13 Haziran 2013 12:07

Gezi: İyi, Kötü ve Politikacı

BUGÜNLERDE farklı bir gündemle meşgulüz. Her gün “Direniyoruz”. Bir yandan işlerimize koşup günlük hayatlarımızı sürdürürken, bir yandan da dayatmalara, kısıtlamalara, yasaklara karşı çıkıyoruz...2011’de ülkemizde de çeşitli festivaller kapsamında gösterime giren ‘Tahrir: İyi, Kö

Gezi:  İyi, Kötü ve Politikacı
Paylaş
Zeynep Gizem Şenel

BUGÜNLERDE farklı bir gündemle meşgulüz. Her gün “Direniyoruz”. Bir yandan işlerimize koşup günlük hayatlarımızı sürdürürken, bir yandan da dayatmalara, kısıtlamalara, yasaklara karşı çıkıyoruz...
2011’de ülkemizde de çeşitli festivaller kapsamında gösterime giren ‘Tahrir: İyi, Kötü ve Politikacı’ belgeselinden karelerle karşılaşıyoruz her gün. O günlerde bu belgeseli izleyip, “İnsanlar çoluğunu çocuğunu alıp meydana koşmuş, doktorlar, kuaförler bedava hizmet vermiş, kimse meydandan ayrılmamış” diye iç geçiriyorduk. “Bu ülkede toplumsal patlama falan olmaz. Koyun gibi güdülür gideriz” diye düşünenler de vardı. Hiç şüphesiz ki, belgeselin en çarpıcı bölümleri sadece işini yaptığını söyleyen polis kuvvetleriyle, inkar içindeki politikacıların halini gözler önüne seren kısımlarıydı. Bugün, tam da bu konuyla örtüşen bir manzarayla karşı karşıyayız. Belki de artık farklı bir soru sormak gerekiyor: “Sömürünün adresi belliyken, şimdi yüzde ellilik bir kitle birilerinin Kurtarıcı İsa pozlarıyla kendilerine kol kanat gerdiğini sanıyor. Ama kazananlar değişti mi?​”
Geçtiğimiz günlerde tam da buna benzer bir soruya odaklanan ilginç bir film daha girdi vizyona. “Kazananlar her zaman kazanmaya, kaybedenler de her zaman kaybetmeye mi mahkumdur?​” diye soruyordu yönetmen.
Blue Valentine (2010) ve Brother Tied (1998) gibi filmleriyle tanınan Derek Cianfrance, yeni filmi ‘Babadan Oğula’ ile vizyona iddialı bir giriş yaptı. New York şehri dışında, Schenectady adlı bir banliyöde geçen film, nesiller boyu süren bir acıyı konu alıyor. Kelime anlamı “Palmiyelerin ötesindeki yer” anlamına gelen ‘Schenectady’ ismi filme hem özgürce yankılanan bir şiirsellik hem de tarihsel dayanak sağlıyor. Film, New York’un banliyölerinde gelişen Amerikan kültürünün geleneksel prototiplerini bunların ulusal deneyim içindeki yerine de vurgu yapıyor. Yönetmen, 17.yy’a dayanan tarihiyle şehrin kötü zamanlarına da tanık olmasını sağlıyor seyircinin.

EVERYDAY WE ARE ‘CHAPULLİNG’

Luke Glanton (Ryan Gosling) karakteri üzerinden yarı anarşist özgür bir ruhu yansıtan film, banka soygunculuğuna başlayan bu baba figürünü vahşi, dizginlenemez ve inatçı bir kişiliğe büründürüyor. Seyircinin gözünde günahlarını ödemiş olsa da, toplum içinde kabul göremeyen bir portre de çiziyor Rosling.
İhtiras, dürüstlük ve suçluluğun karmaşık bir kombinasyonuyla karşımıza çıkıyor Bradley Cooper’ın canlandırdığı Avery karakteri. Avery, kendisini yeraltı dünyasının batağına çeken arkadaşlarını ele verirken, Sidney Lumet’in Yaralı Yüz ve Şehrin Prensi gibi filmlerinde hayat bulan hikayeleri de su yüzüne çıkarıyor. Bu ironik öykü, devriye polisi Avery’nin acemilikle öldürdüğü motosikletçinin hayatına son vermekten duyduğu pişmanlığı dile getirse de ahlaki olarak bir belirsizlik de sürüyor film boyunca.
15 yıl sonra iki adamın oğulları okulda arkadaş olduğunda, babalarının günahları onların yine peşini bırakmıyor. Bu süre zarfında başsavcılığa aday olan Avery, bir uyuşturucu müptelası olan oğlu ve Luke’un yetim oğlu sonunda kozlarını paylaşıyorlar. Bu noktada filmin en ilginç ve günümüzle örtüşen kısmı başlıyor. Forsunu kullanan savcı adayı baba, oğlunu polisin elinden kurtarıyor ancak suça itildiği her halinden belli olan Jason kaderine terk ediliyor. Cianfrance, babalık, sorumluluk, kalıtım ve kader hakkında Amerikan aile destanı ve Yunan trajedisi arası bir yapıma imza atıyor. Yönetmen bizlere, mevkilerin, paranın ve iktidar hırsının hüküm sürdüğü bir dünyada yaşadığımızı hatırlatıyor.
Bizler bugünlerde bu hırsa karşı her gün direniyoruz. Mevkisini kullanıp haklı çıkmaya kalkanlara, iktidarı kendi emellerine alet edenlere, parayı verip düdüğü çalanlara karşı ayaktayız. Tencere tavalarla, kimi zaman düdüklerle, sloganlarla, kararlılığımızla totaliter rejimlerin artık varolamayacağını haykırıyoruz...

[email protected]

ÖNCEKİ HABER

Menteş Sahaf Günleri’nde

SONRAKİ HABER

İlk kadın başbakanın kabinesi onaylandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...