13 Ağustos 2013 16:36

Bekle Bizi

Pide kuyruğu olmadan yetişmeliyim diye adımlarımı iyice büyüttüm. Yarım saat vapur, yarım saatte sonrası, hesaplarıma göre pidenin fırın camlarını süslemesine yetişiyorum. Gelenektendir, oruç tutmasam bile ramazanda bir Eminönü, Mısır Çarşısı yaparım. Bir iftar misafiri gelenim olur elbet. Ne aldın deseniz, sayması kolay. G&

Bekle Bizi
Paylaş
Çengelli İğne

Pide kuyruğu olmadan yetişmeliyim diye adımlarımı iyice büyüttüm. Yarım saat vapur, yarım saatte sonrası, hesaplarıma göre pidenin fırın camlarını süslemesine yetişiyorum. Gelenektendir, oruç tutmasam bile ramazanda bir Eminönü, Mısır Çarşısı yaparım. Bir iftar misafiri gelenim olur elbet. Ne aldın deseniz, sayması kolay. Güllaç için ceviz, yanında azıcık fındık fıstık, hurma, peynir zeytin. Maksat gelenek bozulmasın. Ha bir de kuru kahveciden kahve.Pide sevdasına, koşmakla yürümek arası bir hızla yol alıp vapura yetiştim. Şanslıyım kenarda yer var, denize yakın oturabilirim. Yorulan ayaklarımı kenara dayadım, hızlanan nefesimin düzelmesini beklerken her yanımdan fışkırmış terimi kurulamaya çalıştım. Kâğıt mendilleri iki koldan çalıştırsam da nafile; açık musluktan akarcasına sular yüzümden boynuma iniveriyorlar. O esnada iyi ki de vapur hareket etti. Tatlı bir rüzgâr etrafımda dönmeye, kulağıma fısıldamaya başladı. ‘Kendini bana bırak, deniz kokusunu içine çek, gözlerini maviye daya, yalnız beni düşün.’ Karnım acıktı, yoruldum, sıcaktan börttüm, gaipten sesler duymaya başladım diye düşünürken, ‘aman be birazda ben delireyim’ diyerek boş verdim. Geçtiğimiz günlerde yuttuğum biber gazlarını da temizlesin diye burun deliklerimi kocaman açarak nefes aldım. İstanbul kokusu, denizin iyot, yosun karışık kokusuna eklendi, beynimin tüm kıvrımlarının arasına yerleşti. Gözlerim vapurun köpürttüğü masmavi sularla yıkandı. Saçlarımı havalandırırken,
“Beni özledin değil mi?​” diye fısıldadı.
Mavinin derinliklerine baktım. Kız kulesine yakın Salacak plajından kuleye kadar yüzdüğüm gün gibiydi. Başımı kaldırdım, kız kulesinin, şimdi yerinde yeller esen Salacak plajının yakınından geçiyorduk.
“Özledim” dedim.
Biraz ötemde gözleri bir birlerinden başkasını görmeyen sevgililer beni duymuşlar mıdır diye öksürürmüş gibi yaptım. Kimsenin umurunda olmadığımı görünce, fantezime devam ettim.
“Kirlendim, beni kirlettiler, onun için artık beni sevmiyorsun sandım” dedi.
 Cevap veremedim. 20 senedir, İstanbul’da denize girmedim. En son adalarda, belki 20 seneyi de aşmıştır
O an vapurdan atlayasım geldi. Kocaman köpüklü yolunu kestiğimiz dev yük gemisinin dalgaları vapurumuza çarptı. İstanbul minicik damlalarıyla yüzüme öpücük kondurdu. “Ben hep buradayım, bekleyeceğim” der gibi.
Haydarpaşa’nın trensiz iskelesinde üç beş kişi indi.
Vapur Kadıköy’e yanaşırken kulağıma artık slogan sesleri geliyordu. Eylem Kadıköy’ün günlük yaşantısının olağan parçası halindeydi.
“Diren Hamile”, “Gezine gezine hamileyiz”
Vapurdan alkışlayarak çıktık. Gençlerle parka kadar yürüdüm. Aldıklarımı yeryüzü sofrasına verdim. Kahve bende kaldı. Bu akşam pide almadan eve gittim. Parkta doydum ama kahve keyfi eksikti. Balkonumda çiçeklerimin yanına çektiğim sandalyemde kahvemi içip kediciklerimi okşarken, bağırarak söyledim:
“Bekle bizi İstanbul!”
Gel de şimdi camlara çıkan komşulara neden bağırdığımı anlat bakalım.

ÖNCEKİ HABER

Öğrenci güne zamla uyandı!

SONRAKİ HABER

Kelepçeli tedavi dayatması

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...