Direnişin sanatçıları
Düşünce ve ifade özgürlüklerine getirilen kısıtlamalar, polisin orantısız güç kullanması ve yaşam alanlarının tahribatına karşı başlayan Gezi Parkı eylemleri 12. gününde. Pek çok farklı kesimi aynı talepler etrafında birleştiren Gezi eylemleri, ana akım medyanın bütün sansürüne rağmen herkese umut veren bir güçle varlığını sürdürüyor.
Barikatların arkasında seslerini yükselten ve hükümeti istifaya çağıran kitlenin içerisinde bir çok sanatçı da bulunuyor. Eylemin ilk gününden itibaren eylemlerin içinde olan sanatçılar, sürecin devam etmesi ve heyecanın kaybolmaması gerektiğini söylüyorlar. Bu yükselen sese kulak vermek gerektiğini dile getiren Oyuncu Tamer Karadağlı, insanların artık sessiz kalmak istemediğini ve seslerini duyurmak istediklerini aktardı. “Hükümetin, eylemlerin sadece Gezi Parkı’yla ilgili olmadığını öğrendiklerini sanıyorum” diyen Şarkıcı Emel Müftüoğlu, bu direnişin insanların bir takım haklarını ve özgürlüklerini elde etmek istemelerinden kaynaklandığını söyledi.
ORANTISIZ MİZAH
Karikatürist Erdil Yaşaroğlu ise rejimlerde baskının artmasıyla mizahın da yükseldiğini belirtti. “Hiç görmediğim kadar komik şey gördüm” diyen Yaşaroğlu, küfürleri dışında tutarsak çok güzel ve çok orantısız bir mizahın var olduğunu ifade etti. Polis şiddetinin artık son bulmasını talep ettiklerini dile getiren Oyuncu Burak Aksak, öte yandan medyanın sessizliğini eleştirdi. Aksak, basının özgür olması gerektiğini ve olayı yerinde vermesi gerektiğini söyledi.
Eylemlerin içinde yer almaktan çok mutlu olduğunu dile getiren Oyuncu Mustafa Avkıran, insanların üzerinde biriken baskının faturasının çok ağır olduğunu ifade etti. Avkıran, bu birikimden böyle bir hareketin doğduğuna ve başardıklarına değindi.
KAN AKMASINI İSTEMİYORUZ
Her şeyin Gezi’de başlamasının çok anlamlı bulan Oyuncu Ceyda Düvenci, herkesten büyük bir anlayış ve barış beklediğini belirtti. Gerçekten konuşulabilecek bir ortam istediklerini ifade eden Düvenci, “Burada bir bayram havası var ve herkesin bunun için burada olmasını istiyoruz. Kan akmasın istiyoruz” dedi. Eylemlerin giderek kalabalıklaştığını dile getiren Oyuncu Selen Uçer, “O kadar uzun zamandır bu kadar insan susmuştu ki bu parkın korunmasından buralara kadar gelindi. O kadar uzun zamandır insanlar umut etmeye bir şeylerin değişmesini istiyordu ki tekrar umut etmeye başladı” dedi. Farklı ekonomik, sosyal düzeyden insanların bir arada olduğunu söyleyen Uçer, her şeyin daha güzel olacağını söyledi.
GEZİ PARKI’NDA GÜZEL BİR ANLAYIŞ VAR
İNSANLARIN hayatlarına, özellerine, önemsediklerine çok ciddi engellemeler konduğuna dikkat çeken Oyuncu Cem Davran, “Bu bir şekilde patlayacaktı ama böylesi beklenmiyordu. Böyle demokratik ve keyifli olacağını kimse tahmin etmiyordu. Dilerim gerekli mesajlar alınmıştır” dedi. Şehir tiyatroları sürecinden beri orada yıllarca çalışan insanlara sorulmadan yönetmeliğin değiştirildiğini belirten Davran, şimdi Muhsin Ertuğrul’un koltuğunda bir bürokratın oturduğunu dile getirdi. Devlet Tiyatroları kapatılmasıyla Topçu Kışlası’nın yapılmasının aynı şey olduğuna değinen Davran, sözlerini şöyle sürdürdü: “Orada soluk alan, orada yaşayan orada hakkı olan insanlarla madden ve manen konuşulur güzellikle yapılır. ‘Ben karar verdim bunlar olacak’ gibi şeyler söylenmemelidir. Herkes söyledi bu şiddet olayları, provokasyonlar kimsenin onayladığı şeyler değil, ama asıl yanlış adımlar İstanbul Valiliği tarafından atıldı. Karşılıklı bir anlayış olmak zorunda, Gezi Parkı’nda çok güzel bir anlayış da var, bunun üzerinden yola çıkmak lazım kötünün üzerinden değil. İnsanların kendi alanlarına girildikçe, baskı yapıldıkça, özgürlüğü kısıtlanınca bunlar oldu. Ve bundan sonraki birbirimizi anladığımız günler en büyük dileğimiz.”
BU HAREKET ANALİZ EDİLMELİ
BU hareketin sosyolojik, kültürel, toplumsal ve siyasi açıdan incelenmesi gerektiğini düşünen Gazeteci Ahmet Hakan, “Çünkü bu daha önce ortaya konmuş herhangi bir tepkiselliğe benzemiyor bambaşka türde bir şey ve hâlâ devam etmekte. Soğukkanlı bir şekilde bu hareketin analize tabii tutulması lazım. Bütün ezberleri bozan, yepyeni bir hareket tarzı bu. Bittikten sonra belki daha soğukkanlı değerlendirebileceğiz. Tek çağrım şu olabilir bir vatandaş olarak şiddete başvurmadan her türlü talebin dile getirilmesi” dedi.
Evrensel'i Takip Et