28 Ağustos 2013 17:32

Seneye gelin görün

Kantindeki satranç tahtası. Kral en köşede, 1-a da. Karşı tarafın piyonu kralın çaprazında şah pozisyonu. Piyonun gerisinde fil piyonu koruyor. 2 taraftaki atlar kralın hareketini engelliyor. Şah mat. Masanın başındaki kadın oldukça düşünceli.1 ay önce bir dergide gördüğüm kare: 1 polis, 16-17 yaşlarında, polisin &uu

Seneye gelin görün
Paylaş
Tuvana Ceylan-Sinan Polat

1 ay önce bir dergide gördüğüm kare: 1 polis, 16-17 yaşlarında, polisin üstüne yürüyen bir çocuk. Polisin 2 tarafında çocuğun ailesi ve arkadaşları. Çocuğun arkasında polisin linç ettiği bir adam. Adamın çocukla arasında bir ilişki olduğu aşikar. Belki babası belki abisi... Polisin 16 yaşındaki bir çocuğa karşı kendini savunma mekanizmasını yerle bir eden baygın bir adam.

Beceriksizin tekiyim hala. Burada sohbetlerden, derslerden, forumlardan teoride pratikte yüzlerce şey öğrendim hiç şüphesiz. Onlara girersem çıkamayız işin içinden. Merak eden arkadaşlar seneye gelsin görsün derim. Ama kendimce ufak bir sır, bir tüyo vereyim. Bütün yeni bilgiler dışında fotoğraf atölyesinin bana kattığı en değerli şey; basit bir anı, sıradan bir objeyi bile hayatla, düşüncelerle özdeşleştirmeye başlamamı sağlaması. İşte bu yüzden masada duran bir kalemden bile 20 cm kareye sığdırabileceğim bir hikaye arıyor, arıyorum artık.


MESELE DEKLANŞÖRE BASMAK DEĞİL

Kızlı erkekli 11 yıldır düzenlenen kampa 6. kez katılıyorum. Sanırım 25 yaş sınırının esnetilmesi için eylem girişiminde bulunma zamanı geldi. Bu sene kampta fotoğraf sanat ve siyaset atölyesine katıldım. Kampın ilk gününden beri çok yoğun şekilde çalışmalarımızı sürdürdük. Sabahları 1. oturumumuzda teorik olarak fotoğrafın eski ve günümüz toplumlarındaki yerini ve nasıl geliştiğini konuştuk. 2. oturumlarımızda öğrendiğimiz bilgileri pratikte uyguladık. Geceleri sanatçıların katılımlarıyla soyutlama kavramı üzerine yapılan söyleşiler ve atölyelerle daha verimli bir hale geldi çalışmalarımız. Atölyeleri kaçırmadım, kahvaltıyı kaçırdığım kadar.

10 gün boyunca fotoğraf görselliğinin toplumdaki etkisinin ne kadar önemli olduğunu anladık. Haziran ayından bu yana süren Gezi direnişinde de polisin orantısız şiddetini, eylemlerde yaratılan ortamı en iyi anlatan belgelerden biri de fotoğraf kareleridir.
Fotoğraf sadece deklanşöre basmak değildir, her karede bir başka öykünün içindedir aslında insan. Bunun en iyi örneklerinden biri de; Özcan Yaman tarafından 1999 yılındaki depremde görüldü. Yıkılan bir binanın tüm duvarları enkaza dönerken, bir işçinin kalp şeklinde yaptığı duvar sapasağlam ayakta kalmıştı. Bu da fotoğrafın öyküsüydü...

ÖNCEKİ HABER

Boş yere solu işgal etmek ve Rojava devrimi

SONRAKİ HABER

Diziyi yıkıp AVM yapamazsın TRT

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...