haziran direnişinde yitirdiğimiz arkadaşlarımızın isimleri verildi. Kantindeki direniş hatırası önünde fotoğraf çekiliyor.

Haziran direnişi ve nihayet kampımıza taşıdığımız Kürt sorunu meselesini tartışıyor gençler. Kadın atölyesine misafir olan barış anneleri Kürt kadınlarının çilesini, hayallerini, hayatlarını anlatıyor. Fehim Işık yönettiği Kürt Edebiyatı Atölyesi’nde; Kürt Edebiyatı’nın sözlü, klasik ve modern aşamalarını anlattı. Gazete-Tv atölyesinde medyanın ikiyüzlülüğünden yaka silken gençler, gerçeğin habercisi olmak için bir araya geliyor. Gençler  yandaş medyanın bölge sorununu yalan yanlış anlattıklarının farkına Gezi eylemlerinde vardığını anlatıyor.


ARTIK FARKLI BAKIYORUM

Ben Meryem Uçar. 19 yaşındayım, Gençlik Yaz Kampı’na Adana’dan katıldım. Gezi olayları sırasında tanıştığım arkadaşlarım ve ağabeyim kampı tanıttılar. Nihayetinde kampa katılmaya karar verdim. Kamp zamanı geldiğinde hep birlikte otobüse bindik ve tanışmalarla başlayıp ardı arkası kesilmeyen gırgır şamata ve eğlencelerle dolu yolculuğumuz başladı.

Ben yapım gereği çekingen birisiyim ve bundan dolayı yalnız oturmayı tercih etmiştim. Ama yolculuğum hiç yalnız geçmedi. Araçtaki arkadaşlar herkesi eğlendirmek için çaba gösterdiler. Daha otobüste bu kadar eğlenirken kampta nasıl olacak diye düşünmeye başladım. Kamp alanına varmak için sabırsızlanıyordum.

KOKMAYAYDI İYİYDİ

İlk iki günüm arkadaşları gözlemlemekle ve kamp alanını tanımakla geçti .Kamptaki atölyeleri ve  konserleri çok sevdim. Tek şikayetim yemek hazırlığı sırasında soğan doğrarken eldiven vermemeleri oldu. (Elim soğan koktu) Burada şunu fark ettim; onca zaman insanlara ön yargılarla ve olaylara at gözlüğüyle bakmışım. Hiçbir şey için geç değil demek istiyorum. Çünkü artık kendime her gün farklı bir şeyler katıyorum ve insanlara karşı yaklaşımımı daha düzgün hale getirmeye çalışıyorum.. Ayrıca kampta sevecen, kibirli olmayan, güler yüzlü ve insanlara hemen her fırsatta hoşgörüyle yaklaşan  bir çok arkadaş edindim.
Buradaki insanlar birbirlerini tanısın tanımasın çevresindeki insanlardan birinin yüzü düşse hemen ilgileniyorlar. Yaşadığım küçük bir anımı anlatayım: 4. günümdü sanırım, yemekhanenin arka tarafında telefonla konuştuktan sonra tek başıma oturuyordum. Sonra yanımdan bir arkadaş geçti, ardından bana döndü. “Neden burada oturuyorsun? Bir sorun mu var” gibi sorular yöneltti. Ben de herhangi bir sıkıntı olmadığını söyledim. Telaşla bir şey olup olmadığına dair tekrar soru yöneltti, sonrasında tatmin oldu.

Bu olay beni çok şaşırttı. Çünkü ben genelde tek başıma oturmayı severim ve çoğu zaman da bulunduğum çevredeki insanlar bu tip anlarda beni görmezden gelip geçerler. Yanlış insanların içinde onca zamanımı harcadığım için pişmanlık duyuyorum açıkçası. İnsanlara, doğaya, bilime, politikaya hatta aşka artık farklı açıdan bakarak devam edeceğim hayatıma...

ÖNCEKİ HABER

Genç kadınlar gerçek eşitlik için mücadeleye

SONRAKİ HABER

Türkiye gençliğine çağrımızdır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...