Gezi'nin sanatı, sanatın Gezi'si

Bu direniş, bu toplumsal ayaklanma bütünüyle sanatsal bir dille konuşmuştur, söz resimleşmiş, resim fikirleri ilham etmiş, müzik tokat atmış, mizah taşlara, barikatlara dönüşmüştür. Bu bir söz devrimi, bir görsel devrim, müzik, performans sanatları, tiyatro, belgesel, sinema ve mizahın devrimidir.
“Herkes sanatçı olamaz!” derlerdi, bu yüzden “sanatla uğraşma, hobi olarak yap tabii!” derlerdi, değil mi? Öyle değilmiş! bugüne kadar yapılan tüm sanatlar meğer “yeteneksiz”leri bile etkiler onları sanatçıya dönüştürebilirmiş.
Zaten gerçek bir devrim, herkesi sanatçı yapabilmek amacını taşımaz mı?
Bu yüzden bir gün bu ayaklanmanın suçlusu aranacaksa, sanatçıları, bugüne kadar bu toplum sanat eseri üretmiş tüm sanatçıları suçlamak en doğrusudur. Evet bu ayaklanmanın tüm günahı sanatın ve sanatçıların boynuna! Yalnız geçmiştekileri, azınlıkta oldukları için, kolaylıkla harcayabilirsiniz de, ya bugünden sonra “devrimi doğuran-devrimde doğan” çoğunlukla nasıl başa çıkacaksınız?
Artık korkularından arınmış, iktidara getirdiklerini ikna etmeye çalışan değil, ikna edilmeyi bekleyen, dev bir sanatçılar toplumuyla karşı karşıyadır tüm dünyanın iktidarları! Bu çok yeni bir şey.
Bu ESAS şey!
Hepimize hayırlı, şiirli, alaylı, dirayetli, dayanışmalı ve korkusuz yolculuklar diliyorum.
İktidarı da sanata davet ediyorum! Orada “ilham” var!

*Yönetmen