07 Temmuz 2013 03:29

Hızlı hızlı öğrendik

Bazı zamanlarda bazı şeyler çok hızlı öğrenilebiliyormuş, Gezi Direnişi ile başlayan süreçte en çok bunu öğrendik sanırım. Sosyal medyanın bir haberleşme ve örgütlenme aracı olabileceğini ve aynı zamanda ilkyardım ve yönlendirme için bir çağrı merkezine dönüşebileceğini, baret, deniz gözlü

Hızlı hızlı öğrendik
Paylaş
Ebru Mocoş

Belki de bu yüzden, 15 Haziran akşamı Gezi parkı korkunç bir polis şiddeti, onlarca araç ve binlerce polisle işgal edildiğinde, Gezi Parkı elimizden alındığında, o hafta sonu her bir araya geliş korkunç bir şiddetle dağıtıldığında, ‘şimdi ne yapacağız’ sorusu çok kısa bir zamanda cevabını buldu. Önce duruldu, duranadam olundu, sonra parklarda toplanıldı. O Pazartesi Çarşı şöyle bir açıklama yaptı:
“Taksim’den bizi çıkardınız mı sevgili ağabeylerim, ablalarım, polislerim, devlet büyüklerim. Gezi’yi aldınız mı elimizden? Bizi dövdünüz mü? Eyvallah! Bundan Böyle 2. Taksim ve 2. Gezi Parkı, Abbas Ağa Parkı’dır! Sizi orada bekliyor olacağız! Oturuyoruz! Şarkılar söylüyoruz. Bundan böyle sizleri “şimdilik” orada bekleyeceğiz! Gelin bizi oradan da atın. Emirgan Korusu’na gideceğiz!
Gelin bizi oradan da atın. Fethipaşa Korusu’na gideceğiz! Gelin bizi oradan da atın. Yıldız Parkı’na gideceğiz! Gelin bizi oradan da atın. 3. Köprü’nün ayaklarında sizi bekliyor olacağız! Çünkü, her yer Taksim! Her yer direniş!”

PARKLARDA GEZİ RUHU YAŞATILIYOR

On beş gündür atılan slogan anlamını bulmuştu. O sloganın ne demek olduğunu öğrenmiştik. Şimdi İstanbul’un kırktan fazla parkında ve Türkiye’nin pek çok şehrindeki pek çok parkta forumlar yapılıyor. (http://parkhareketi.org/harita) Gündüzleri çalışıp akşam olup saat dokuzu gösterdiğinde mahallemizdeki parkta bir araya gelmeyi, konuşmayı, tartışmayı, sözümüz ne olursa olsun çıkıp katılan katılmayan herkese söylemeyi öğrendik. Gecesi gündüzün devamı olmayan günler yaşıyoruz. Parklarda Gezi ruhu yaşatılıyor; çalışma grupları oluşturuluyor; mücadeleyi nasıl devam ettirelim, nasıl örgütlenelim diye konuşuluyor; fanzinler çıkartılıyor. Boykot kararları alınıyor, yaygınlaştırılıyor. Yeri geldiğinde Lice için Madımak için yürüyüşler yapılıyor. Her gün konuşacak, yapılacak yeni şeyler bulunuyor. Birkaç gün sonra başlayacak Ramazan ayı boyunca Anti-kapitalist Müslümanlar parklarda iftar yapma kararı aldı, “Kapitalizme ihtar, yaşasın iftar” adıyla.
Onlarca park forumu var, parklar ve forumlardaki tartışmalar http://parklarbizim.blogspot.com/ sayfasından takip edilebilir. Her birinde onlarca konu tartışılıyor, anlatmakla bitmez. Gitmek, katılmak lazım. Abbasağa Postası fanzininin ilk sayısında çok da yabancı sayılmayacak şu cümle yazıyordu “Taşı delen suyun gücü değil, sürekliliğidir, sokağı boş bırakmamak lazım.”

TAŞI DELEN YOK SAYMA POLİTİKASI

Belki, uzun sosyolojik analizler yapma zamanı değil, ama bu ‘suyun gücü değil sürekliliği’ benzetmesini başka bir yerinden tutarak şöyle yorumlamak da mümkün, on yılı aşkın bir süredir, özellikle İstanbul’da büyük bir talan devam ediyor. Kentsel dönüşüm adı altında özellikle gecekondu mahalleleri, boşaltılıyor, yıkılıyor yerine lüks siteler konutlar yapılıyor, buralarda yaşayan insanlar yerlerinden ediliyor, evsiz bırakılıyor, kentin okulları, hastaneleri, limanları satılıyor, kentin en eksi sinemalarından biri olan Emek Sineması yıkılıyor, AKM kapatılıyor. Mahallesine, evine, sinemasına sahip çıkanın karşısına polis dikiliyor, direniş göstermek yasaklanıyor, direnenler terörist ilan ediliyor, gaz bombası atılıyor. Tüm bunlar on yılı aşkın bir süredir oluyor. Tüm bunlara karşı onlarca yıldır mücadele ediliyor. Onlarca yıldır kent halkının talepleri yok sayılıyor. Taşı delen bu yok sayma olsa gerek.
Kimileri çok duygusal bulabilir bu yorumları, forumlara çok anlam yüklendiği düşünülebilir, forumlar bir tarafından tutulup çekiştirilebilir. Abartmıyoruz ama velev ki abarttık, biraz abartalım n’olacak. Tarihin bizim için, bizimle parladığı bir Haziran’dan geçtik, Temmuz da hiç fena değil. Forumlar daha ne kadar devam eder bundan sonra ne olur uzun boylu öngörüde bulunmak güç. Ama şunu söylemek mümkün, on binlerce insan tarihin bu parlayan anını yaşadı, bu günlerde hayatı yepyeni bilgilerle anlamayı, yaşamayı, sokağa çıkmayı, sesini yükseltmeyi öğrendi. Parklardan evlere geçilse de idrak edilen bilgiden güçlü ve kıymetli bir şey yoktur sanırım. O, bizim artık.

ÖNCEKİ HABER

'Sır' koymuşlar adını...

SONRAKİ HABER

Biz komşumuzun yangınına elimizde bir kova su ile gittik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...